Volkan traducir francés
551 traducción paralela
Bir zamanlar bir volkan krateriydi.
C'était un volcan Cette poussière est très fertile
Bir volkanın üstünde oynuyoruz. Bu pandomim değil, bir kan davası, bir boğa güreşi.
Nous jouons sur un volcan, ce n'est plus de la pantomime, c'est de la corrida!
Volkan gibi. Beceriksiz bir dosttu.
C'était un gars si difficile.
Aklım almıyor, volkan olabilir mi?
C'est étrange... Est-ce que ça pourrait être un volcan?
Gözlüklü adama bir "Gümbürdeyen Volkan" doldur.
Un volcano pour celui à lunettes.
Bildiğim kadarıyla, sualtı volkan patlaması gibi görünüyor.
Pour autant que je sache, c'était dû à l'éruption d'un volcan sous-marin.
Bir volkan kraterinin içinde olabiliriz.
On pourrait être à l'intérieur du cratère d'un volcan.
Gerçek bir volkanın üzerinde oturuyoruz.
On est sur un vrai volcan. Il pourrait exploser n'importe quand.
İzlanda'da bulunan sönmüş bir volkan.
Un volcan éteint en Islande.
Ölü volkan, çok büyük bir patlamayla tekrar aktif hale geçti.
"Le bouchon d'un volcan éteint a sauté dans une explosion terrible."
Bu yaralar, volkan patladığında, lavlardan dolayı mı oldu?
Vous avez été blessé quand le volcan a explosé?
Volkanın içine düşeceğimi sanmıştım.
Je croyais que j'allais tout droit dans le volcan.
Bakın, volkan patlamak üzere.
Voyez-vous, ce volcan est sur le point d'entrer en éruption.
Volkanın önümüzdeki birkaç gün içinde patlayacağını söylediniz.
Ce volcan doit entrer en éruption dans les jours à venir.
Volkanın daha önceki bir patlamasında bu garip batık kentin... birçok kişiye mezar olduğunu görebiliyorduk.
Nous voyions qu'un volcan était déjà entré en éruption, décrétant la mort de tous ceux qui sont enterrés dans cette étrange citadelle engloutie.
Volkan Memişoğlu ( volkitolki19 )
- Partito!
Oh, evet? Sanki aktif bir volkan yamacında yaşamak gibi.
C'est comme habiter sur un volcan.
Bir çeşit deprem ya da volkan bu çatlakları açtı.
Ces failles proviennent d'un séisme ou d'un volcan?
Evet, karargâhımı batık bir volkanın yamacına kurdum. Yok olmuş bir şehrin yerine.
Oui, j'ai fait construire ma demeure sur le versant immergé d'un volcan.
Kimsenin bilmediği bir şeyi öğrenmek için, bir volkanın içine çıplak olarak girer.
Il irait à poil dans un volcan en activité s'il pensait qu'il pourrait y apprendre quelque chose que personne ne sait.
Ağzın... bir volkan.
Ta bouche, un volcan.
Hareketlerimden benim bir volkan gibi patladığım sonucuna vardınız, her tehlike sinyalinde fışkıran lavlar sadece hayalgücümün ürünü.
Je sais que vous devez me prendre pour un exalté, un volcan qui crache sa lave devant des dangers sortis tout droit de mon imagination.
Easter Adası, yaşam olan en yakın adadan 1600km uzaklıkta. Bu Pitcairn adası, bir volkanın üzerinde bulunuyor,... 2400km ötede diğer adalar var,... ki hikayede Robinson Crusoe buralarda mahsur kalıyor.
L'île de Pâques est à plus de 1.000 milles de la plus proche île habitée, qui est Pitcairn, directement au-dessus d ´ un volcan, plus de 1.500 milles de la prochaine île, qui est là-bas,
Bizim Volkan'da herkesin kulakları uzundur Mr. Turist.
Sur Vulcain, tout le monde a des oreilles semblables.
O volkanı tekrar geçemeyiz. Hayır, hayır.
On ne va pas retourner dans cet enfer.
