English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Z ] / Zorladım

Zorladım traducir francés

1,883 traducción paralela
Cidden, Ted'den fazla kopmamaya çalıştım ama Ted'in sınırlarını epey zorladım.
Honnêtement, je jouais pas vraiment Ted, j'essayais de ne pas être lui.
Sırf senin için, bu herife güvenmeye zorladım kendimi. Çünkü sonunda kendine bir erkek bulmuştun.
Pour toi, je me suis efforcé de lui faire confiance, parce que tu t'étais enfin trouvé quelqu'un.
Özür dilerim, yaşlandığını kabul etmeye zorladım seni ve sen de beni hiç affetmedin.
Maintenant, je suis désolée, je t'ai poussée à affronter ton âge et tu ne me l'as jamais pardonné.
Ed ordudaydı, o yüzden... Bir yere yerleşme şansını, güzel şirket arabasını büyük evi ve devasa maaşı duyunca onu işi kabul etmesi için zorladım.
Ed était dans l'armée, alors quand on a enfin pu s'installer, avec la voiture de fonction, la grosse maison, un gros salaire, je l'ai encouragé à accepter ce travail.
İşi alman için seni zorladım.
Je t'ai poussée à accepter.
O insanları hiçbir sebep olmadan intihar etmeleri için zorladım mı?
Aurais-je forcé ces gens au suicide sans raison?
Biliyorum saat geç oldu ve seni bugün biraz zorladım,
- Il est tard et j'ai été dur aujourd'hui.
Anlaşıldı mı? O piç kurusunu buraya getirmek için Washington'da bütün şartları zorladım.
J'ai tiré les ficelles de tout Washington pour faire venir ce salaud ici.
Tüm şartlarımı zorladım.
J'ai tiré toutes les ficelles nécessaires.
O yüzden Jeff'i tam gaz eve gitmeye zorladım.
J'ai forcé Jeff à revenir ici en quatrième vitesse.
Pencereyi açmak için zorladım, çıkıntıya tırmandım, caddeye zıpladım ve sonra kaçtım.
J'ai forcé la fenêtre, j'ai grimpé sur le rebord, sauté dans la rue, et là j'ai couru.
Onu daha iyi olması zorladım, o da yaptı. Şimdi elinde bu şans var.
Je l'ai incitée à trouver un meilleur boulot, et voilà qu'elle a cette opportunité et ça va être de ma faute.
Bana dört tane dezenfekte edici banyo yaptırmalarına zorladım.
J'ai pris 4 douches de décontamination.
Seni güçlü olup Joy'a karşı durmaya zorladım ama sen güçlü bir adam değilsin. Sen tatlı, kibar, duygusal bir adamsın.
Je t'ai forcé à faire le dur, à défier Joy, mais t'es pas comme ça, t'es gentil, délicat, sensible.
Onun için zorladım kendisini Bizimle gözcülük etmeye bu gece, Hayalet çıkagelirse yine, inanır bize o zaman, konuşur da onunla.
Voilà pourquoi je l'ai pressé de faire avec nous, cette nuit, une minutieuse veillée, afin que, si la vision revient encore, il puisse confirmer nos regards et lui parler.
Beni ona ihanet etmeye zorladın.
- Vous m'avez obligé à la trahir.
Kendini zorladığının farkındayım.
J'ai remarqué qu'il faisait des efforts.
Sizi zorladığım için son derece pişmanım.
Je regrette de vous avoir forcé jusqu'à l'extrémité.
Jimmy arabayı kullanmam için beni zorladı.
Jimmy m'a forcée à conduire.
Sarah zorladı almam için. Bebekler bunun için yaşar.
- Sarah m'a dit de l'acheter.
Neden benim için babanıza gidip onca yıl boyunca beni zorladığı bu konumun aslında benim de istediğim bir şey olduğunu söylemiyorsunuz?
La position... qu'il m'a poussé à prendre il y a plusieurs années a fini par me convenir. Pas question que j'en change.
O zaman bana bu hastanenin neden oğlumu burada bırakmaya zorladığını söyleyebilirsin. Bırak bu işle ben uğraşayım.
