Yarım traducir francés
39,301 traducción paralela
Etkisi genellikle yarım saat sürüyor.
Ça met 30 minutes à agir.
Diğer yarımız nasıl yaşıyor diye bakıyorum.
Je regarde comment l'autre moitié vit.
Yarım saatimiz var.
On n'a qu'une demi heure.
Yarım şişe şarap içtim, geceyi misafir odasında geçirdim.
J'ai bu une demi-bouteille de rosé
... hakkında Portland bölgesinde son üç yılda yarım düzine olay görülmüştür.
il y a eu une demi-douzaine de cas à Portland et dans les alentours, ces trois dernières années.
Fatih'ten kalan yarım şarabı da ben bir içtim mi? Geçtim topların başına...
Un verre d'alcool et ça devient "Regardez-moi ces jolies jambes."
Muhtemelen bir yarım öldüğünü kabul etti.
Cela m'a probablement pris la moitié pour admettre qu'il est mort.
# Yarım saatlik komedimize #
♪ Dans notre petite série télé ♪
Evet, Green Lake'den işe yarım saatte gitmek baya sabır ister.
Ouais, vos trajet d'une demi heure doivent être insupportables.
Yarım milyon?
Un demi million?
Yarım saatten fazla sürdü.
Trente minutes ou moins mon cul ouais.
Yarım litre portakal suyu.
Jus d'orange, 16 onces.
Kontrol noktaları yarım saatte bir rapor verir.
Les points de contrôle envoient des rapports toutes les demi-heures.
Sen ciddi misin? - Yani tek seferlik bir şeyden bahsediyoruz ve sonrasında garipleşmeyeceksiniz, ama, evet eğlenceli bir yarım saate varım.
- Je veux dire, on parle d'un coup d'un soir et tu ne peux pas devenir bizarre après ça, mais, je suis... pour, genre, une demi-heure d'amusement.
Yarım saattir sessiz sessiz oturuyoruz.
On ne parle plus depuis 30 minutes.
Yarım saate yola çıkıyoruz.
Décollage dans 30 minutes.
Belle, yarım kalan işini bulmak için bunu yapmak zorunda değilsin.
Tu n'as pas besoin de faire ça pour trouver son affaire non réglée.
Yarım kalan işi, benim.
Je suis son affaire non réglée.
Yarım kalan işin ben miyim?
Suis-je ton affaire non réglée?
Ya yarım saat yol gideriz veya bir saat trafikte bekleriz. - Ne istersiniz?
C'est une autre demi-heure de route ou une autre heure coincé dans les bouchons.
Tamam, onunla arabada yarım saat daha az zaman geçireceksem, kestirmeden gidelim.
Je prendrai le raccourci si ça me permet de sortir de cette voiture avec lui plus rapidement.
Şimdi biraz yarışmacılarımızı tanıyalım.
Il est temps de faire le point avec nos participants.
İşe yarıyor sanırım.
Je pense que ça marche.
Ama yarın, çizmeni tamir edeceğiz seni krallığına bıraktıktan sonra Isabella'yı kurtaracağım.
Mais demain, nous allons réparer cette botte, je t'amène à ton royaume, je te dépose, et puis je pourrais secourir Isabella.
Yarın bitişik binanın sahibiyle konuşup ona memnun olmadığımızı söyleyeceğim.
Je dirai au propriétaire demain que ça nous dérange.
E - maili bana gönder, yarın sabah konuyu araştırayım.
Envoyez-moi le mail, j'étudierai ça demain matin.
Umarım bu kampanya yarın sona ermez.
J'espère que cette campagne ne s'arrête pas demain.
Gecenin bir yarısı uyandım ve Richard'ın orada oturduğunu gördüm.
Je me suis réveillée en pleine nuit...
Şimdiden dün gece verdiğin kavanozun yarısını kullandım.
J'ai déjà utilisé la moitié de ce que vous m'avez donné hier soir.
Yarın kadar bir barmenle dalga geçtiğini gördüm adamım.
Ce que j'ai vue c'est toi te tappant la barmaid XXL, mec.
Çünkü gece yarısı olduğunda senden kalan her şeyi bulup yakacağım.
A minuit, je vais traquer tout ce que tu as laissé, et tout brûler.
Patrick'e yarın yerine bakacağımı söyleyebilir misin?
Tu peux dire à Patrick que je le couvre pour demain?
- Evet. Yarın evde karşılaşacaklarım yüzünden gerginim.
En fait, je suis anxieux à l'idée de rentrer chez moi, demain.
Kongre yarışlarına katılacağım.
La course au congrès. C'est plus amusant.
Gece yarısından bir dakika sonra da kutlama yaptım.
À minuit pile, j'ai fêté.
Hemen bu yarı akıllı fikre atlamıyalım.
Alors ne rejetons pas notre seule idée pour l'instant.
Üç ağabeyim olduğu ve oğlanların dalga geçme tarzı bu olduğu için bunu bir yarışma gibi algıladım.
Comme j'ai trois frères et que ces mecs m'asticotaient pour que je le fasse, j'ai quasi pris ça comme un défi :
Aksi halde karavanımı terk edin çünkü yarın gece Salem'deki ruhları kurtarmam gerek.
Autrement, sortez de ma caravane, parce que j'ai des âmes à sauver à Salem demain soir.
Saçlar ön DNA testinde oyun salonunda bulduğumuz yarı çiğnenmiş karbonatlı haptan aldığımız örnekle uyuştu.
Leur ADN correspond à première vue à celui d'un comprimé à moitié mâché trouvé dans la salle.
Sanırım yarı körsen bu adam beyaz bir adam gibi görünebilir.
Si on est à moitié aveugle, il peut paraître blanc.
Arkadaşım "Hayır, hayır, yarın gel." demiş.
Mon ami a répondu "Non. Revenez demain."
Yarı yolda bırakmak mı?
Décevoir?
Babam ararsa yarım saate geliriz.
Aneesh, reste près du téléphone.
Yarın ofisime sizi aratırım.
Mon bureau vous appellera demain.
408 ) } Yarın kahvaltıyı ben hazırlarım.
Je ferais le petit-déjeuner demain.
Yarın Okudera-senpai'la randevuya çıkıyorum!
Tu as un rendez-vous avec Okudera demain! 0 ) \ cHEBE9DE } m 338 700 l 338 364 798 354 1136 486 1150 560 1172 596 1174 696 0 ) \ cHEBE9DE } m 332 796 l 324 1210 1624 1254 1626 802 494.4 ) } Devine quoi!
Umarım yarın daha rahattır.
J'espère que ça sera moins chargé demain.
Yarın bir kahraman olacağım.
Demain, je serai un héros.
Bunlar onun iki yarısı mı?
Est-ce les deux facettes de sa personnalité?
Yarı zamanlı satış asistanı olarak başladım.
J'ai commencé vendeuse à mi-temps associée.
Yarım saat sonra.
Dans 30 minutes?