English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ V ] / Villages

Villages traducir francés

762 traducción paralela
Versay'dan sonra eve gitmek için izin verilecek!
A Versaille on vous laissera partir dans vos villages
Zeke, kızılderililerin köylerine dönüp dönmediklerinden emin olmak için gidip izlerine bakacağım.
Eh bien, Zeke, je vais suivre les Indiens... pour m'assurer qu'ils retournent dans leurs villages.
Taşrada, köylerdeler.
Dans leurs villages.
Ailelerin tamamı hatta bazen bütün köy halkı bu lanetten etkilenebilir.
Des villages entiers furent ainsi touchés.
Ve, Hogan, sen de nehir boyundaki köyleri alacaksın.
Hogan, visitez tous les villages jusqu'à la rivière.
Yavaş gidelim, dağları görelim, ufak köyleri görelim ve eğlenelim.
Prenons le temps de voir les montagnes et les petits villages.
Bütün ahır ve samanlıklar arandı... ve komşu köyler haberdar edildi.
On a fouillé toutes les granges et les meules de foin... et les villages voisins ont été avisés.
Bu yüzden savaş yalnızca cephede değil şehirlerde ve köylerde de var.
Et cette guerre doit être menée sur le champ de bataille... ainsi que dans nos villes et nos villages.
Yaşıyor, çiftlikler, köyler, hatta yüzlerce işçinin evleriyle birlikte bir fabrika kasabası bile.
Des fermes, des villages, même une ville industrielle peuplée d'ouvriers.
Kendimiz öldürtmeden önce hepsini ve herşeyi yokedelim.
Nous détruirons des villages et nous nous suiciderons au temple de Tsurugaoka.
Atımla bir gezintiye çıkacağım. Eğlence olsun diye etrafı gezmeyi düşünüyorum. Çok sapa köyler olduğunu duydum.
Je vais visiter le marais à cheval... ses villages, ses curieux petits pubs et leurs forgerons.
Evet, o muhteşem yerel kentler.
Oui, et des charmants petits villages.
Onlarca yıl boyunca bu köyler terkedilip, şehirlerde, sokaklar çoğalacak, boydan boya arabalar ya da inanılmaz araçlar koşuşturup duracak.
Encore quelques dizaines d'années et les villages perdus feront place à des villes aux grandes rues où l'on verra circuler des équipages ou d'étonnants véhicules.
Middlesex'in her köyünü ve çiftliğini. "
"'Dans tous les villages du Middlesex
Bir kısmı dağdan inmek, diğerleri de kalıp köylere baskın üssü olarak burayı kullanmak istiyor.
Certains veulent rester dans la montagne. D'autres rester ici pour lancer des raids sur les villages.
Emilia'dan, Veneto'dan, Lombardy'dan kuzeydeki her köyden.
de Casumaro, de Cento... de l'Emilie, de la Vénétie, de la Lombardie... et de tous les villages du Nord, qui reviendront.
İnsan New York'un yerlisi olunca kasabalar taşra geliyor.
Quand on est née à New York, les villages paraissent si provinciaux.
Herkesi öldürüyor, her köyü yakıyorlar.
Ils tuent et brûlent dans tous les villages.
Posta arabalarıyla da kızılderili ayaklanması tehdidi altındaki yüzlerce yerleşim yerine ve binlerce çiftliğe ulaştı.
Par diligence, elle parvient aux mille fermes et aux cent villages... menacés par un soulèvement des Indiens.
Davulcularının dediğine göre, askerler insanlarını sürüp geri dönememeleri için köylerini yakıyormuş.
Ils m'ont dit, que d'après les tam-tams les soldats emmenaient les Noirs, et brûlaient les villages, pour les empêcher d'y retourner.
İngilizler için köyleri önemli değil.
Les Anglais se fichent de ces villages.
"Dans edecekler, şarkı söyleyecekler ve ziyafet verecekler." "Kutsal av alanları, verimli ürünler için pulluklarla ezilmeyecek."
On dansera, on festoiera et on chantera dans ces villages car les terrains de chasse sacrés ne l'ont pas cédé aux cultures.
Eski yerleşimciler ve kiliseler gidince buralar harabeye dönüştü.
D'anciennes villes qui n'existent plus, des villages fantômes, des ruines.
Üç eyalete, 100 köye gittik. Hiç gören var mı?
On est allé dans trois provinces, 100 villages.
Ve doğruca eve gitmeyin. Anladınız mı?
