English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Z ] / Zorlanıyor

Zorlanıyor traducir francés

518 traducción paralela
Şu an için biraz zorlanıyor gibi görünüyorsun. Ama 2 hafta içinde açılışı yaptığımızda her şeyi son derece basit bulacaksın.
Pour l'instant, cela vous paraît difficile mais dans quinze jours, tout vous semblera facile.
Senin de. Jim bunu kabullenmekte bizlerden daha fazla zorlanıyor.
Il devient insupportable.
Ellen ne durumda? Tom onu kafeste tutmakta zorlanıyor mu?
Tom a du mal à garder Ellen en cage le soir?
Herhalde o yüzden bu kadar zorlanıyor.
Ce n'est pas surprenant qu'il ait tant de mal, alors.
Dostun Mahoney de diğerleri gibi toprağını satması için zorlanıyor.
Votre ami Mahoney, obligé de vendre, comme tous les autres.
- Zorlanıyor.
- On l'a forcée.
Belki de burada sadece rahim değil bütün kişilik açılmaya zorlanıyor.
on ne force pas seulement l'utérus ici - - Mais toute la personne.
Geceki aksiliğe rağmen, sizi unutmakta zorlanıyor olmalı.
Malgré la brusquerie de son départ, il a dû peiner à t " oublier.
Muhabere ileri karakollarla irtibat kurmakta zorlanıyor.
On a du mal à établir le contact avec nos postes avancés.
Sol gözü tamamen kapanan Rivera, Clay'e sarılıyor, ayakta durmakta zorlanıyor.
L'oeil gauche de Rivera est complètement fermé.
İnsan, etrafındaki onca karmaşa içinde hayatı hakkında düşünmekte bile zorlanıyor.
Il y a des personnes qui passent leur vie à rêver, alors que d'autres sont débordantes d'activité.
Vaftizci Yahya'nın ortaya çıktığı günden bu yana göklerin hükümranlığı zorlanıyor.
Depuis les jours de Jean-Baptiste, le royaume est assailli. Des violents le prennent de force.
- Nefes almakta zorlanıyor musun?
- Vous avez du mal à respirer?
Anladığım kadarıyla gelen mürebbiyeleri tutmada çok zorlanıyor.
J'ai cru comprendre qu'il a du mal à garder une gouvernante.
Gemi ise zorunlu inişe zorlanıyor.
Un vaisseau en atterrissage forcé.
Gemi zorlanıyor.
Le vaisseau résiste.
Enterprise'da çalışmalar devam ediyor, ekibim galaksiler arası yolculuk için değişiklikler yapmaya zorlanıyor.
Les modifications avancent alors que mon équipage est forcé de se préparer au voyage intergalactique.
Birçok insan şunu anlamakta çok zorlanıyor, birinin duygu ve düşünceleri dışarıda bırakmaya ihtiyacı vardır.
Ce que la plupart des humains peinent à comprendre est le besoin de faire taire le chahut des pensées et des émotions des gens.
Size daha fazla Warp 9 hızı sağlayamam. Motorlar zorlanıyor.
Les moteurs ne tiendront pas en distorsion 9 bien longtemps.
Kocam bir kaza geçirdi konuşmakta ve hareket etmekte zorlanıyor.
Mon mari a eu un accident, .. il a du mal à s'exprimer et à bouger,
Motor tepede çok zorlanıyor.
Cette locomotive en bave pour monter la colline.
Zenciler her zamanki gibi bunun faturasını ödemeye zorlanıyor.
... l'impérialisation des Noirs.
Teslim etmem için zorlanıyor olmama rağmen misafirimi teslim etmem için hiçbir sebep yok.
je n'ai aucune raison de livrer mon invité. Je m'y refuse!
"Neden Bazı Kadınlar Orgazm Olmakta Zorlanıyor?"
"Pourquoi certaines femmes jouissent-elles difficilement?"
- Nefes alırken zorlanıyor musun?
- Tu as du mal à respirer?
Herhalde o 13 düğmeyle bulmakta zorlanıyor.
Il a du mal à la trouver, avec ces foutus boutons.
Houston yetişmekte zorlanıyor bu gece.
Houston doit combler le retard.
Alman sınırından geçmekte zorlanıyor olmalı.
Il doit avoir des problèmes à passer la ligne allemande.
Burada bir servet yatıyor olabilir. Ne yazık ki, bu yapının tam yerini belirlemekte zorlanıyoruz. Tam bir sismik kayıt yapmamız gerekiyor.
Il pourrait y avoir de l'argent à gagner ici mais c'est difficile de dire où sans une analyse sismique complète.
Savaş, baba ölüyor, anne çalışmaya zorlanıyor.
La guerre. Son père a été tué, sa mère obligée de travailler.
Sanırım düzen kurmakta zorlanıyor, hepsi bu.
Je crois qu'elle a du mal à s'adapter.
Konuşurken zorlanıyor muydu?
Avait-elle du mal à parler?
Baksana tek kolla ne kadar zorlanıyor.
Regardez... le mal qu'il se donne avec son bras.
Ateşi çok yükseldi ve nefes almakta çok zorlanıyor.
Il est brûlant de fièvre et il étouffe.
Linda daha çok annesi gibi... yani kabul etmekte zorlanıyor.
Linda est... comme sa mère. Elle prend tout à cœur.
Kalkanlar zorlanıyor, kaptan!
Déflecteurs out!
Ufaklık zorlanıyor mu?
Ton fils en bave, hein?
Topu kontrol etmekte zorlanıyor musun?
Tu as du mal à maîtriser tes lancers?
- Zorlanıyor musun?
- Tu n'y arrives pas?
Korktuğu zaman nefes almakta zorlanıyor.
Elle respire mal quand elle a peur.
Evet, zorlanıyor gibi görünüyorsun. Senin yaşındaki bir adam formda kalmalı. Anne, bu şekilde tek bir adım daha atmayacağım.
D'antiques engins terriens qui servaient surtout au transport et étaient également signe de statut social et de virilité.
Hücreleri gençleşmeye zorlanıyor.
Tout fonctionne bien.
Eee tatlım... Dış dünyaya ayak uydurmakta zorlanıyor musun bakalım?
Comment vous adaptez-vous au monde extérieur, mon ange?
Yolunuzu bulmakta zorlanıyor musunuz?
Vous ne trouvez plus la sortie?
Uyumakta zorlanıyor musun?
Vous n'arrivez pas à dormir?
Diğer çocuklarla iletişim kurmakta zorlanıyor.
Ce qui rend trθs difficiles ses rapports avec les autres enfants.
Karar vermekte zorlanıyor.
Eddie a du mal à se décider.
Algılayıcılar dış alanın içine geçmekte zorlanıyor.
Les détecteurs ont des difficultés pour entrer.
Asayla zorlanıyor.
Le piéger avec le bâton.
5'te kalkmakta zorlanıyor musun?
- Vous avez du mal à vous lever?
Konuşmakta zorlanıyor muydu?
Comment était sa voix?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]