Vigilance traducir francés
288 traducción paralela
Benimle gel de saklayayım seni zalimin dikkati sönene değin.
"Viens avec moi, je te cacherai jusqu'à ce que la vigilance des gardes s'endorme."
"İngiliz hükümeti, Amerikan dışişlerinin bu girişimi üzerine... büyük bir kuşkuya kapıldı ve alarm durumuna geçti."
Le gouvernement anglais suit l'initiative américaine... avec une méfiance et une vigilance extrême. "
Fuller, Haland ve ben belediye meclis üyeleriyiz.
Fuller, Howe et moi, formons le Comité de Vigilance...
Ben Rudolf. Adalet ve merhametle hükmedeceğime halkımın refahını dikkat ve şerefle gözeteceğime, tüm düşmanlardan...
Moi, Rudolf, promets justice et miséricorde... à mon peuple que je garderai avec vigilance... contre tous ses ennemis,
Ben Rudolf. Adalet ve merhametle yöneteceğime halkımın refahını dikkat ve şerefle gözeteceğime bütün düşmanlardan onları koruyacağıma ve kurallara sadık kalacağıma bunların tümünü yapacağıma yemin ediyorum.
Moi, Rudolf, promets justice et miséricorde, à mon peuple que je garderai avec vigilance, contre tous ses ennemis.
Seni Bayan Wallace'la gören biri de vardır mutlaka. Onunla birlikte görülmemeye dikkat ettiğini fark ettim.
On vous a vu avec Mlle Wallace... malgré votre vigilance.
İki nöbetçiyi nasıl geçmiş olabilir?
Comment aurait-il pu tromper la vigilance de deux sentinelles?
Ve bu sebepten dolayı, sizden çok dikkatli olmanızı istiyorum.
Je veux donc que vous fassiez preuve d'une extrême vigilance.
Her an tetikte oluşun, sıradan kör birinin ki gibi değil.
Votre vigilance n'est pas celle d'un aveugle ordinaire.
- Vatandaşı koruma komitesindeniz komşu.
Nous sommes du comité de vigilance.
Bugün dikkatimin semeresini gördüm.
Et cet après-midi, ma vigilance a payé.
Güzelliğin yüzünden hazırlıksız yakalanmasaydım...
Si je n'avais pas laissé votre beauté distraire ma vigilance...
Hazırlıksız mı, yoldaş?
Votre vigilance, camarade?
Evet, güzel. Dikkatli olursak başımız daha fazla derde girmez.
En redoublant de vigilance, tout devrait bien se passer.
Sabır, ihtiyat.
Patience, vigilance.
Baylar, çok dikkatli olmanızı istiyorum.
Messieurs. Je compte sur votre vigilance.
Sen söyle ona. Hayır.
Une simple question de vigilance révolutionnaire.
Çok dikkatli olmalıyız
Il faut redoubler de vigilance.
Dostlarım iş yardım programındaki bu tip kötülüklerden sakınmanın... en etkin yolu... Amerikan halkının kendisindeki sonsuz uyanıklığıdır.
Mes amis, la meilleure façon de prévenir ces influences néfastes est la vigilance du peuple américain.
Yüz yıl önce bu kentte insanlar | aynı şeyi yapmış.
Il y a cent ans, on a créé des comités de vigilance.
Sejanus korumasız olmalı.
Il faut tromper la vigilance de Sejanus.
Anka şefi Lu Man tien'nin başardığını sansın!
Demain matin, quand il triomphera, il relâchera sa vigilance.
Tabii ki, Profesyonel görünmek için, iki misli çabalıyorum. Benim için tek önemli olan, parçalamak ve kesmek... çünkü biliyorum ki, eğer diğer iki rahip rahatsızlığımdan kuşkulanırsa... ve ben herhangi bir şekilde, bu tekrarlanan, kokuşmuş işin... hiç bir iyi tarafı olmadını ima edersem... bir sonraki kurban ben olurum.
Je redouble de vigilance, coupant et tailladant du mieux que je peux, car je sais que si les deux autres soupçonnent ma détresse, et son corollaire, le doute relatif au bien-fondé de notre pratique, je serai le prochain sacrifié.
