English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Z ] / Zanlı

Zanlı traducir francés

2,325 traducción paralela
O gece, soruşturmanız sırasında zanlının aracını aradınız mı?
Durant votre enquête, cette nuit, avez-vous fouillé sa voiture?
Suç işleyen bir zanlı aranıyor.
211. 10-29F.
Evet. Şimdi aşağıya iniyoruz. Hukuki destek bölümü ile duruşma zabtı üzerinden geçeceğiz ve gözümüzden kaçan başka zanlı var mı diye bakacağız.
On descend relire les retranscriptions de l'assistance légale, voir si on a d'autres suspects.
- Başka zanlılar?
- D'autres suspects?
O kim? Yeni zanlı mı?
C'est le nouveau suspect?
Şu anda, zanlı konumundayım.
Il semble que je sois un suspect.
- Zanlının görüntüsünü bulmaya çalış. - Hallediyorum.
On pourra peut-être voir la kidnappeuse.
Sam, zanlıdan iz var mı?
Sam, un signe du suspect?
Spike, zanlıyı teşhis ettik.
Spike, on l'a identifiée.
Zanlı silahlı ve kontrolden çıkmış durumda.
Le suspect est armé et agité.
Zanlıya pek hak vermiyor. Sadece suçluyor.
C'est un sujet sensible pour lui.
Natalia, bir numaralı zanlımız Melissa Walls'un davetli listesinde olduğunu söylemedin mi?
Natalia, tu n'as pas dit que Melissa Walls était sur la liste des invités, notre principal suspect?
Çifte cinayetin ve üçüncüsünü işleme teşebbüsünün baş zanlısısınız.
Je ne me cachais pas. Principale suspecte dans un double meurtre et dans la tentative d'un 3ème.
Bir araştırmacının zekası cevaplara ihtiyaç duyar, böylelikle zanlıyı yakalar. Sonra varsayımları değiştirir bütün kanıtlar da tek bir fikre uydurulur.
L'esprit d'un enquêteur a besoin d'une réponse, donc il se focalise sur un suspect, puis altère ses perceptions pour que toutes les preuves convergent vers cette unique idée.
Konuk listesindeki Melissa Walls, baş zanlımız.
Melissa Walls était dans la liste des invités, notre principal suspect.
Buna, "suç işlendiği anda zanlının başka yerde bulunduğunu ispat etmesi" denir.
- On appelle ça un alibi.
Bilimin en güzel yanı da her zaman zanlıyı aydınlatmasıdır!
La grande chose à propos de la science est qu'elle éclaire toujours le sujet.
Size hatırlatırım kendisi mağdurdur, zanlı değil!
Dois-je vous rappeler... c'est une victime, pas un suspect.
Zanlı, Susan'ı bekliyor gibiymiş.
Il a dit que le suspect semblait attendre Susan.
Tek zanlım, yılda 30 bin kazanıyor ama yeni bir balıkçı teknesine 40 bin dolar vermiş.
Mon seul suspect gagne 30 000 $ par an, et il s'est acheté un nouveau bateau de pêche pour 40 000 $.
Tutuklanan hiç zanlı yok ve Federal hükümet araştırmaya hala devam ediyor.
"Les auteurs n'ont pas été arrêtés, " et les fédéraux poursuivent leur enquête.
Flört piliç kozunu oynamaktan hoşlanmam özelliklede bir cinayet zanlısıyla. Beni rahatsız ediyor.
J'aime pas jouer le rôle de la nana aguicheuse, surtout pas avec un criminel potentiel.
Kesinti cinayetlerinde hala bir zanlı yok. Ama polise göre halka açık bir soruşturmaya rağmen Los Angeles'ta kalmasının bir nedeni olmalı.
Toujours aucun suspect pour les meurtres survenus lors des coupures, mais les enquêteurs pensent qu'il reste à Los Angeles pour une raison malgré la publicité faite autour de leur enquête.
Terörist zanlılarını taşımaktan mı bahsediyorsun?
Les déportations de terroristes?
Her iki zanlıdan da eser yok ancak henüz 3 saat geçti.
On a aucun signe des suspects, mais ça ne fait que trois heures.
Doğru, benim cinayet zanlısı olduğumu söylemiştin.
Vous dites me soupçonner de meurtre.
Dava 41 yaşındaki katil zanlısı Samuel Hayes etrafında dönüyor.
Le procès se concentre sur l'accusé Samuel Hayes, 41 ans.
Bir zanlı bulunca işimize yarayacaktır.
Ce sera utile quand on aura un suspect.
Bizce, katil zanlısının mahkum olursa onu ispiyonlayacağından korkuyor.
On pense qu'il a peur que votre tueur le balance s'il est condamné.
Baş zanlıyı tanımadığını söyledin.
Vous disiez ne pas connaître notre suspect principal.
İki kişi öldü, en büyük zanlı da sensin.
et vous êtes notre suspect no 1.
Kendimi zanlı gibi hissetmeye başlıyorum.
Je commence à me sentir suspecté.
Bir zanlı cümleye "bak", "dinle" ya da "yani" diyerek başlarsa köşeye sıkıştığı anlamına gelir.
Quand un suspect fait précéder ce qu'il va dire par "écoutez" ou "là" ou "donc" ça veut dire qu'il se sent piégé.
Eli David zanlı olsaydı, koruması ölmüş olsa bile...
Si Eli David était le suspect, malgré la mort de son garde du corps.
öteki ev mi? zanlının evi mi? Evet.
L'autre maison, la maison de l'accusé?
Zanlı John Thompson üstünde durup ve kasten ateşlemiştir. Bu bir idamdır.
L'accusé se tenait au-dessus de John Thompson et a froidement tiré.
Tamam girme. Zanlıyı transfer için getirebilirsiniz.
Bien, Jim, amenez le suspect pour le transport.
"Zanlımız" sensin.
Tu agis toujours dans l'intérêt des autres.
Zanlı, Dublin'in sürekli üzerinde taşıdığı elmasın peşinde olabilir.
Le coupable voulait le diamant que Dublin avait toujours sur lui. Un diamant?
Kusura bakmayın ama siz de bir numaralı zanlı ile birlikte yaşıyorsunuz.
Et sans vouloir vous vexer, vous couchez avec le suspect no 1.
Hâlâ zanlı durumda.
C'est un suspect.
Polisi ararsan seçmelerin birincisi olacağına zanlıların birincisi olursun.
T'appelle les flics, tu passes de premier sur les lieux à suspect numéro 1.
En azından zanlının yüzüne iyice bakabildim.
Au moins, j'ai pu voir les visages des suspects.
Altı zanlı...
Six individus.
Ama ölü bir zanlınız var.
- Mais il y a un mort. - Lee Cranston.
Peki ya diğer zanlılar? Henüz kimlik yok
Ils n'ont pas été identifiés.
Yada belki de diğer zanlılardan birinin Lee'yi vurmak için iyi bir sebebi vardı yada kurbanlardan birinin silahı vardı.
Ou l'un des gars de la bande en voulait à Lee ou une victime était armée.
Zanlıdan iz yok.
Aucun signe du suspect.
Zanlı kontrolden çıktı.
Ça empire.
Katil zanlısı- -
Le tueur accusé...
Zanlının tahrik etmesinden başka bir şey değil.
C'est pas nouveau.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]