English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Y ] / Yandık

Yandık traducir francés

491 traducción paralela
Eğer bu doğruysa, yandık.
- Alors c'est fichu.
Eğer bu sefer de onu yakalayamazsam, yandık.
Si je le rattrape pas cette fois, on est cuits.
- Ama, Nick kendine gelmemeli! - Gelmeli. Ölürse, yandık.
Pourvu que Nick ne revienne pas à lui.
Ölçülü biçili konuşmamız gerekiyor, iki anlam kaydı mı yandık.
Parlons net, qu'il ne puisse tricher.
Yandık!
- C'est foutu! - N'exagère pas.
- Şimdi yandık işte.
- La fourrure va valser.
Yandık. İkimiz sonra hesaplaşacağız.
Ça y est, on est marrons.
Kamyoneti park yerinde bıraktım, muhasebeci görürse yandık.
Et moi qui ai laissé la camionnette au parking. Si l'autre la voit, je suis cuit.
Eğer ağzını açarsa yandık.
Si elle ouvre la bouche, on est cuits.
Annem uyumadıysa yandık demektir.
- Une heure? Si maman ne dort pas, oh là, qu'est-ce que je vais entendre.
Polis! Peşimizdeyse yandık.
Si c'est pour nous, c'est foutu pour l'avion.
Leszik birdenbire "Yandık!" dedi.
- et soudain Leszik a dit : - "Tout est fini!"
- Yandık.
- On va être vidés!
Biz geçmeden önce şu köprüye bir polis arabası gelirse, yandık.
Si la police réussit à placer une voiture sur ce pont avant qu'on ne le traverse, on est foutus.
- Eğer beklemezse, yandık.
- S'il n'attend pas, on est foutus.
Eğer herhangi birine o kuyuda olduğunu bildirmek istiyorsa yandık.
S'il dit à quelqu'un qu'il est dans le vieux puits, nous sommes perdus.
Biz yandık demek.
On est refaits!
Herkes ev yandığında kızımın da mahvolduğunu düşünüyor.
Tout le monde croit qu'elle a péri dans l'incendie de ma maison.
Sizi göl kıyısından gelirken gördüm. Sonra bu ışık yandı.
Je vous ai vu revenir du lac et cette lumière s'est allumée.
Babanın ölümünde suçum olmadığını, bu ölüme benim ne yürekten yandığımı, apaçık göreceksin gün ışığını görür gibi.
Je suis innocent du meurtre de votre père. Je vous le prouverai clairement.
On yıl önce bir kundaklama oldu ve odaların bir kısmı yandı.
Il y a 10 ans, quelqu'un a mis le feu.
Marta ve küçük kız feci şekilde yandılar.
Martha et la petite ont été brûlées.
Vermont odunlarının çıtır çıtır yandığı güzel açık bir şömine var burada.
Ces buches qui crepitent!
Villası yandı, artık değersiz?
Que sa maison serait brûlée et laissée en ruines?
Dedim ki, " Vickie, canım kızım, yandın sen.
J'ai dit : "Vickie, ma fille, c'est fini."
Şu kırmızı ışık yandığında, yayındasın demektir.
Quand la lumière est rouge, vous êtes sur cette caméra.
Arabanın kapısına parmağım sıkıştı. Canım çok yandı.
Il a claqué la portière et m'a coincé le pouce.
Dosyalama sistemi, her şey yandı itfaiyeci mankafalar su sıkıp hepsini mahvetti.
Ces idiots de pompiers ont noyé ce qui n'a pas été brûlé!
Kamuflajımız yandığı için indirmek zorunda kaldık.
Le camouflage a pris feu.
Génessier'nin kızı neden,.. ... yüzü yandı diye bunalıma girip,.. ... suya atlamadan önce,..
On ne voit pas en effet pourquoi la fille du professeur, désespérée d'être défigurée par un accident de voiture et voulant se noyer, aurait éprouvé, en hiver, le besoin de se déshabiller pour se jeter à l'eau.
Sindirella efsanesi kadınların kalplerine sadece hayal kırıklığı getirdi ve kocaları da bundan yandı.
La légende de Cendrillon a fait bien des femmes insatisfaites et des maris déçus.
Işık yandığında kabul etmedin.
Quand la lumière a brillé, tu ne l'as pas acceptée.
Bize kıyak geçmediler, bu yüzden makineleri yandı.
Ils ne nous ont pas écouté, et leurs machines ont pris feu.
Selam. Işıklarınızın yandığını gördüm, balık ister misiniz diye sorayım dedim.
J'ai vu de la lumière et je me suis dit que vous aimeriez du poisson.
Her ışık yandığında yerimden sıçrasam, kendi kendimle konuşmaya başlardım.
Si je réagissais à chaque signal, je finirais par parler tout seul.
Pekâlâ, küçük kızımızın canı yandı mı?
Vous ne vous êtes pas fait bobo?
Kırmızı ışık yandığında, lütfen sırayla cevaplayın : Gideceğiniz yer, milliyetiniz ve tam adınız.
Quand le voyant sera rouge, veuillez déclarer dans l'ordre suivant votre destination, votre nationalité et votre nom. :
- Ne kırmızısı Yeşil yandı! - Aaa...
Non è rosso, è verde!
Sabah bir ışık girdi. Tüm negatifler yandı.
Une lampe qui s'allume trop tot, et nous voilà obligé de partir à zéro.
İnsanlar bir maymun savaşı yüzünden Dünyalarının bir yumurta gibi kırılıp kül oluncaya kadar yandığını bilmemeliler.
Ils ne seraient pas ravis d'apprendre que leur Terre va voler en éclats et être anéantie à cause d'une guerre des singes.
- Çalıların arasında efendim. ön ışık yandığı için, bulmak zor oldu.
Sans lumière, c'était dur de les voir.
Işık yandığını gördüğünde, Böyle... Mclntosh'a gitmelisin.
Quand tu aperçois une lueur... comme ça... tu vas rejoindre McIntosh.
Canın yandı mı? Fark ettim. İyi kız.
Ça t'a fait un peu mal, hein?
Diğer kıyafetleriniz yandı mı?
Tous vos autres vêtements ont brûlé?
" Ne yazık oldu, yaptığınız bütün güzel şeyler yandı, kül oldu gitti.
"C'est vraiment dommage, vos œuvres d'art sont parties en fumée."
O yandı, yıkıldı, bataklığa gömüldü.
Il a brûlé, s'est écroulé, puis a été englouti.
At arabası sürücüsü gelip, bize kulübemizin yandığını söylediğinde avludaydık.
On étaient chez le juge quand le huissier est arrivé. Il a dit que notre maison brûlait.
O gece kulübede kırk bin doların büyük bölümü yandı.
40000 billets ont brûlé dans cette grange l'autre soir.
"Annesi acı acı dert yandı." "Kızı uzun süredir onu ziyaret etmiyormuş."
Elle s'est plainte que sa fille n'était pas venue depuis longtemps.
Göstergede kırmızı ışık yandı. Yağını kontrol et.
Faites vérifier l'huile.
Kırmızı ışık yandı.
On dépressurise.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]