Yerden traducir francés
10,943 traducción paralela
- Ayaklarım yerden kesildi.
Enchanté.
- Yerden uzak durun!
Mettez-vous en hauteur!
Saçma yani, öyle hiçbir yerden sanatçı olamazsın.
C'est fou ; Tu peux devenir artiste juste comme ça.
Bir yerden tanıdık geldiğini biliyordum. Bir dahaki sefere bununla başla.
Je connais, la prochaine fois commence par ça.
Niye her yerden Devon çıkıyor?
Pourquoi le nom de Devon resurgit?
En iyi arkadaşım Shondell'in çalıştığı yerden.
Le même Best Buy où ma bonne amie Shondell travaillait.
Akşam 7'den sonra onu gören olmamış, kredi kartı kullanımı yok ve cep telefonu tüm gün aynı yerden sinyal vermiş.
Pas de témoin après 7h du soir, pas de retrait bancaire, et le signal de son téléphone n'a pas bougé de la journée.
Bıraktığı yerden devam et.
- Continuez son héritage.
Yaşadığı yerden ayrıldı, ve 19 yaşındaki ben için bunlar çok fazla.
Elle a quitté sa ville, ce que je ne peux pas me vanter d'avoir fait à 19 ans.
Bir yerden sonra, altı tortellini dedikoduları Modena'ya yayıldı.
A un moment donné, les rumeurs des six tortellini, ce sont propagées dans Modène.
- Yerinizde olsam kafamı yerden kaldırmazdım.
Je me ferais pas remarquer.
Yanlış bir yerden mi döndük?
On a pris le mauvais chemin?
Yanlış yerden dönmüşüm.
J'ai dû me tromper.
Bu aptalca şeyi takıldığı yerden kurtarmak için aynı anda zıplayalım. Sonra asansör bodrum kata düşsün ve asansör şaftı dibindeki o kocaman yayın üstünde zıplayalım ve sonra güvendeyiz.
On saute tous au même moment pour décoincer ce truc puis on plonge vers le sol et on rebondit sur les ressorts géants au fond du conduit d'ascenseur et on est sauvé.
Orada çok gizli bir üs ve yerden havaya atılan füzeler var.
C'est une base top-secrète en bas et ils ont des missiles anti-aérien...
Fırın eldiveni giyerken tuz zerreciklerini yerden almaya çalıştığınızı düşünün.
Imaginez vous ramasser des petits grains de sel en portant des maniques.
Stratejik olarak tam arkamızda konuşlanmış. Bir yerden para bulması gerek.
Stratégiquement positionnée dans notre dos a besoin d'argent venant de quelque part.
Bayan Pope için açık arttırma... Bizim "Karanlık İnternet" dediğimiz bir yerden yürütülüyor.
La vente aux enchères pour Mlle Pope est menée sur ce qu'on appelle le web profond.
Yine de bir yerden gelmiş olması lazım.
Il devait bien venir de quelque part.
Bir dakika, galiba sıcak yerden geliyor.
Attendez, je pense que la chaleur vient du sol.
Cadde ile 4. Cadde arasında bir yerden bu aramayı yapmış.
Et peu importe qui c'est, cette personne a passé l'appel près de la 31e et 4e.
Sizi oraya temelli yapıştırmadan yerden kalkın ahmaklar!
Debout, les demeurés. Sinon, je vous cloue au sol.
Katil, Wallis'ın cesedini, bir yerden buraya taşımış.
Le tueur a trainé le corps de Wallis jusqu'ici.
Her yerden insan geliyor oraya.
J'ai plein de clients.
Böyle umumi bir yerden gün ışığında nasıl kaçırıldı?
Comment a-t-elle été enlevée en plein jour dans un lieu public?
Tarifini "The Net" adında bir yerden buldum.
J'ai trouvé la recette sur quelque chose appelé "Le Net".
Callen ve Sam'in kaçırıldığı yerden beş km uzakta.
C'est à Santa Clarita, à quatre Kilomètres d'où
Sanat ürünleri satan bir yerden bir şeyler almam gerekiyordu.
J'ai dû acheter quelques trucs au magasin de loisirs créatifs.
Max'in sahte uçuk yok raporu bastırdığı yerden.
À l'endroit où Max a imprimé ce faux certificat qui dit "Je n'ai pas d'herpès".
Şey diyeceğim, aynı otoyolda bir ceset daha bulunmuş. İlk kurbanın bulunduğu yerden bir km kadar güneyde.
