Yazılı traducir francés
19,291 traducción paralela
"Iwai Shunji tarafından yazılıp yönetildi"
Ecrit et réalisé par Iwai Shunji
Yazılı olarak aldım.
et de Hrafn.
Son çıkan aygıt yazılımlarının içine gömülmüş kötü amaçlı bir yazılım bulduk.
On a découvert un virus dissimulé dans le dernier firmware.
Ama burada ölü olarak yatan hain arkadaşın aygıt yazılımlarının içindeki bug konusunda haklıydı.
Samaritain a gagné. Mais votre traître d'ami avait raison sur le bug du dernier firmware.
Okumadım ama çizelgende yazılı.
Non, mais c'est dans votre dossier.
Hey, "Voi" "y" ile mi yazılıyor, "i" ile mi?
"Voi", tu l'écris avec un "y" ou un "i"?
Ama yazılı olmayan kurallar var.
Mais il y a des règles non écrites.
Evet, bu 311. bölüm, "Ölüleri Kaldırın" bendeniz Susan Cheryl tarafından yazılıp yönetildi.
Bon. Voici l'épisode 311, "Les Morts sont de sortie", écrit et réalisé par moi-même, Susan Cheryl.
Ekranda adın yazılıydı. Seni "Yerel Kız" olarak tanıttılar.
Ils ont affiché ton nom avec la mention "fille du coin".
Üzerinde gri pantolon ve'Claire Warren meclise'yazılı beyaz penyesi vardı.
Il portait un pantalon gris et un t-shirt blanc "Claire Warren pour le Conseil Municipal".
Polis Teşkilatı, eskiden Kulelerin olduğu yerde adı yazılı plaket verdi.
La police lui a donné une plaque à Ground Zero avec son nom maudit sur elle.
Haftalık gelmezse eğer, çoğunlukla boya kalemiyle yazılır. Ya kaçıklar ya da aptallar yapar bunu. Hepsini ciddiye alsaydık eğer...
Toutes les sociétés reçoivent des menaces d'abrutis qui tentent leur chance.
- Yazılı sorularını Dolly Mixtures gibi ifşa ettiğini mi? - Bu bir dedikodu mu?
- Et il distribue les bonnes notes comme des friandises.
İstediğim her şeyi bloguma yazıyordum... sonra kocam buldu
Avant je bloguais ce qui me passait par la tête mais mon mari l'a découvert.
Sütun üzerindeki aynı çivi yazısı.
L'écriture cunéiforme est la même que sur le piédestal.
Tüm yaz o vuruşu görmüştüm.
J'avais observé les putts durant tout l'été.
- Kötü amaçlı yazılım.
- Un virus.
Beğen ya da beğenme Harry ama tarih senin ellerinle yazılacak.
Et que ça vous plaise ou non, l'histoire repose sur vous.
- Çok yazık.
Je l'ai presque. - Dommage.
Adresi yaz, bakayım bir ara.
- Oui. Écris l'adresse, comme ça je pourrai les lire.
K ile yazılan Kathy'yle mi?
C'était Kathy avec un K? Je l'aime bien.
16 yaşına girdiğin yazı hatırlıyor musun?
Tu te souviens de l'été de tes 16 ans?
Özgür insanların hikayesi şans eseri değil bilerek ve isteyerek yazıldı.
L'histoire de l'homme libre ne s'écrit pas par hasard. mais par choix.
Çocuk hakkında haklı olduğun yazıyor.
Il dit que vous aviez raison pour l'ado.
Gümüş nitrat ışığa duyarlı bir kaplama yaratıyor bu da yakalanan fotoğrafı filme tekrar yazıyor ama Jarvis'le ben yeni bir kimyasal çözüm için çalışıyorduk.
Le nitrate d'argent... crée un revêtement photosensible qui recrée l'image capturée dans le film. Mais Jarvis et moi avons travaillé sur une nouvelle solution chimique.
Güvenlik eve 22'de gidiyor. Gazetelerde de patlamanın gece yarısından sonra yaşandığı yazıyordu değil mi?
