Zalim traducir francés
1,711 traducción paralela
Bu zalim savaşın bir an önce bitmesini istiyorum.
J'aimerais tant que toute cette guerre finisse rapidement.
Yüzümü saklama çabalarıma rağmen zalim meltem aldı ve gitti.
"J'ai bien essayé de cacher mon visage.."
Zalim
Méchant!
Hayat çok zalim olabiliyor.
La vie peut être très cruelle.
Çok zalim kalplisin. Demek hoşça kal bile demeden gidecektin.
Tu as un coeur cruel voulaistu partir sans me dire a dieu?
İşte ondan sonra Amerikalı köpeklerin, halkım için ne kadar zalim ve zararlı olduğunu, anladım ve tek benim savaşım olmadığının farkına vardım.
Plus jamais notre peuple ne doit souffrir des mains... de ces monstres américains.
Logos, satrançtaki bütün yeteneklere talihin zalim cilvesinin eklenmiş hâlidir.
Le Logos, c'est les échecs plus le facteur chance.
- Zalim bir hayata karşı demek.
- Elle veut un mode de vie sans cruauté.
Zalim ve harika.
Cruel et brillant.
Muson Moon yarın gece zalim ve gaddar bir hayvanla dövüşeceğim.
Demain soir, je vais combattre un animal vicieux, vicieux.
Kimliğinle ilgili gerçekler, zalim bir şekilde senden gizlenirken... sen nasıl şüphelenmezsin?
Quand on t'a cruellement caché la vérité sur le fondement de ton identité, comment ne pas douter?
Liz'le birbirimize zalim davranmamız...
Liz et moi avons parfois des rapports un peu violents,
Ensest gibi çok zalim ve kara bir ilişki hakkında neden yalan söyleyeyim?
Pourquoi mentirais-je à propos d'une chose aussi horrible que l'inceste?
Pekala, merak ettim de zalim seslerin hedefi miyim yoksa yaşlı kadını rezil etmek mi istiyorsun?
Donc je suis forcée de me demander... si je suis la cible de ce cruel fiasco, ou si tu essaies d'humilier une vieille dame?
Ne kadar zalim.
Cruel, le mec!
Bu görevlerin seni en zalim yoldan sınamak amaçlı olduğu anlamına geliyor.
Ces tâches ont pour but de te tester. Brutalement. Elles sont presque cruelles.
Nedir bu engeller, nedir bu zalim yargı?
Pourquoi ces obstacles, pourquoi ces épreuves du feu?
Şirketin ne kadar zalim ve güç kullandığını biliyorsunuz. Bizden krallıklarımızı çaldılar.
Vous savez que la compagnie, par la traîtrise et la force, nous a dépossédés de nos royaumes.
- bu zalim yöntemleri düzeltmek...
- de réformer ces méthodes brutales...
Zalim sözcüklerinizi duymak acıtıyor, acıyor!
C'est... mon coeur... en entendant... vos mots si cruels... Ca fait mal... Ca fait mal!
Daha önce sana anlattım mı bilmiyorum ama... ... deneyimlerime göre... ... çoğu insanoğlu bencil, açgözlü, nankör, zalim.
Je ne sais pas si je te l'ai dit, Béa, mais... d'après mon expérience, la plupart des êtes humains sont égoïstes, avides, vénaux, sans scrupules, de véritables connards impénitents.
"Bu yüzden hep bir zalim."
"Ainsi toujours un tyran."
Nasıl bu kadar zalim olabildin?
Comment as-tu pu te montrer si cruelle?
Zalim olmaya çalışmıyordum.
Je n'essayais pas d'être cruelle.
Kendine güvenli, akıllı... zeki, dinamik, zalim, vahşi, kindar.
Il a confiance, il est intelligent, avisé, dynamique, vicieux, brutal et vindicatif.
Alçak ve zalim bir herifmiş.
Il était méchant et cruel.
Ayrıca, poliçenizi hala ödemeyen zalim sigorta şirketinden bahsedeceksiniz.
Vous mentionnerez votre compagnie d'assurances sans cœur qui n'a pas encore payé.
Yoksa hep birlikte düzenlediğiniz, zalim bir şaka mı bu?
