Yapar mısın traducir francés
4,034 traducción paralela
Bunu benim için yapar mısın, anne?
Ferais-tu cela pour moi, mère?
- Evet. - Bana bir iyilik yapar mısın?
- Tu peux me rendre un service?
İşaretleme yapar mısın?
Tu pourrais le noter?
"Oh, bize bir iyilik yapar mısın, bizimle gelip ses mühendisimiz olur musun dediler".
"Sois sympa. Va avec notre ingénieur du son."
Sen yapar mısın?
Vas-tu le faire?
Bir şey yapar mısın lütfen, Claire?
Tu peux faire quelque chose, s'il te plaît, Claire?
Sen yapar mısın?
D'accord? Ecoute, tu connais la routine.
Bunu benim için yapar mısın?
Tu es sérieux?
Ada hakkında birkaç yorum yapar mısınız Bay Queen?
Pouvez-vous nous donner quelques commentaires à propos de l'île, Mr Queen?
Neyse, onunla bişeyler yapar mısın diye merak ediyor, bende bişeyler ayarlarım dedim, işte ayarlıyorum.
Bref, il voulait savoir si tu étais libre, Alors, je lui ai dit que j'enquêterai. Alors, voilà, j'enquête.
Bunu gerçekten kolay yapar mısın?
Eh bien, tu peux le rendre vraiment simple?
Onunla anlaşma yapar mısın?
OK, pourrez-vous avoir un accord?
Bay Beale ekibimizin Dubai'ye gitmesi için gerekli ayarlamaları yapar mısınız? En çabuk biçimde.
Oh, Mr Beale, pourriez-vous vous occuper des formalités afin que notre équipe arrive à Dubai le plus vite possible?
Bir ceza hakimi hakkında arama yapar mısın?
Salut Roe! Salut.
Hayatım, bize birer kahve yapar mısın?
Chérie, fais nous du café, s'il te plait?
Bana bir iyilik yapar mısın?
Rend-moi service?
Senden bir iyilik istesem, yapar mısın?
Si je te prie de le faire, seras-tu d'accord?
Benim için bunu yapar mısın?
Tu ferais ça pour moi? Bien sûr...
Çok fazla deve güreşi yapar mısınız?
Vous organisez beaucoup de combats de coq?
- Bunu gerçekten yapar mısın?
- Tu ferais ça?
Sahiden yapar mısın bunu?
Vraiment? Tu ferais ça?
Şimdi, bana birkaç çikolatalı kurabiye yapar mısın?
Maintenant, tu pourrais me préparer des cookies au chocolat?
Benim için bir şey yapar mısın?
Est-ce que tu pourrais faire une chose pour moi?
Yapar mısın?
Vraiment?
Benimle çocuk yapar mısın Teddy?
Veux-tu avoir un bébé avec moi, Teddy?
- Sen de böyle yapar mısın?
Tu peux faire ça pour moi?
Şapkalı Jess, beni havalı yapar mısın?
Jess, porteuse de visière, veux-tu bien m'aider à être cool?
Lütfen, bunu benim için yapar mısın?
Peux-tu s'il te plait, s'il te plait faire ça pour moi?
Tatlım, Bana bir iyilik yapar mısın?
Tu sais quoi chéri? Peux-tu me rendre un service?
Benim için bunu yapar mısın?
Vous feriez ça pour moi?
Bana bir iyilik yapar mısın?
Tu peux me faire une faveur?
Gitmeden önce bir şey istesem yapar mısın?
Avant de partir, tu veux bien faire quelque chose pour moi?
Katie, bana bir iyilik yapar mısın?
Oh, Katie, tu veux bien me rendre un service?
Küçük Hanım'ın ameliyatını sen yapar mısın?
Pourrais-tu faire l'opération de Little Miss?
Memur bey, bana bir iyili yapar mısın? Parktaki ortağına, onun üstüne gittiğim için üzgün olduğumu söyle.
Dites, vous m'excuserez auprès de votre collègue.
- Yapar mısın bunu? Çok naziksin.
Ce serait très gentil.
Cath, bir iyilik yapar mısın?
220 ) } J'ai besoin d'un service.
Benimle çocuk yapar mısın, Teddy?
Veux-tu avoir un bébé avec moi, Teddy?
Bütün çalışanlarına casusluk yapar mısın?
Hmm? Est ce que vous espionnez tous vos employés?
Yarını, benim için mutlu yapar mısın?
Transformes-la en une journée heureuse.
Bir kereliğine beni dinleyip size söyleneni yapar mısınız?
Pour une fois, voulez-vous bien m'écouter et faire ce qu'il vous ai demandé?
- Bunu benim için yapar mısın?
Vous ferez ça pour moi?
Benim için bunu yapar mısın?
Tu ferais ça pour moi?
Bunu benim için yapar mısın?
Fais-le pour moi.
3 ay. Yapar mısın?
C'est pour trois mois.
Benim yaptıklarımın aynısını senin için kim yapar?
Qui d'autre peut te donner ce que je peut faire?
Ben de aynısını yaparım.
Je ferai pareil.
Sanırsın ki, büyük bir film galam var diye alış veriş yaparım, ama hayır.
Eh bien, on aurait pu penser que je serais partie faire du shopping pour la premiere de mon film, mais non.
Yarım bira içer ve çocukluğunun caz sınıfından kalma step hareketleri yapar.
Il avait bu une demi bière et il était entrain de faire des pas de claquettes provenant de la classe de jazz de quand il était enfant.
İnan bana, eğer tepelere doğru gözden kaybolursak birbirimize kibrit çöpleri gibi sıkışırsak savaşmak yerine kıçımız donarsa tam olarak onların istediği şeyi yaparız.
Crois-moi, si on disparaît dans les montagnes, fourré ensemble comme des allumettes, à nous geler les fesses au lieu d'appuyer le combat, on fait exactement ce qu'ils veulent.
Yani bunu yapar mıydın, babana sırtını döner miydin?
Et tu ferais ça, te retourner contre ton propre père?
yapar mısınız 17
misin 24
mısın 19
yaparım 315
yaparsın 77
yapar 46
yaparız 42
yapardım 36
yaparlar 18
yapar mıydın 17
misin 24
mısın 19
yaparım 315
yaparsın 77
yapar 46
yaparız 42
yapardım 36
yaparlar 18
yapar mıydın 17