English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Z ] / Zekası

Zekası traducir francés

695 traducción paralela
Şimdi de sizlere seven bir eşin zekasıyla işlerin sizin bile beklemediğiniz hale nasıl geldiğini göstereyim.
Je vais vous montrer à présent comment l'astuce d'une femme amoureuse va précipiter les événements dans un sens que vous-mêmes, n'auriez pu imaginer.
"Thomas B. Chambers, Londra'nın önde gelen oyun yazarı ve en parlak zekası."
"Thomas B. Chambers. " Le plus grand auteur de Londres, et son plus bel esprit. "
Şüphesiz keskin zekası olan bir kadın.
Sans doute une femme très perspicace.
Burada babam... mücevher değerindeki parlak zekasıyla hayatın kaynağı hakkında... nice teoriler üretti.
Ici, dans ce bureau... les facettes lumineuses de son brillant esprit ont conçu... sa théorie remarquable... de l'origine de la vie.
Ninian yine de bu sefil çocukları kurtaran şeyin Lincoln'un ince zekası olduğunu söylüyor.
Il a eu assez d'esprit pour sauver ces deux malheureux.
Elizabeth'in zekası ve sivri dili dışında diğerlerinden bir farkı yok. Ama siz hep onun tarafını tutarsınız.
Elle ne vaut pas mieux que les autres, mais c'est votre préférée.
Ya kız kardeşi Bayan Elizabeth? Herkes çok kıvrak bir zekası olduğunu söylüyor. Ugh!
On dit que sa sœur, Miss Elizabeth, a de l'esprit.
Her şey kadının zekasına bağlı.
Je lui fais confiance.
Onu hemen aldık çünkü bir tilkinin zekasına sahip.
Nous les lui avons refusées parce qu'il a le QI d'un lapin -
- Zekasını geliştirmek istiyormuş.
Il veut meubler son esprit!
- Şarap onların zekasını köreltmiş.
Le vin ramollit leurs esprits.
Belki biz polisler onun bu anormal zekasından biraz yararlanabiliriz.
- C'est une anormalité enviable.
- Neden kendi zekasını kullanmıyorki?
Qu'il se serve de son cerveau!
Kaba sabalığı salçası gibidir zekasının. İnsanların midesi daha büyük bir istekle sindirsin diye söylediklerini.
Sa rusticité pimente son esprit et met en appétit pour digérer ce qu'il dit.
Onun bu zekası karşısında, küçük dilimi yutmuştum, ve doğanın ulaşamadığı bu yerdeki hükümdarlığını kıskanmıştım.
Emerveillé par son ingéniosité, j'enviais son règne sur ces étendues oubliées de la nature.
Maymunların zekası karıncalardan çok, insanlardan azdır.
Les singes sont plus intelligents que les fourmis et moins que l'homme.
Tabii ki daha büyük, ve zekası daha yüksek.
Plus grands et plus intelligents.
Üç buçuk kilo doğacak. Güzelliğini senden, zekasını benden alacak ve yaşlılığımızda bize bakacak.
Il pèsera 8 livres, aura ton visage et mon intelligence.
Zekası biraz geridir.
Parce que c'est un simple d'esprit.
Ama sen... Sende sanatçı zekası var.
Mais vous, vous avez un esprit artistique.
Bir çocuğun zekasına sahip ama ne de olsa erkek. O yüzden gözüm üzerinde olacak.
Malgré sa mentalité d'enfant, il est père de famille, alors je le garde.
Her ne olursa olsun gerçek şu ki, kızınızın bu aşamadaki zekası Afrikalı bir gorilladan pek farklı değil.
Votre fille, à son stade de développement actuel, est au niveau intellectuel du gorille.
Öte yandan Morbius, yapay olarak artan zekasıyla bütün insanlık adına bu gücü tek başına yönetmek için ideal.
Tandis que Morbius, qui a ameliore artificiellement son intelligence... est capable de transmettre ce pouvoir a toute l'humanite.
Bir doktor eşinin, Einstein'in zekasına ve bir azizin sabrına sahip olması gerektiğini anladım.
J'ai découvert que la femme d'un médecin... doit avoir les pouvoirs de compréhension d'Einstein... et la patience d'un saint.
Zekam hâlâ bir insanın zekasıydı.
L'intelligence d'un homme.
