Yazmış traducir francés
3,835 traducción paralela
Abaloosh diye yazmışlar.
Ça s'écrit Abaloosh.
Üzgün surat. " İfade koymak yerine cidden" üzgün surat " yazmış.
Et elle l'a écrit, "Smiley triste".
Rolly mesaj yazmış.
C'est de Rolly.
Şu adamın karısı bir blog yazmış. Biliyorum.
C'est la femme de ce type qui a écrit le blogue.
Karısı kitabı yazmış...
C'est sa femme qui a écrit ce bouquin sur...
Bu konuda "Kriz Uyarısı" yazmıştı.
Il a posté une alerte à ce sujet.
Ona yazan bir kaç kadın var, ama bir kadın ona defalarca yazmış, karşılık almadan defalarca hem de.
Il y a eu plusieurs femmes qui lui ont écrit mais une femme lui a écrit de multiples fois avec aucune réponse. Ha.
Bana kim yazmış olabilir?
Qui m'a écrit.
Bay Creech'in elinde kenetlenmiş halde bulunan notu kim yazmış tahmin edin?
Devinez qui a écrit la note qui était coincée dans la main morte de M. Creech?
New York Times'tan Andrew Ross Sorkin köşe yazısında Walter White'la olan ilişkinizden ötürü bu merkezlere yapılan bağışın, Gray Matter Teknolojileri'nin hisse bedelini sağlama almak için yapılan bir çeşit reklam manevrası olduğunu yazmış.
Andrew Ross Sorkin Le New York Times il écrit une colonne suggérant que la subvention était comme une man uvre publique veiller à prix de marché des actions de Gray Matter Technologies par votre association avec Walter White
Ölürken mi yazmış?
Il écrivait quand il est mort?
Evet, sadece seni yazmış!
- Non, seulement vous.
Evet, yazmışım.
Le feu était vert. La voiture m'a percutée.
Benim hakkımda sadece bunu yazmış.
C'est tout ce qu'elle écrit sur moi.
Evet. Televizyonun var mı? Abed demek istiyor ki, şifreyi bir yere yazmış mıydın?
Est-il vrai que vous êtes une donatrice de niveau platine pour une association anti-avortement patriotesprénatals.org?
Freddie bunu yazmış mı?
Freddie a-t-elle écrit quelque chose à ce propos?
Bir mektup yazmış telefon numarasını yazmış ama adresini yazmamış. Hepsi bu.
Il a écrit une lettre, il a laissé un numéro de téléphone, pas d'adresse.
Kendi kendime üstün bir düşünür olarak bir keresinde şöyle yazmıştım : "Korktukları için nefretlerine tutunan insanların nefretleri bir kere gitti mi..." "... kendi acılarının üstesinden gelmek zorunda kalacaklar. "
Comme l'a écrit un penseur qui m'est nettement supérieur, les hommes s'agrippent à la haine car ils craignent qu'une fois la haine passé, ils se retrouvent contre leur douleur.
Çünkü bitter çikolatada sperm sayısını iki katına çıkaran... -... bir amino asit olduğunu yazmışlar.
Parce que le chocolat noir contient de l'acide aminé qui double le nombre de spermatozoïdes.
Ana Maria bunları yazmış olamaz.
Ana Maria n'a pas pu écrire ça.
Senin hakkında şarkı mı yazmış?
Qu'il a écrit une chanson sur vous?
Mıntıka'dan Thoman şöyle yazmış,
Et Thomas du District 11 écrit :
Bilirsin, İsa İncil'de biryerlerde şöyle yazmış, "Işığını görüntünün altında gizleme."
Tu sais, Jesus a écrit dans la Bible quelque part, "Ne cachez votre talent sous un boisseau"
Hapishaneden bahsetmiş ve özel yetenek olarak da "Delikanlıyım" yazmış ama en azından deniyordu.
Il parlait de la prison et dans ses compétences, il a écrit : "Être moi-même". Mais il essayait.