Doktor, senin bütün cesaretine ve uyanıklığına ihtiyaç duyacağım.
Comment? Docteur, il me faudra tout votre courage et votre vigilance.
Birbirinizin arkasını kollayın.
Vigilance, maintenant!
Nasıl olduysa açığa çıktım... ve onu yakaladılar...
On a du manquer de vigilance et... ils l'ont coincé.
- Savunmalarını düşürmelerini sağla.
- Endors leur vigilance.
Ama babamın uyanıklığı sayesinde bunu yapamadı ve tutuklandı.
Il a failli dans son entreprise... et a été arrêté... grâce à la vigilance de mon père.
Ve uyanıklığı sebebiyle Yüzbaşı Hastings'e teşekkür etmeliyiz.
Remercions le capitaine Hastings pour sa vigilance.
- Endişe için bir sebep.
- Ils nous forcent à la vigilance.
Dikkatli bir şekilde takip ediyorum.
Je l'étudie avec vigilance.
İhtiyat Bay Worf, sürekli ödememiz gereken bir bedel.
La vigilance, M. Worf, est un tribu que nous devons à notre liberté.
Bilgisayar tarafından izlenmeyeceğiz.
Nos propos échapperont à la vigilance de l'ordinateur.
Bir gece, ben yeterince dikkatli değildim...
Une nuit... Ma vigilance a été trompée.
Besbelli son yıllarında çok umursamaz olmuş.
A l'évidence, sa vigilance s'est relâchée au fil des ans.
Chuny, bilinci açık mı bak.
Chuny, testez sa vigilance.
Eğer suçlu olsaydın, sizi temin ederim ki uyanık bir şekilde gene doğruları kovalardım.
Si vous aviez été coupable, j'aurais agi avec autant de vigilance.
Gelecek ay 10. yaş gününü kutlayacak olan çocuk, annesinin gözetiminde.
L'enfant, qui fêtera bientôt ses 10 ans, est élevé avec vigilance par sa mère.
... ne masumiyet ne de tedbirli olmak, kötülüğün kalbine karşı bir koruma olamaz.
Ni l'innocence ni la vigilance ne peuvent nous protéger contre les hurlements du Mal.
Bayanlar ve baylar, kapanışta size söylemek istediklerim, ileri gitmek... Akıllıca komuta etmek... Sağduyulu öğüt vermek...
Mesdames et Messieurs, je vous dirai en conclusion d'aller de l'avant, de commander avec sagesse, d'agir avec prudence, de protéger avec vigilance, de juger avec soin.
Uykusuzluk özgürlüğün bedelidir, Zack.
La vigilance est le prix à payer pour être libre.
Sağlam, adil, tedbirli.
Fermeté, équité et vigilance.
15 yıl boyunca ihtiyatlı davranmak size kesin bir huzur sağlamaz.
Quinze ans de vigilance ne garantissent pas la tranquillité d'esprit.
Ne de olsa, buralarda hapishaneden kaçışta uzman olan sensin.
Après tout tu as une certaine expérience pour tromper la vigilance des gardiens?
Ama sizi temin ederim Odo ya da Şef O'Brien tarafından tespit edilemeyenini tasarlamak çok büyük zaman aldı.
Mais je vous assure que ce ne fut pas une mince affaire que d'échapper à la vigilance du chef O'Brien et d'Odo.
Fazlasıyla gemi, büyük bir işgal ordusu ve sürekli dikkat gerektirecektir.
Il faudra prévoir de gros moyens, une armée d'occupation et faire preuve d'une constante vigilance.
Görevin bedeli sonsuza dek tetikte olmaktır.
Une vigilance de chaque instant est Ie prix du devoir.
dikkatli olmamız için bir neden daha.
Il y a une autre raison à notre vigilance.
Kurtulmak için tek şansı fark edilmeden nöbetteki Bosnalı muhafızı geçmek.
Il doit tromper la vigilance bosniaque.
Tedbirli olmaya devam edin Yargıç
Maintenez votre vigilance.
Yörüngemiz daralıyor, verimlilik ihtiyacı kritik.
Vigilance, critique.