Yok etmek traducir francés
4,095 traducción paralela
Bu yüzden Bayan Peralta,... Dr. Kadar'ın tanımladığı fazlalık güç aslında savunma sistemlerini bir anda muazzam bir enerjiyle besleyip aşırı yükleyerek sistemlerini yok etmek için.
Donc, Madame Peralta, L'exces d'énergie que le Dr. Kadar a identifié a en réalité pour objectif de détruire le réseau électrique en envoyant une énorme quantité d'énergie dedans, causant une surchauffe.
İşiniz insanları bağlamak, onları arkadaşınız yapmak, manipüle etmek, ve sonuç olarak yok etmek.
Votre boulot est de rencontrer des gens, faire d'eux tes amis, les manipuler, et les détruire en fin de compte.
Trost içinde kıstırılmış devleri yok etmek bütün bir gün sürmüştü. Bu süre boyunca toplar ara vermeksizin ateş etmeyi sürdürmüştü.
Pour éliminer les titans enfermés dans le district de Trost, il aura fallu une journée entière, pendant laquelle l'artillerie fixe ne cessa de cracher le feu.
Bunu yapabilmemin tek yolu programı komple yok etmek.
La seule façon de le faire est de complètement détruire le programme.
Neden biri beni yok etmek istesin ki?
Pourquoi quelqu'un voudrait me détruire?
Ve onu yok etmek isteyecekler.
Et ils voudront le tuer.
Silas, bu doğaüstü arafı yok etmek istiyor.
Désormais, Silas veut détruire l'autre côté.
Bu hazır olduğunda, Silas'ı kökten yok etmek için yardımına ihtiyacım olacak.
Quand elle sera prête, j'aurais besoin de ton aide pour tuer Silas une bonne fois pour toute.
Bizi yok etmek dışında mı?
Tu veux dire à part nous détruire?
"Yok etmek"... "Yok etmek" birçok anlama gelebilir.
"Détruire"... "Détruire" peut signifier beaucoup de choses.
Hayatımı yok etmek gibi bir planları olduğu için sanırım.
Je crois que c'est pour détruire ma vie.
Sonra kahredici pişmanlık kendinden tiksinme ve o amonyak kokulu şeyden bol bir miktarla, hepsini yok etmek için bir teşebbüs.
Puis, écrasé par les remords, le dégoût de soi et une dernière tentative pour effacer tout cela avec une bonne dose de ce qui sentait l'anis.
Burada yaptıkları tek sihir paramı yok etmek oluyor.
Mon fric disparaît, voilà le miracle.
Değişkenleri yok etmek için komple çözüm olmaya eğitildim.
J'ai été entraîné pour être la solution à moi tout seul... pour éliminer les variables.
Maine'de, renkli bir kasabayı yok etmek için özel bir nedeni var gibi yoksa bizler, sadece senin yapılacaklar listende miyiz?
Aucune raison particulière pour vouloir détruire une pittoresque petite ville du Maine, ou sommes-nous seulement sur votre longue liste?
Birileri kanıtları yok etmek için bayağı bir zahmete girmiş.
On s'est donné du mal pour effacer les preuves.
Silas'ın öbür tarafı tamamen yok etmek istediğini düşünüyor.
Elle pense que Silas veut détruire l'autre côté entièrement.
Ben onu yok etmek istiyorum.
Je veux le détruire.
Hayır. Bir şeyleri yok etmek için.
Non, c'était pour détruire quelque chose.
Şu ketçaplı yastığı yok etmek istiyor musun?
Vous vous occupez de ce coussin plein de confiture?
Kişisel etkilerimi yok etmek ve bir posta görevlisini tehdit etmekle meşguldüm.
Je détruisais mes affaires et je menaçais un facteur.
Geçtiğimiz son beş yıl boyunca korkunç bir amaca sahip bir girişimde suç ortağıydım. Glades'i ve içindeki herkesi yok etmek.
J'étais impliquée dans un projet dont la finalité... est d'anéantir les Glades avec ses habitants.
... korkunç bir amaca sahip bir girişimde suç ortağıydım. Glades'i ve içindeki herkesi yok etmek.
J'étais impliquée dans un projet dont la finalité... est d'anéantir les Glades avec ses habitants.
Meclislerinin geleceğini kendileriyle birlikte yok etmek istemediler bu yüzden bebekleri güvenli bir yere koydular ölmeyecek bir bedene.
Ils ne pouvaient pas laisser l'avenir de leur clan périr avec eux, ils ont dû mettre les bébés en lieu sûr, à l'intérieur d'un corps qui... Qui ne mourrait pas.