Zekası gelişmişti.
Son intelligence s'était développée.
Atın sadakati ve zekası.
La loyauté et l'intelligence du cheval.
"Küçük kızımla birlikteyken çok memnundum, ve onun iyi bir çocuk olduğunu görebiliyorum, tüm uzuvlarıyla, zekasıyla."
"Ma petite fille me ravit, je vois que c'est un beau bébé, qu'elle est solide et vive."
Zekası sayesinde, Kral olan bir adamın buraya yalnız gelecek kadar aptal olması çok şaşırtıcı.
Pour un homme dont la sagesse est renommée, tu es bien imprudent en venant ici seul.
Diğerlerinden daha iyisini yapacağımı sanmıyorum. Fakat öyle sanıyorum ki bizler sık sık insanların zekasını hafife alıyoruz.
Je ne suis pas plus convaincant qu'un autre, mais je crois... qu'on sous-estime souvent les gens.
Ama zekasını, havasını beğensin.
Il apprécie son intelligence, son tempérament.
... ve zekasıyla kılıcından başka...
Ses seuls outils : son esprit et son sabre.
İnsan zekasıyla oyuncak gibi oynamak.
Le jeu dangereux avec l'esprit.
Yeni bir François Villon, zekasıyla ve çaldıklarıyla geçinen biri.
Un François Villon moderne, qui vit de son intelligence et du butin de ses vols.
Zekası olup biteni hemen kavramasını sağlar.
D'une intelligence quasi surhumaine, il comprend d'un coup d'oeil.
Gördüm ki bir güvensizlik anında,..... zekasını az göstermişim.
J'ai trouvé que j'avais, dans un moment d'insécurité... sous-estimé l'intelligence du personnage.
Alman insanının zekasına çok az inanıyorsun.
Vous n'avez guère confiance dans le génie allemand.
Zekası ve yaratıcılığı sayesinde... yerden havalanan makinalar yapmayı başardı... ve bazen onları tekrar yere indirebildi.
Par son génie inventif, il put faire quitter le sol à ses engins. Et il put même les y ramener.
Genç kadının birazcık bile mekanik zekası olmadığını herkes görebilir.
Cette jeune personne n'est pas du tout douée pour la mécanique.
Ama onun arıtılabilecek kaba bir zekası var, bunu farketmedin mi?
Mais il a une intelligence brute qui pourrait s'affiner, tu ne penses pas?
Bir Numaralı Dişinin üstün zekası var, zeki çocuklar doğurabilir.
Votre second a un esprit supérieur et garantira des enfants intelligents.
Zekası batsın.
Ils sont très malins, c'est sûr.
Onun muhteşem zekası.
Quelle âme noble.
Şimdi bunun zekası olan bir yaratık olduğuna daha çok inandım, fakat 11 yıl önce Farragut'un mürettebatını yok eden aynı şey galaksinin diğer bir tarafındaydı.
Je suis plus que jamais convaincu que cette créature est intelligente, et que c'est elle qui a décimé l'équipage du Farragut il y a 11 ans dans une autre région de la galaxie.
Bunun bir zekası var, Bones.
Cette créature est intelligente, Bones.
Zekasını hissediyorum, düşündüğünü, neler plânladığını hissediyorum.
j'ai senti son intelligence, j'ai senti qu'elle pensait.
Zekasını hissettiğini söylüyorsun.
Vous dites avoir senti son intelligence.
Kesinlikle, Kaptan, eğer zekası olan bir yaratık ise eğer aynıysa, eğer uzay seyahati yapabiliyorsa, ciddi bir tehdit yaratabilir.
A l'évidence, s'il s'agit bien d'une créature intelligente, si c'est la même et que par conséquent, elle soit capable de voyage spatial, alors elle pose un grave danger.
Kocam zekasıyla sizi şaşkına çevirmeyi bitirdi mi?
Mon mari a-t-il fini de vous impressionner?
Üstün taktiklerin basitçe uygulanması, Massachusetts zekası ve sol elin becerisiyle.
En combinant sens tactique, astuce du Massachusetts et adresse manuelle.
Döneceğim zamana dek dönersem tabii çok üstün zekası nedeniyle, Korkuluk, benim yerime başa geçecek.
Je décrète que'yusqdé men retour, si tant est que je revienne,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]