Un autre corps a été trouvé sur la même route, un demi kilomètre au sud d'où on a trouvé la première victime.
Araban aynı gece ilk kurbanın cesedinin bulunduğu yerden birkaç blok ötedeydi. Tahmini ölüm saatinden sonraki bir saat içinde.
Votre voiture était à quelques pâtés de maison d'où la première victime a été retrouvée, à la même heure que l'heure estimée de la mort.
- Evet, Susan Watts'ın bulunduğu yerden 4 sokak ötesi.
Avons-nous une adresse?
Bütün bu zaman boyunca şehirde gittiği bir yerden bahsetti mi? Gittiğinde kendini güvende hissettiği bir yerden?
Durant tout ce temps, a-t-il mentionné un endroit quelque part dans la ville, un endroit où il pourrait aller pour se sentir en sécurité?
Bir yerden bahsetmişti, ormanın içindeki bir evden. - Nerede?
Il y avait un endroit dont il parlait... une maison dans les bois.
Bir yerden tanıyormuşum gibi.
Il me semble familier.
Her yerden geldiler.
Ils venaient de partout. - Qui?
Her yerden ceset teslim alıyoruz. Bunlar olağan şeyler.
Beaucoup de corps naviguent ici.
- Birden kaybolurdu, sonra Türkiye'den Uganda'dan ya da rasgele bir yerden kart atardı.
- Elle disparaissait. Et on recevait une carte de Turquie ou d'Ouganda ou autre.
Clarence Parker'ın oğlu Brandon'ın cesedinin yanında oturduğu yerden üç mil uzaklıkta bir oteldeyim.
A 5km de mon hôtel, Clarence Parker est assis sur le corps de son fils, Brandon.
Oğlunun cesedi üzerinde duran adam bu işin iki yerden birinde biteceğini düşünüyor. Hapishanede yada morgda.
Cet homme débout au dessus du corps de son fils pense qu'il va finir dans l'un des deux endroits... une cellule ou un tiroir de la morgue.
Havalandırmadan ya da onun gibi bi yerden geçiyorsun.
Vous devriez avoir à ramper à travers un tunnel ventilation ou quelque chose.
Minyatür hâle getirildikten sonra, Nereus, görev ekibiyle birlikte Dr. Kovacs'e buradan enjekte edilecek. Kan pıhtısına olabildiğince yakın yerden.
Après être miniaturisés, le Nereus et son équipage seront injectés dans le Dr Kovacs, aussi près du caillot que possible.
Ve Nereus'un normal büyüklüğüne dönmesine sadece 59 dakika olduğundan bu enjeksiyonu olabildiğince kan pıhtısına yakın bir yerden yapmak hayati önem taşıyor.
Il est crucial que l'injection se fasse le plus près du caillot... humainement enfin robotiquement possible.
Chambers'ın durduğu yerden ateş edilmemiş.
Les tirs ne viennent pas de l'endroit où se tenait Chambers.
Şimdi olduğun yerden kaçmalısın.
C'est là où tu es. Tu dois t'en évader.
Yaptığım büyünün onu parçalaması gerekiyordu ama sanki Dean daha yüksek bir yerden korunuyor gibiydi.
Le sort que je lui ai jeté aurait dû le tuer mais... Mais on aurait dit qu'une toute puissance le protégeait.
Düşünce harika ama şu anda yerden 10 metre yüksekte bir ağaç tepesindeyiz.
Bien en théorie, mais nous sommes 40 pieds de haut dans un arbre..
Şu ağaçların arasına herhangi bir yerden girip, herhangi bir yöne sapmış olabilirler.
Ils auraient pu entré de ces bois vers n'importe quel endroit, ce diriger dans n'importe quel direction.
Tam olarak kriminal bir dâhi değilsin ama bir yerden başlamak gerek.
Pas vraiment un génie du crime, mais il faut bien commencer quelque part.
Eski bir Kütüphaneci'den asânın saklandığı yerden kaldırılıp Kütüphane'de bir yere saklandığı notunu aldık.
On a trouvé ce mot d'un ancien Bibliothécaire disant que le bâton n'est plus là où nous croyions, mais caché dans la Bibliothèque.
Ayrıca yolculuk, gidilen yerden daha önemlidir ve sen dostum, harika bir maceraya atılmak üzeresin.
En outre... Le voyage est plus important que la destination. Et toi, mon ami, tu vas vivre une aventure fantastique.