Buzlarla kaplı yerdeki o volkan, Hekla Dağı. İlk Hıristiyanlar, volkanın cehenneme giriş olduğuna inanırlardı. - Ne?
Ce volcan islandais, le Mont Hekla, eh bien, les premiers Chrétiens en faisaient l'antre de l'enfer.
- Sönmüş bir volkanın krateri!
- Le cratère d'un volcan éteint.
- Nagaların volkan tanrısı..
- Le dieu du volcan des Na-gas.
Bir volkan tarafından takip ediliyoruz.
Ce sera bientôt le cas.
Ayrıca, o dönemde, Dünya'nın her yerinde birçok sel baskını ve volkan patlamaları olduğunu farz etti.
Il prétend aussi que des inondations... et des éruptions volcaniques touchent alors la Terre.
3500 yıl öncesine ait sel baskını ya da volkan aktivitelerine dair bir kanıt yok.
Il n'y a pas de preuve d'inondation ou de volcanisme... il y a 3 500 ans.
Kuraklık, sel, fırtına, savaşlar depremler, volkan patlamaları, salgınlar
sécheresses, inondations, ouragans, guerres... tremblements de terre, éruptions volcaniques, épidémies.
Mars üzerinde Arizona büyüklüğünde bir volkan vardır, ve yüksekliği neredeyse Everest'in üç katıdır.
Mars abrite un volcan aussi large que l'Arizona... et trois fois plus élevé que l'Everest.
Burada dağ, volkan, nehir ve vadiler yok. Dev gaz ve bulut okyanusu.
Ni montagnes, ni vallées, ni volcans, ni fleuves... juste un océan de gaz et de nuages.
SAGAN : Voyager Dünya dışındaki ilk aktif volkanı keşfetti.
Voyager avait découvert un volcan en activité ailleurs que sur Terre.
Yaklaşık 9 aktif, yüzlerce de sönük volkan keşfettik.
Il y a au moins neuf volcans en activité... et des milliers d'autres, éteints.
Bana altı tane Volkan toplarından... arkadaşıma da golf için ne gerekiyorsa ver.
Donne-moi une demi-douzaine de balles D-dix pour l'attirail de mon pote.
Sanki yüzünü kedi görüntüsünü yanısatan bir aynaya yaslıyordu. sanki dilinini volkan bacasının set girişinden içeri doru sokuyordu.
Il lui semblait qu'il appuyait son visage... contre un miroir qui reflétait sa propre image... comme s'il enfonçait sa langue... dans l'orifice rigide d'une tête de granite. "
Bu volkan krateri!
Pour lui c'est un volcan!
Bir volkanın Ağzında oturuyoruz!
Nous sommes assis... sur le cratère d'un volcan!
Deniz canlıları varmış ve su altında bir volkan patlamış.
Puis sous l'eau les volcans ont éclaté.
Boğalardan sonra yaşlı El Popo'ya gideriz ve o müthiş volkanın sıcak kalbine bakarız.
Après la corrida, une visite au vieux popo... Et on regarde dans le coeur ardent du volcan.
- Volkan gibi.
- C'est volcan. - Volcan.
Patlamaya hazır bir volkan gibi.
On dirait un volcan prêt à se réveiller.
Bu volkanın üzerinde yaşayamayız.
Nous ne pouvons pas vivre sur ce volcan.
Adeta bir volkan gibiydi. Müthiş bir tecrübeydi, tıpkı hayallerimdeki gibi.
C'etait l'epanouissement total, comme je l'avais imagine.
Volkan'da üç aylık bir sürgün yaşamı.
3ème mois de notre exil sur Vulcain.
T'plana-Hath, Volkan filozofisinin anası.
T. Plana-Hath, philosophe vulcain.
Zekan, Volkan adetlerine göre eğitildi. Duyguları anlamayabilirsin,...
Ton intelligence a été remodelée par l'enseignement vulcain si bien que tu ne comprends pas les sentiments.
T.Volkan CENGEN ( il _ padrino )
SDl Media Group [FRENCH]
Scartaris, volkanın yanındaki bir dağın zirvesi.
- C'est un pic près du volcan.