Yanar traducir francés
842 traducción paralela
Alev alev yanar, Yakıp bitiren ateş gibi.
Et consume plus qu'aucune flamme.
" Her gün ağlar, yanarım yalnızlığıma
" Abandonné dans ce vaste monde pour souffrir et peiner
Bizi yöneten aynı ruh sizin genç zihinlerinizde yanar.
Le même feu qui nous gouverne... brûle dans vos jeunes esprits.
" Yüreğim aşkınla yanar İnan ki taparım sana
" le cri de mon cœur. Je t'aimerai toujours...
Yanar gider işte!
Ça va faire brûler le feu un sacré bail!
Bu yanar mı sizce?
Vous croyez que ça va brûler?
Bence çok hızlı yanar.
Comme du petit bois à mon avis.
Bağırıp çağırırsan canın yanar.
Si vous criez, je vous ferai mal.
O kadar alkol almış ki... ağzına bir fitil sokup tutuştursan üç gün yanar.
II a tellement bu que s'il avait une mèche dans la bouche, il brûlerait trois jours.
Bu keresteler çok kuru kağıt gibi yanar.
Le bois est sec, ça brûlera comme un rien.
Çok mutlu olursan yanarım diye mi korkuyorsun?
Si vous vous approchez trop du bonheur?
Yanar. Bir adam ölür.
Un homme y est mort.
O orada yanar.
Tu vas te faire brûler.
Yerlilere hiçbir şekilde güvenmezdim. Çok yanar döner ve batıl inançlılar.
Je n'aurais pas confiance, ils sont trop superstitieux.
"Şimdiye kadar yaptığım her işten çok daha iyi... bir iş yapıyorum." Işıklar yanar, perde kapanır.
Ce que j'ai fait est beaucoup mieux, crois-moi.
Halime bakar, kaderime yanarım.
Et je me considére Et je maudis mon sort
Ekim'in en karanlık gecesinde, Hindistan'ın her yerinde milyonlarca kandil yanar.
En octobre, des millions de feux brûlent dans toute l'Inde.
Bu işe karışma, Brad. Yoksa canın yanar.
Ne vous mêlez pas de ça, Brad.
Diyelim ki ne yaptığımı bilmiyorum. Ama sen onları ele vermiş oldun. - Birlikte yanarız.
J'avance à l'aveuglette, mais tu es mon chien et tu vas me montrer le chemin.
Şimdi vazgeçersen o da yanar.
Si vous abandonnez, c'est fichu pour lui.
Slayton sınırı geçerse yanarız.
Si Slayton passe la frontière, c'est fini.
At olmazsa yanarız.
Sans chevaux aussi.
- Ateşle oynayan bir gün yanar.
- Sinon, on aura tous des ennuis. - Pour moi, il est parano.
Biraz daha odun lazım. Ateş daha iyi yanar.
Il faut encore du bois pour le feu.
İçerideki her şey yanar, yangını kontrol edebiliriz... sokaklara maddi zarar vermez.
On peut tout brûler là-dedans et contrôler la combustion. Il faut éviter tout dégât dans la rue.
O adam seni tanırsa yanarız.
Si l'officier te reconnaît, on est perdus!
Kusura bakmayın. Ama gazeteler çocuğun burada olduğunu duyarsa yanarız.
Je ne suis pas alarmiste, mais si les journaux apprennent...
Kurularından seç, iyi yanar.
Prenez les plus sèches. Ça brûle bien.
Nancy kendine gelir ve konuşursa, yanarız.
on doit partir avant que Nancy se réveille et parle.
Bırak kalsın, belki bütün bina yanar.
Laissez, peut-être que la baraque prendra feu.
Boynun yanar.
Tu sentiras une brûlure au cou.
Evet. Ve kimsenin haberinin olmamasına dikkat et. Yoksa daha fazla insanın canı yanar.
Garde le secret, sinon il y aura de nouveaux "accidents".
Bir iki tane kundakçı ile bu eski binalar kağıt gibi yanar.
Quelques bâtons de dynamite et ces vieux immeubles partent en fumée.
"Her gece fener yanar."
"La lanterne luit chaque soir."
"Her gece yanar, ama ben çoktan unutuldum."
"Elle luit chaque soir, tandis que mon souvenir s'efface de ta mémoire."
Biri yolumuza çıkarsa, o birinin canı yanar
Qui est sur leur chemin ne se sent pas très bien
Valizde kırılırsa, bütün giysileriniz yanar.
- Le flacon va se casser dans la valise. Vous allez brûler tout votre linge.
Ateş dışarı çıkamaz. İçin için yanar ve dumanı odayı doldurur sonunda da kiler camından dışarı sızar.
La fumée envahit d'abord la pièce pour finir par s'évacuer par une fenêtre de la cuisine.
Ruhlar cehennemde yanar.
Les âmes brûlent en enfer.
Birilerinin canı yanar.
Le sang va couler.
çiftçinin dünyasının yavaş ölümü hala kıtaları insanlarla dolduruyor binlerce bataklıklarda köpek balıklarla dolu kıyılarda ve yanar dağların tarafından yakmış adalarında
La mort lente du monde paysan qui survit en peuplant des continents dans des milliers de marais le long des côtes infestées de requins et dans des îles carbonisées par les volcans
Bu gece lambanı yanar vaziyette tutarsan iyi olur.
Laissez la lampe allumée cette nuit.
Hadi ama, millet, yapmayın bunu... Hadi ama... Ateşi karıştır, daha iyi yanar.
Allons les garçons, ne faites pas ça... arrêtez... attisez le feu, il prendra mieux.
Ruhu merakla yanar, o büyüleyici meraktır bastırılmış görünümünün altında duran.
Il y a dans sa nature quelque chose d'étrange qui le fait paraitre infiniment modéré.
Bu, müzenin zeminine bir düşerse yanarız.
Si ça tombe sur le sol du musée, on est cuits. – Cuits?
Kim ki günaha göz yumarsa, günahkarın suç ortağı olur ve sonsuzluğa dek cehennemde yanar.
Malheur à celui qui se fait complice du pécheur en le tolérant et qui périra avec lui.
Utanç ateşinde yanarım.
J'en mourrai de honte.
Doğru cevap vermezsen ruhun alevlerde yanar, cevabın nedir? "
"Sur ton âme, quelle est ta réponse?"
Bu füzyon 10 saniye yanar.
Cette mèche brûle 1 0 secondes.
- yanma dersin yanar.
C'qu'on est bien!
- Ama siste hafif yanar.
Avancez toujours.