English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Z ] / Zehri

Zehri traducir francés

830 traducción paralela
Zehri emmesi için ekşi şeker.
Bonbons sur, pour absorber les toxines.
Hayır. Meşe zehri... Kızartıcı tür.
Sumac Vénéneux, espèce irritante.
Sen sadece zehri almak istemiştin.
Tu n'as pas voulu ça.
O zehri icme!
Pas ce poison!
Onlara istediği zehri verin.
Et donne-leur la gnôle de leur choix
İçinde mısır yaprağı zehri de olmasın.
Ton marc n'est pas trop mouillé?
Bir erkeğin zehri, öteki erkeğin etidir.
"Le poison des uns est la liqueur des autres."
- Hangi zehri kullandınız?
- Avec quel poison?
Ayrıca, Göring'in hücresine zehri ulaştırma hikayesi.
Comme l'histoire de Göring et du poison dans sa cellule.
İçimize kök salmış bir düşünceyi, söküp atamaz mısın aklımızdan? Beynimize işlenmiş kuşkuları silemez misin? Herşeyi unutturan tatlı bir ilaç verip bize, atamaz mısın göğsümüzü daraltan zehri,... yüreğimize çöken o baskıyı içimizden?
arracher de la mémoire un chagrin enraciné, effacer les tourments inscrits dans le cerveau, et grâce à quelque doux antidote d'oubli, délivrer le sein souffrant de cette terrible angoisse
Senin öpücüğünde ölümün zehri var.
Ton baiser a le parfum délétère de la mort.
- Böcek zehri mi?
- Du venin d'insecte?
Hangi böcek zehri olduğundan emin değilim ama...
J'ignore quelle sorte de venin c'est, mais...
Dünyadaki hiçbir böceğin bu kadar çok zehri yok.
Il n'y a aucun insecte au monde avec autant de venin.
Çok fazla miktarda böcek zehri, her şeyi duydum.
- Du venin d'insecte en format économique. J'aurai tout entendu!
Yani böcek zehri mi?
C'est du venin d'insecte?
Fakat bu kadar çok zehri daha önce hiç görmemiştim.
Mais je n'ai jamais vu autant de venin.
Yani bu kadar çok zehri oluşturabilecek bir tarantulanın normalden 100 kat daha büyük olması gerektiğini mi söylüyorsunuz?
Vous voulez dire qu'une tarentule qui sécrète tant de venin serait - 100 fois plus grosse que la normale?
Bir eşek arısının zehri kadar.
Il est aussi fort que celui d'une guêpe.
Her çeşit zehri kullanarak hayat sigortaları için dokuz kişiyi öldürmüş.
Neuf malades, assurés sur la vie, ont péri de ses mains! Grâce à des poisons variés.
Uluslarin anlayisini disarida biraktigimiza göre zehri kilitlemis olduk.
Nous vivons repliés sur nous-mêmes.
Zehri çıkarmak gerek.
Pour faire sortir le poison.
O küçük sürüngen heyecanlanıp seni ısırırsa,... yaranı açıp zehri emmeye çalışacağım.
Si le reptile s'excite et te mords Je ferai une incision et essayerai de sucer le venin.
- Hayır, o fare zehri.
Non, c'est de la mort aux rats.
Bu şişede fare zehri var, dikkat edin.
Les enfants, attention à la mort aux rats!
- İçinde fare zehri yok, değil mi?
- Tu n'as pas mis de mort aux rats? - Petit crétin!
Fareler için dolaptaki zehri kullan.
La mort aux rats est dans le placard.
- İçinde fare zehri var.
- Il y a de la mort aux rats dedans.
Fare zehri mi?
De la mort aux rats?
Şişedeki zehri döküp, yerine şekerli su koymuştum.
J'avais mis du sucre dans la bouteille de mort aux rats.
Asıl fare zehri bu elimdeki.
C'est de la mort aux rats!
Sana ateizm zehri bulaşmış.
Tu es infectée par le poison de son agnosticisme.
Onların zehri yılanların zehri gibidir.
Leur poison est tel celui du serpent!
Ben orada yatıyorken,.. ... tamamen aciz, kımıldamaya korkan çünkü hareket etmemen gerekiyor. Zehri kana karıştırır.
J'étais étendu, impuissant, je craignais de bouger, il ne faut pas bouger sinon le poison circule...
Tanımlama yapana kadar, filmlerdeki gibi kahramanlık yapıp zehri emme.
Jusqu'à ce qu'on en sache plus, ne joue pas les héros en suçant le venin.
Zehri emmem gerekecek!
Je dois aspirer le poison.
Tiyatronun zehri, toplumun vücuduna yayıldı, Aziz Augustine söylediği gibi, onları çürüttü.
Le poison du théâtre jeté dans le corps social le désagrège, comme dit Saint Augustin.
Zehri bulaştı...
Beaucoup de poison...
Zehri tedavi edebilecek olan karısıyla birlikte yakında dönmesi bekleniyor.
Il doit bientôt revenir avec sa femme, qui sait guérir de ce poison.
Koyun zehri koyayım.
Je vais mettre du poison à mouton.
Yılan ısırdığında yarayı kesip zehri emerek çıkaracaksın.
En cas de morsure de serpent, faites une incision et sucez le poison.
Unutma, zehri emip çıkaracaksın.
Rappelez-vous, sucez le poison.
Zehri emip çıkaracağım.
On suce le poison.
- Zehri emeceksin.
- On suce le poison.
- Zehri emeceğim.
- On suce le poison.
Kaçan solucanın da zehri birikecek zamanla.
Le serpenteau a fui, et sa nature le rendra venimeux.
Bay Suzuki zehri Feng'e götürmemi söyledi. Feng Tien'e verdi, o Japon.
Le Directeur Suzuki m'a ordonné de remettre le poison à Feng, pour qu'il le donne au cuisinier.
Eğer annem ölseydi... bunda biraz benim de sorumluluğum olurdu. Sanki zehri ona zorla ben içirmişim gibi.
Si ma mère était morte... j'en aurais été aussi responsable que si j'avais versé la strychnine.
- Biliyoruz, eminim. Bir şekilde, Binbaşı zehri bizzat koymadı.
Nous savons que le commandant y avait jeté un peu de poison.
Bir Alman zehri.
C'est du poison qui vient de Hollande.
Belki iyi bir fare zehri alırım.
J'achèterais peut-être une bonne mort au rat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]