English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Y ] / Yüzeye

Yüzeye traducir francés

1,125 traducción paralela
Houston, yüzeye adımımı atıyorum.
Je pose le pied sur le sol.
Yüzeye bayrak dikeceğiz.
Nous allons planter le drapeau.
Duygularım öyle yüzeye yakındı ki her şeyi kolayca hissedebilirdim.
Mes émotions étaient spontanées... je sentais tout aisément.
Uri filodaki herkesin yüzeye inmek için izinsizce bölmelere girmelerine neden oldu...
Sous l'influence d'Uri... tout le monde se précipite pour descendre sur la surface.
Biliyorsun, bu haksızlık. Köprü subaylarının çoğu hiç yüzeye inmiyor onların dışındaki herkes inmek ve iyi vakit geçirmek zorunda iken.
Beaucoup de ces officiers de pont ne descendent jamais... à la surface alors que tout le monde y va s'amuser.
Yüzeye çok yakınız.
Nous sommes trop prêts de la surface.
Küçük kütleli bir yıldızı aldığımızı varsayalım ve onu yüzeye bıraktıktan sonra, yüzeyin nasıl eğilip büküldüğünü veya 3. boyuta nasıl büzüldüğünü izleyelim.
Prenons une petite masse... laissons-la tomber, et observons comment la surface se déforme... et forme un creux, créant une troisième dimension.
Bildiğim kadarıyla, millet, boğulan insanlar en az iki kere yüzeye çıkarlar, ama bu hiç çıkmadı!
A ce que j'en sais, toute personne noyée fait surface au moins deux fois : cette fois - pas une seule!
Gözlerim kapalı, parlayan, geniş bir yüzeye geçtim.
Je me mouvais, les yeux fermés, sur une étincelante et vaste surface.
Balıkları yüzeye çekiyor, ben de onları mızrakla öldürüyorum.
Ça les attire á la surface où je peux les harponner.
Balıkları yüzeye çekiyor...
Ça les attire á la surface
Yüzeye.
Surface.
Karanlık basınca yüzeye çıkarız.
La nuit, on remontera à la surface.
Yüzeye ulaşsak bile, işimiz hala zor olabilir.
Si ça marche, on aura encore un mauvais quart d'heure à passer.
Yüzeye hazır olun.
Parez à faire surface.
Ana hedefimiz Sovyetleri geçtikten sonra yüzeye çıkmak.
L'objectif est de ressortir en dehors de la zone soviétique.
Yüzeye çıkmaya hazırlanın.
Préparez-vous à faire surface.
Dibe vurduğunuzda tekrar yüzeye çıkarsınız.
- [Pierre] Attendez de toucher le fond, et là, un bon coup de talon et vous remontez.
Kafanın içindeki şeytanlardan biri. O bazen yüzeye fazla çıkıyor.
Ce n'est qu'un de ces démons qui essaie de remonter à la surface.
Graffiti yüzeye bir uygulamadır.
Le graffiti est l'application d'un moyen sur une surface.
Sen ayrılıp yüzeye dön.
Remontez à la surface.
Halbuki yüzeye bayağı yaklaşmıştık, değil mi?
Et on les a approchées de près.
Bir dakikacık da olsa yüzeye çıkamaz mıyız?
Même une minute, c'est possible d'aller dehors?
Dahili hatta geç. Yüzeye ulaşmaya çalış.
Allez à l'interphone, tentez de contacter la surface.
Çürümeden dolayı açığa çıkan gazlar onu yüzeye çıkarmadan önce... Ve kıyıdayken ilk grup sineğin gelmesii.
Quinze jours dans le lac avant que les gaz ne ramènent le corps à la surface, puis au rivage où les mouches sont arrivées.
Daha yüzeye çıkma zamanı gelmedi.
N'a pas levé la tête depuis.
Olasılıkları azaltmak basit bir eski parmak izlerini yüzeye çıkarma meselesiydi.
Pour restreindre les possibilités, il suffisait de faire ressortir les empreintes digitales.
Yüzeye çıkarken hızlı nefes vermeyin. Akciğerde büyümeye, dolayısıyla kanda hava kabarcığına neden olabilir. Bu amboliye yol açabilir.
Ça peut causer une dilatation des poumons qui ferait entrer de l'air dans le sang et risquerait de produire une embolie entraînant
Ağaçları, doğru tahmin ettiği gibi yüzeye yakın kısımlarda nem olan çukur bölgelere düzgünce yaymıştı.
Il leur avait fait occuper tous les fonds où il soupçonnait, avec juste raison, qu'il y avait de l'humidité presque à fleur de terre.
Oalet, ona, içindekileri yüzeye çıkarmasına olanak verecek.
Quelle forme de vie? La Fédération a certifié que Velara III était sans vie.
Mayol'un son dalışındaki verileri analiz ettiğimde barizleşleşti. Böyle bir derinlikte, yüzeye çıkmaya yetecek kadar oksijen barındırmak, fizyolojik olarak imkansız.
En analysant les infos de la dernière plongée de Mayol... j'ai constaté qu'à la profondeur que ces plongeurs atteignent... il est physiologiquement impossible de retenir... assez d'oxygène dans le sang pour remonter à la surface.
Yüzeye yaklaşmış olmalıyız.
On est près de la surface.
Yüzeye ışınlanmak, kötü bir durumu daha da kötüleştirecektir.
Mais ce n'est pas en allant sur place que vous simplifierez les choses.
Şef O'Brien, Jeremy ve ben yüzeye gideceğiz.
Chef O'Brien, Jeremy et moi nous rendons sur la planète.
Portatif bir nötrino kaynağı yapıp, onu şamandıra olarak yüzeye yollayabiliriz.
On pourrait en construire un petit qu'on enverrait sur la planète et qui agirait comme une balise.
Sonda yüzeye ulaştı efendim.
La sonde s'est posée, capitaine.
Sanırım içindeki insan özellikleri yüzeye çıkınca, kafası karışıyor.
Ce qui le conduit à la confusion quand son humanité fait surface.
Kasırganın içinde mi yüzeye çıkacağız?
Et arriver au milieu d'un ouragan?
- Yüzeye nasıl çıkacağız?
- Comment va-t-on arriver à la surface?
Yani yine yüzeye çıktınız, öyle mi?
Quoi? Tu es retournée à la surface, hein?
Bir daha yüzeye çıktığını duymayacağım.
Je ne veux plus que tu remontes à la surface.
Şu yüzeye çıkma saçmalıkları falan olmazdı.
Pas question d'escapades à la surface et autres bêtises.
Yüzeye çık, yüzeye çık!
Remonte à la surface!
Yüzeye hiç çıkış yok.
Il n'existe aucune issue vers la surface.
Yüzeye herhangi bir çıkış var mı?
Pas d'entrées en surface?
İçimde biriken tüm kederlerin yüzeye çıkmaya başladığını hissediyordum.
Tous les chagrins que j'avais connus menaçaient de refaire surface en moi
Bir sürü ölü balık yüzeye çıkmıştı.
Plein de trucs flottaient à la surface.
Yüzeye!
Faites surface!
Verilen tek ceza, hapishaneden yüzeye sürgündür.
Toute désobéissance entraîne l'exil de la prison à la surface.
Kaptan, lazım olan her şey hazır. Yüzeye gitmeye hazırım.
Capitaine, prêt à être téléporté à la surface.
Yüzeye çıkalım.
Retournons à la surface.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]