Alors, vous pourrez me dire pourquoi cet hôpital force mon fils à rester ici.
Sinirlendi ve beni basketbol ya da hokey arasında seçim yapmaya zorladı.
Elle a hurlé et m'a fait choisir entre basket et hockey.
Ben onu zorladığım için geliyormuş.
Elle venait par obligation.
Kimseyi bir şeye zorladığım yok.
J'oblige personne à rien.
Tuvaletimizi eşyalarımızın üzerine yapmamızı zorladılar...
Ils m'obligeaient à faire dans mon froc.
Evlendiğimizde, Baban gerçeği saklamam için zorladı, böylece golf klübüne kabul edilebilecekti.
Quand nous nous sommes mariés, ton père m'a dit de le cacher pour pouvoir rentrer dans les Country Club.
Sen zorladın!
Tu m'as forcé!
Benim gibi görünmek, bu... bu beni farklı olduğumu kabul etmeye zorladı.
Avec l'air que j'ai, ça m'a forcé à accepter ma différence.
Beni buna o zorladı.
C'est elle qui m'a poussée.
John beni zorladı ve parçaların birleşmesini sağladı.
Et alors, John m'a poussé... et s'est débrouillé pour que tout tombe en place.
Beni kendisiyle seks yapmaya zorladı.
Il m'a forcée à avoir des relations sexuelles avec lui.
Beni bir hafta konvoyun önünde sürmeye zorladı.
- Il m'a mise en tête d'un convoi.
Her neyse, bana uzaklaştırma verdi ve bu da beni düşünmeye zorladı.
- Merci. Bref, elle m'a renvoyée. Alors...
Boşanmak için onu zorladı mı?
Et contraint au divorce?
Ona karşı gelmem için beni zorladı çünkü bunun, Jenkins'i tetikleyeceğini biliyordu.
Il m'a poussé à lui désobéir, - car il savait que ça déclencherait Jenkins.
Herrick ve diğerleri, beni yapmaya zorladılar, ben istemedim.
Herrick et les autres, ils m'ont forcée, je voulais pas.
Ayrıca Hizmetli kendisini düğün töreni yapmaya zorladığım için beni öldürmek istiyordu.
En plus, le concierge voulait me tuer pour l'avoir forcé à faire une cérémonie de mariage.
Polislere benim fikrim olduğunu ve sizi buna zorladığımı söyleyeceğim.
Je dirai aux flics que c'était mon idée et que je vous ai forcés à le faire.
Büyük ihtimalle en büyük zaafım, üniversiteden beri kendimi ne kadar az zorladığımdır.
Je dirais que ma plus grande faiblesse est ma faible ambition depuis Stanford.
Şansımızı zorlayabileceğimiz yere kadar zorladık.
On en perd déjà trop.
- Piç kurusu beni buna zorladı.
- Le salaud m'a démasquée.
Zachariah mı seni zorladı?
Zacharie t'y a poussée?
Yaşayan ölü oduncu, Bay Maclean ile yatmaya zorladı.
Le bucheron zombie t'a fait coucher avec M. Maclean?
- Yani bu herifler beni oynamaya zorladı.
Ces gars m'ont attiré dans un jeu.
Birini umutsuzluğa zorladığınızda,... yardım arayışına girmeleri için daima bir şans vardır,... ki bu bir sorun olabilir.
Quand on pousse un homme au désespoir, il risque de demander de l'aide.
Beni sen zorladın...
Tu m'as forcé...
Beni sen zorladın...
Tu m'as obligé...
Beni buna sen zorladın.
Tu m'as obligé à le faire!
Evet, bunu kolay yoldan yapmak istemiştim ama beni zorladın.
Je voulais le faire de manière plus amicale, - mais tu m'y as obligé.
Bay Childs o seks kasetini basına sızdırıp beni çocuklarımı, 24 saat boyunca oynatıldığı bütün haber kanallarından uzak tutmaya zorladığınız gün işte o gün, bana en büyük zararı verdiniz.
M. Childs, Le jour où vous avez laissé la presse diffuser ce film et m'avez forcée à protéger mes enfants des émissions de télé infos le diffusant 24 h sur 24, fut le premier jour des dommages collatéraux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]