Ecarte-toi des villages.
Ormanda gece köylere giden adama bir isim verilir.
Dans la jungle, il existe un nom pour l'homme qui entre la nuit dans les villages indigènes.
Çato, benimle gel. Lobo'yu bulmaya köylere gidiyoruz.
Fouillons les villages pour trouver Lobo.
Kamo Nehri'nin temiz suları Yase Ovası'na akar.
les eaux purifiantes de la rivière Kamo s'écoulent traversant les villages de la grande plaine de Yase.
Bugün, ülkemizin her bölgesine, her şehrine her köyüne haberciler yolladım. Haberciler bu fermanı götürüyor.
J'ai dépêché des messagers dans tout le pays, les villes, les villages, pour porter ce décret :
Onu sefkat ve anlayisla yargilaman için sana dua ediyorum.
Et parfois, ils pillaient... les villages environnants.
Başka ağıllarda olabilirler mi?
Et dans les villages voisins, ils sont passés?
Yıllar geçecek, kentlerimiz yeniden inşa edilecek yaralarımız bir gün mutlaka sarılacak. Yüreklerimizde tek bir şeyi yaşatalım, savaştan duyduğumuz o büyük nefreti!
Nous reconstruirons avec le temps nos villes, nos villages, nos blessures se cicatriseront, mais ne s'éteindra jamais notre sainte haine de la guerre...
Ben küçük yerleri severim.
J'aime les petits villages.
Yiyeceğin çok az olduğu bu köyde şöyle bir şarkı var :
Vous connaissez la ritournelle des villages où il n'y a rien à manger :
Tüm köyleri kontrol ettim. Şehirlerden göçenlerle dolular.
Avec ça, je vais dans les villages chercher les réfugiés.
Onu ararken neredeyse yirmi köye girdim çıktım.
Je l'avais cherchée dans 20 villages.
Filistin'in dört bir yanında yollar tutuldu. Acre'de Druse mahallesinde ev ev arama yapıldı.
Des barrages routiers ont été mis en place dans toute la Palestine, et les maisons sont fouillées une à une à Acre et dans les villages druzes voisins.
Başka kasabalar var - bizim gibi gözü pek olmayan kasabalar.
Il y a d'autres villages, qui ont moins de mordant que nous.
Böyle kasabalarda bütün büyük olaylar için şarkı yapılır ve yıllarca söylenir.
Ces villages transforment tout en chanson et ils les chantent pendant des années.
Sonra Abe Kelsey yalanını yaymaya başladı. Kasabadaki herkes bize düşman oldu.
Abe Kelsey s'est vengé jusqu'à ce que tous les villages soient contre nous.
Almanya'nın her yerindeki istasyonlarda çocuklar vagonlara bindirilip....... yok edilmeye götürülürken neredeydik?
Quand dans les gares de tous les villages allemands, on parquait des enfants dans des wagons à bestiaux à destination des camps?
birbiri ardına kasabalarla çevrili :
Une enfilade de villages :
İlkel yerleşimleri, posta ticaretleri, dünyanın en rağbet gören şehirleri haline geldi.
Leurs villages ont donné naissance à des villes qui comptent parmi les plus grandes du monde.
18 köyümüzden, ihtiyacımız olan 1000 ryo'yu toplayabildik sonunda.
18 villages se sont saignés pour collecter 1000 pièces.
Itakura'nın şefi olarak, Usui'deki 18 köy adına konuşabilirsin.
Tu es responsable de la collecte des impôts dans 18 villages.
Berberistan kıyılarındaki kasaba ve köyleri yağmalıyor.
Il pille les villes et les villages sur la côte de Barbarie.
Adam öldürdüm, köyleri ateşe verdim, kadınların ırzına geçtim peki ne için?
J'ai tué, brûlé des villages, violé des femmes. Et tout ça pourquoi?
Liderlerini çarmıha gerdik. Gençlerini köle yaptık.
Nous avons brûlé leurs villages, crucifié leurs chefs, réduit les jeunes en esclavage.
Ama önce... burada isimleri yazılı olan köylerin yok edilmesi gerekiyor.
Mais d'abord, il faut détruire ces villages :
8 köyün çiftçileri şu anda çaresiz durumda.
Les chefs de 8 villages sont désespérés. S'il vous plaît!
8 köydeki tüm çiftçiler, merakla sonucu bekliyorlar.
Les fermiers des 8 villages regardent avec intérêt l'issue du conflit, cela pourrait conduire à une rébellion.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]