Vide traducir francés
13,364 traducción paralela
Bak, tek yapman gereken kuyu boşalana dek beklemek, ondan sonra senin olanı alırsın. Tankeri alırsın.
Tu n'as qu'à attendre qu'il vide le puits, puis prends ce qui t'appartient.
Ari... Neden silahımda kurşun yok?
Pourquoi mon flingue est vide?
Dörtgen bir uzay boşluğunu modifiyeli bir zamansal alana koydum.
J'ai mis une tesselation d'espace vide dans un champ temporel modifié
Zamansal bir alana sınırsız bir vakum koydum ve bir dünya ortaya çıktı.
J'ai mis un vide illimitée dans un champ temporel jusqu'à qu'un monde se développe.
İçkim bitmiş.
M-mon verre est vide
LA'de sakin kafayla aç aç dolaşırken keşfedilmeyi bekleyeceğim.
me promener dans LA l'esprit ouvert et l'estomac vide jusqu'à ce qu'on me découvre.
O geceye dönüp onu... annemi kurtaramadığımı gördüğümden beri bende oluşan bir boşluk var.
Depuis que je suis revenu à cette nuit et que je ne l'ai pas sauvée... Je n'ai pas sauvé ma mère, J'ai juste... il y a ce vide en moi.
Bana boş bir flaş bellek verdi.
Il m'a donné une clé USB vide.
Ona neden bana şu boş flaş belleği verdiğini sor.
Demande-lui pourquoi il m'a donné cette connerie de clé USB vide.
- Sana belgeleri verdiğini söylüyor.
Il dit qu'il t'a donné les documents. La clé était vide.
Boş mu?
Vide?
Gardena'daki değiş tokuş buluşmasından aldım hepsini.
J'ai été à un vide-grenier à Gardena et j'ai déniché tout ça.
Biz de yiyecek miyiz yoksa burada oturup boş bir kamyona mı bakacağız?
Alors, on mange aussi ou on reste à fixer un van vide?
Boş bir yatakta uyandım.
Je me suis réveillée dans un lit vide.
Enjektörden boş bir atropin çıktı.
Une cartouche d'atropine auto-injectable vide.
- Temiz çıktı.
Vide.
Bende de boş bir şarjör var.
J'ai un chargeur vide.
Beşinci kat temiz.
Le 5ème étage est vide.
Evet, bu mekân bomboş.
Cet endroit est totalement vide.
- Boş değil ama.
Mais pas vide.
Her ruh emişimde içlerinin boş olduğunu görüyorum.
Chaque fois que j'avale une âme... Je ressens tout le vide qu'il y a.
- Boş tehditler savurma.
Ne proférez pas de menace vide.
Vay be, bardağın boş tarafına bakmak bu olsa gerek.
Le verre est à moitié vide?
Ağrı, boşluk, Insanlık eksikliği tamamlamak Tam anlamıyla sonsuzdur.
La douleur, le vide, l'absence totale de l'humanité est littéralement sans fin.
Diğer elini çıkıntıya yerleştir.
Pose ta main vide à plat sur le rebord.
Bütün polisler benimle oynadığını- -
Et le coffre est vide! Alyssa, la police entière pense que tu te fout de moi.
Ev, onsuz yavanmış gibi geliyor.
La maison semble si vide sans lui.
Tank neredeyse boşaldı.
Le réservoir est presque vide.
Koridor boş.
Le couloir est vide.
Tehditlerin arttıkça, içleri daha da boşalıyor.
Plus vous menacer, plus cela semble vide.
İçin bomboş!
Tu es vide!
Aah! - Çıkıyorum.
Je suis à vide.
Boş dalkavukluklar.
C'est une flatterie vide.
Bilge kalbinin yolundan gidemezsen boş.
C'est vide seulement si tu échoues à agir en accord avec ton cœur sage.
Evet ama, mutfakta yemek kalmamış ve senden de beslenme tavsiyesi almayacağım, ayıcık.
Oui, la cuisine est vide, et tu n'es pas le seul à pouvoir donner des conseils nutritionnels, Le Gras.
Yani siz de endişelenmeyi kesin.
Je vais bien. Tu vas arrêter de t'inquiéter, ou ai-je besoin de t'emmener dans une de ces pièces vide?
Kutu boştu.
Elle est vide.
Kanamadan ölmeden önce ameliyathaneye götürmeliyiz.
Il faut l'amener au bloc avant qu'il ne se vide de son sang.
Ama gerçek anlamda gözle görülebilir bir şey değildir.
Sans que ça remplisse jamais le vide qu'il a en lui.
Ya da senin çöp bacandan kaydırabiliriz.
Ou on pourrait la faire sortir par le vide-ordure.
Gösterilerini sessiz yapıyorlar.
La plage sera vide.
Biraz daha icki al... bu bitti...
Encore un peu d'alcool. La bouteille est vide.
Görünüşe bakılırsa haklıymışsın, Ajan Bannerman'ın sabit diski tamamen boş.
Il semble que vous aviez raison- - Le disque dur de l'agent Bannerman est complètement vide. METZGER :
Sanırım içindeki tüm kötülükler ölene kadar uzayın zifiri karanlığına bakmışsın sen.
Je crois que tu as trop longtemps fixé le vide spatial, jusqu'à ce que tout ce qu'il y avait de bon en toi soit mort.
Silahında kurşun kalmamıştı.
Ton flingue était vide.
- Şimdiye ölmüş olurdum.
Je me serai déjà vidé de mon sang.
Biz tüm formaliteleri kaybetti zaman ve kız arkadaşının Neredeyse tüm kan bana süzülmüş.
Nous avons perdu toutes les formalités lorsque vous et votre petite amie m'a presque vidé de tout mon sang.
- Kahretsin!
Putain! Je suis à vide!
- Kasayı da boşaltmış.
Il a aussi vidé la caisse.
Kasayı boşalt.
Vide la caisse.
O zaman cesest buraya getirilmeden önce kanı boşaltılmış...
Le corps a du être vidé de son sang avant d'être transporté ici. Saigné