- Büyüyü yok etmek mi mühim?
- Détruire la magie?
Kalbini kırmadıysa neden onu yok etmek isteyesin?
Pourquoi avez-vous besoin de le détruire, s'il ne vous a pas brisé le coeur?
Düşmanlarını yok etmek için kendini yok ederler.
Il se détruirait pour anéantir ses ennemis.
İsteğin reddedildi. Bu durumda adaletin engellenmesi yüzünden seni tutuklamak ya da yok etmek zorundayım.
L'impression est en cours pour 10 autres officiers.
Ando Asahi'yi yok etmek için yetki isteniyor.
J'ai l'autorisation de t'abattre.
Senin şuandan itibaren, 52 saat, 24 dakika, ve 13 saniyen var. İan Mitchell, Laura Mitchell, ve Ellie Mitchell'i yok etmek için.
Vous avez maintenant 52 heures, 24 minutes, et 13 secondes pour terminer Ian Mitchell, Laura Mitchell,
Sorgulamak yok, şikayet etmek yok.
Pas de questions, pas... pas de complaintes.
Yani yok etmek.
Vous voulez dire détruire.
Telefon etmek yok, mektup yazmak yok.
Pas d'appels, pas de lettres.
yok bişey.herhangi birşeyden korkuyor olmayı hayal etmek zor.
Rien. Mais c'est dur d'imaginer que t'avais peur de quelque chose.
Aylaklık etmek için zamanım yok.
Pas le temps de lambiner ici.
Ayrıca onları yok etmek benim sorumluluğumdu.
Et puis, c'était à moi de m'en occuper.
- Yeter! Lütfen! Bu hafta kavga etmek yok.
Pas de dispute cette semaine.
Şu anda yeni hasta kabul etmek için hiç vaktim yok.
Pour l'instant je n'ai pas le temps de prendre de nouveaux patients.
Muhabbet etmek yok. Şey biz...
Pas de bavardage.
Kriz müdahale ekibimiz onu aşağı inmeye ikna etmek için uğraşıyor ama onun kimseyle konuşmaya niyeti yok. Görünüşe göre, sen hariç.
Des intervenants d'urgence tentent de la calmer mais elle refuse de parler à quiconque d'autre que vous.
Ne olduğuna emin değilim ama artık kavga etmek yok.
Je ne suis pas sure de ce qui c'est passé, mais plus de bagarre.
Size gelirsek... Bağırmak, küfürlü konuşmak ve kavga etmek yok.
Et pour vous autres, pas de cris, pas de jurons, pas de bagarre.
Bu sabah konuştuğumuz şeyle ilgili yardım etmek istiyorsan, bununla bir sorunum yok.
Si tu veux nous aider avec ce qu'on a ce dont on parlait, ça me va.
Öyle buraya gelip "eğer bir şey olursa" saçmalığından söz etmek yok.
Ne me faites pas le coup de "S'il m'arrive quelque chose".
Ve bana teşekkür etmene de gerek yok ama hıyarlık etmek yerine ona teşekkür etmelisin.
Et vous n'avez pas à me remercier, mais remerciez-la elle, au lieu de vous comporter comme un abruti.
Hayir! Photoshoplu resimleri protesto etmek istememin benimle hicbir ilgisi yok!
Non, ça n'a rien à voir avec moi qui proteste contre le photoshop d'images.
Heptarian'a saygısızlık etmek gibi bir niyetim yok.
Je ne voulais pas manquer de respect à Heptarian.
İşin yok, karın yok, kabalık etmek istemem ama benim günlerim sayılı olsa son günlerimi burada geçirmek isteyeceğimi sanmıyorum.
Pas de travail, pas de femme. Je veux dire, je ne veux pas paraître méchante, mais si mon temps était compté, je ne m'éterniserais pas ici.
- İma etmek istediğim tek şey aileni veya onların kaderini sen seçmiyorsun ve damarlarında kimin kanının olduğunun hiçbir önemi yok.
- Ce que je veux dire, c'est... Vous ne choisissez pas votre famille ou sa foi. Peu importe quel sang coule dans vos veines.
Ando Asahi'yi yok etmek için izin isteniyor.
487 ) } Demande autorisation de neutraliser Asahi Ando en cours... 487 ) } Demande en cours... 487 ) } Autorisation de neutraliser Asahi Ando accordée 423 ) } Reiji!
Sizi yok etmek için izin aldım.
Pourquoi tu lui ressembles? Très bon.