- Şef kendisi yazmış.
Tout droit venu du Chef lui-même.
Bu kadar hızlı yazmış olmanız mümkün mü?
Comment as tu pu écrire aussi vite cet écrit?
Nihayet seninle tanıştığıma memnun oldum ve son mektubunda bir şey oldu diye yazmıştın. Ne oldu?
Je suis content de finalement te rencontrer et tu as écris dans ta dernière que quelque chose s'était passé.
Kim yazmış bunu?
Qui a dit ça?
Adını lp Mon diye yanlış yazmışlar!
Ils ont mal orthographié votre nom!
Dur biraz. Daha iki ay evvel, bunun babanın kitabı olmadığını öğrendik. Diğer okçuyu tutan kişi kimse o yazmış.
Il y a deux mois, on a découvert que ce n'était même pas dans le carnet de ton père, que c'était écrit par celui qui a engagé l'autre archer.
1868 yılında, Doğu Yakası sosyetesinde bayağı bir isim yapmış, kadınların oy hakkı için mücadele edenlerin ilklerinden olan ayrıca birkaç çocuk kitabı da yazmış ve işe bakın ki, dönemin yönetimde olan Yüce'si Marianne Wharton bu tesisi satın alıp ismini paravan olması amacıyla koruyarak genç cadıların eğitim için toplanabileceği bir barınak hâline getirmiş.
En 1868, Marianne Wharton, une bourgeoise bien en vue de la bonne société de la côte est, suffragette de la première heure, auteur populaire de livres pour enfants... / i et, apparemment, la Suprême régnant alors, a acheté l'établissement, en gardant le nom comme couverture, créant ainsi un cocon protecteur où les jeunes sorcières pourraient se réunir pour étudier.
Uyuşturucudan ne kadar keyif aldığını da yazmış.
Et bien, elle parlait de au combien elle aimait ça.
Flora mı yazmış?
De Flora?
Bir zamanda yolculuk uygulaması yazmış oldun.
Tu as créé une appli pour voyager dans le temps.
Biri üstüne adını yazmış.
Quelqu'un a écrit leur prénom dessus.
Mailinde projeyi aksatabileceklerini ve yerel halkı rahatsız edebileceklerini yazmış.
J'ai son email sous les yeux. Elle dit qu'ils pourraient perturber le projet et la communauté locale.
Eğer dedikoduyu yayarsak adamın ölüm fermanını yazmış oluruz.
Si tu fais courir cette rumeur, on signe son arrêt de mort.
Yanlış anlamanı istemem çünkü gerçekten iyi yazmışsın.
Et je ne veux pas que tu le prennes mal. parce que j'ai vraiment.. C'était vraiment bien écrit.
Ve bana şarkı yazmış.
Et il a écrit une chanson sur moi
O bana şarkı yazmış.
Il a écrit une chanson sur moi
Jake yeni bir sayı yazmış.
Jake m'a laissé un nouveau numéro.
Çalıştığı tüm evleri yazmış.
Les maisons où il a travaillé.
Not yazmış mıydın?
Est-ce que tu as écrit un mot?
Bu kadar mı yazmışım?
Est-ce là tout ce que j'ai écrit?
Criswell bu evraka büyük bir miktar yazmış olmalıydı.
Criswell a du se faire une fortune en écrivant cela.
"Barınak" kelimesini yanlış yazmışlar.
Ils ont fait une faute à "Chenil"
Önemli haberlerim var diyor ama eminim bloguna yeni bir yazı yazmış veya kendine güzel bir hotdog dükkanı bulmuştur. Bilmiyorum.
Je ne sais pas.
Ve ciddi sayıda çok kibar insan. Biri şöyle yazmış :
Et une incroyable quantité de gens adorables qui ont écrit :
Hala Kamboçya'da olduğunu yazmış.
Elle écrit qu'il est toujours au Cambodge.
"Elveda." diye yazmış.
Il dit "au revoir".
Öyle mi yazmışım?
J'ai écrit ça?