Ou est-ce que c'est une blague cruelle collective?
Tabiat bize ne veriyor? Tabiat açgözlü, yok edici... Zalim, vefasız ve tamamen duyarsız değil mi?
Que nous donne donc cette nature vorace, destructive, cruelle, inconséquente, chagrine et dévastatrice?
Bu da seçimini çok daha zalim bir şey yapıyor!
Tu sais tout ça, et ça rend ton choix encore plus cruel.
Şimdilik beklerler yumurtayı ve zalim kışı gücüyle yumurtaya zarar vermek için her şeyi deneyecek olan kışı.
Pour l'instant, ils attendent. Ils attendent l'œuf. Et l'hiver brutal qui fera tout en son pouvoir pour détruire l'œuf...
Ama beşinci yıllarının sonunda gün ışığı kaybolmaya başladığında ve sıcak günler serinlemeye başladığında onlar da sudan dışarı tırmanırlar. Ve yürümeye başlarlar aynen asırlardır yaptıkları gibi imparator penguen kararlı oldukça yaşamaya ve sevmeye dünyanın an zalim bölgesinde.
Et lorsque la lumière du soleil commencera à disparaître, à la fin de leur cinquième année, et que les jours chauds commenceront à refroidir, eux aussi, à leur tour, sortiront de l'eau et entreprendront la longue marche exactement comme ils l'ont fait pendant des siècles depuis que le manchot empereur a décidé de rester pour vivre et aimer dans le lieu le plus rude de toute la Terre.
Zalim olmak istiyorum
Je veux être cruelle
- Sen de eskisinden çok daha zalim.
Et toi bien plus cruelle.
Canavar! Elveda zalim orman dünyası!
Adieu, monde cruel de la jungle.
Bir canavara benzeyen zalim, barbak ve tehlikeli biridir.
C'est un homme cruel, barbare qui ressemble à un monstre.
Eğer birilerini öldürürsen zalim ile mazlum arasındaki fark ortadan kalkar.
Si vous tuez, alors vous n'êtes pas différent de l'occupant.
Eğer biz, günden güne utançlarımızı güçsüzlüklerimizi bütün dünya izlerken korkaklık ve kayıtsızlığımızı unutmazsak eğer ki insan zalim olmadan önce günün birinde kendini yalnız hissettiğinde adaletsizliğe dur demekten başka bir çaresi kalmıyor.
Et le monde observe tout ça, lâchement, dans l'indifférence. Si on se retrouve seul face à cette oppression, on doit trouver un moyen de mettre fin à cette injustice.
Aynı anda hem zalim, hem de mazlum olmak mümkün mü?
Comment l'occupant peut-il être la victime?
Ama onlar zaten kimin zalim, kimin mazlum olduğunun kararını vermişlerse bana bir kurban ve aynı zamanda bir katil olmaktan başka seçenek kalmıyor.
S'ils endossent le rôle de l'oppresseur et de la victime... je n'ai alors pas d'autre choix que d'être à la fois victime... et assassin.
Bana bir de zalim diyorsun.
Vous me trouvez cruel.
Eğer bana baskı yapmaya kalkışırsan, ben çok zalim biri olabilirim.
Et si tu me forces, je peux devenir un homme très cruel.
# Dünya zalim bir yer.
Le monde a toujours été abject
Satsan satılmaz. # Dünya zalim bir yer.
Le monde a toujours été abject
Tamam, haydi zalim rolü oynayalım! Eğer benim gerçek annemse bile, beni hiç ikna edememişti.
C'était peut-être vraiment ma mère, mais elle ne m'a pas du tout convaincue.
"Bu ne zalim adet"
Bye!
Nasıl bu kadar zalim olabiliyorsun?
Comment pouvez-vous être aussi cruelle?
Benim zalim olduğumu söyledi.
Et j'ai choisi ce qui ne la rendrait pas malheureuse.
Talihin zalim cilveleri.
"Le facteur chance."
Tanrı'nın zalim krallığındaki en ahlaksız, en zalim, en vahşi pislik olabilecek misiniz? - Güzeel!
- Bien.
# Dünya zalim bir yer. # Korkunun ecele faydası yoktur.
II ne faut pas le craindre