Le journal rapporte que l'explosion s'est produite après minuit?
Gazetede salı gününden beri haber alınamadığı yazıyordu.
En supposant qu'on retrouve ton manager. Les journaux racontent qu'on ne l'a plus vu depuis mardi.
Burada 1944 yılının Haziran ayında yaptığın şeyler yazıyor.
Cela couvre vos activités en juin 1944.
İki başarılı kadının farklı taraflarda olması ne kadar yazık.
Ah, une telle pitié, que deux femmes accomplies devrait être debout sur les côtés opposés.
Burada 1944 yılının Haziran ayında yaptığın şeyler yazıyor.
Ça couvre vos activités de juin 44.
Zaten yazın bitmesine şunun şurasında birkaç ay kaldı.
Oui, l'été arrive... dans quelques mois.
Yoldayız. Tüm yaz ne istersek yapabiliriz.
On peut faire ce qu'on veut pendant l'été entier.
" Bu cümleleri... güç bela ve darmadağın bir ruhla,... yazıyorum.
" C'est avec le coeur lourd... et l'âme torturée que j'écris ces mots.
Geçen yaz Jennifer Lawrence'la çalışmıştım.
J'ai bossé avec Jennifer Lawrence, l'été dernier.
Ne yazık ki, planım bağlılık yemini ettiğim kişiler tarafından bozuldu.
Malheureusement, mon plan est désapprouvé par le groupe auquel j'ai prêté serment :
Ben çalarım. Gazetede, Sasha Mahnovski denen zengin bir Rus züppenin satın aldığı yazıyor.
C'est écrit qu'un riche crétin l'a acheté un Russe nommé Sasha Mahnovski.
Bu yazıtların nasıl okunacağını biliyorsun.
Tu sais comment lire l'inscription.
Taşa işlenmiş yazıt, daha doğrusu.
L'écriture hiératique, en fait.
Bana yalnızca baş rahibelerin bu yazıyı okuyabileceğini söylediler.
On m'a dit que seule une grande prêtresse serait capable de lire l'inscription.
Bana onu sen vermişsin ve üstündeki yazı ise bir şiirmiş.
Tu me l'a donné, et l'inscription,
Tarihimiz de erkekler tarafından yazılmış olmalı.
L'Histoire a du être écrite par un homme.
Bugün ne dersen de Eddie Mannix yarınki köşe yazımın konusu Kartallar Gibi Kanatlanınca.
Peu importe ce que tu vas dire, ma chronique de demain portera sur Les Ailes de l'aigle.
Tesadüfe bak, Hearst Sendikası da bir Hollywood köşe yazısı istiyor.
L'agence Hearst cherche justement à acquérir une chronique hollywoodienne.
Güzel. Yaz sonuna doğru Avrupaya gidelim diyorum?
Tu penses à l'Europe, à la fin de l'été?
Yazın lokanta tıklım tıklım olacak.
L'été au restaurant, ça va être la folie.
Bir ABD savcı yardımcısının özel sektöre geçişi hakkında bir yazı hazırlıyorum.
J'écris un article sur l'exode de l'assistant du procureur vers le secteur privé.
Şey, eski yazıtlara göre geçit büyüsü genellikle daha kötü amaçlar için kullanılır.
Les anciens textes disent que le sort de portail est souvent utilisé pour des motifs maléfiques.
- Gelecek yaz için sana staj ayarladım.
Je t'ai eu un stage avec lui pour l'été prochain.
Ben sana söylemiştim, Durgesh. Bugün bir tarih yazılacak diye.
Il vient de réécrire l'Histoire!
Ne yazık ki, planım bağlılık yemini ettiğim kişiler tarafından bozuldu. Zaman Efendileri.
Malheureusement, mon plan est désapprouvé par le groupe auquel j'ai prêté serment, les Maîtres du Temps.
Ne yazık ki bundan zevk alamıyorum.
Humiliez je ne l'apprécie pas.