English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Z ] / Zorlukla

Zorlukla traducir francés

353 traducción paralela
Bu geçitte insanlar sonsuz sefalet ve zorlukla karşılaştılar.
Des souffrances inouïes attendaient les voyageurs.
O kadar yoğundu ki yataktan lambayı zorlukla görüyordum.
Tellement épaisse que je ne distinguais que ma lampe de chevet, comme une faible lueur dans le brouillard.
Şimdiye kadar hiç zorlukla karşılaşmadı. Kalk.
Ça va être ton tour à présent.
Bir balık bile bu kayalıklardan zorlukla geçer.
II y a tellement de rochers qu'un poisson s'y écaillerait! Huit à la marque!
Gördüğüm kadarıyla zorlukla ayakta duruyorsunuz.
Je vois que vous tenez à peine sur vos jambes.
Zorlukla karşılaşmaya çalışıyorum. Ama peşimde bir komedi sürüsü varken yapamam. En azından aradığım türden bir zorlukla.
La misère, je ne la verrai pas avec un vrai vaudeville à mes trousses.
- Sağ ol. Zorlukla baş etmeyi senden 50 kat iyi bilirim.
Je connais 50 fois mieux que vous la misère.
Burada kalabilmemdeki şansıma zorlukla inanabiliyorum. Seninle yalnız.
J'ai peine à croire que me voilà enfin... seule avec toi.
O kadar zorlukla uğraşırken şimdi bir de bu...
Mes nerfs ont été mis à rude épreuve, et voilà que...
Zorlukla nefes alıyordu, sonrasında da bir daha hiç almadı.
Il respirait et l'instant d'aprés, il ne respirait plus.
Her zaman o kadar sessiz geliyorsunuz ki sizi zorlukla duyabiliyorum.
Vous faites si peu de bruit en rentrant, je vous entends à peine.
Kalbi epey hızlı çarpıyor, zorlukla sayabiliyorum.
Son cœur bat si vite. Je n'arrive pas à compter.
Kendimi, zorlukla dışarı atıyorum.
- J'ai pas envie de partir.
Ne zorlukla karşılaşırsam karşılaşayım, anneme yük olmadan yoluma devam edeceğim.
Désormais, je me sens assez forte pour vivre seule, sans ma mère.
Siz, çok içki içenler siz, kağıt ve zarla kumar, at yarışlarında bahis oynayanlar zorlukla kazandığınız parayı kumarda ve bahiste kaybetmemeniz için size yardım edelim.
Vous qui buvez trop... vous qui jouez aux cartes, aux dés et au tiercé... laissez-nous vous aider à ne pas perdre cet argent durement gagné... en le dilapidant chez les bookmakers.
- Gelirken zorlukla karşılaştınız mı?
- Vous n'avez pas eu de difficultés?
Zorlukla nefes alıyor.
Il peut à peine respirer!
" Polly sert karın üstünde zorlukla yürürken...
" Polly, emmitouflée dans son châle,
- Bulması neredeyse imkansız. - Aynı zamanda bin bir zorlukla elde ediliyor.
IL est pratiquement impossible de s'en procurer, on n'y parvient qu'au prix de terribles efforts.
Eğer Belçikalılar da çökerse başımız gerçekten belada demektir. Eğer bu olursa, Almanların kuzeye yayılmalarını durdurmak için... 5. 50. ve zorlukla topladığımız diğer tüm birliklere ihtiyacımız olacak.
Si les Belges craquent aussi à gauche, il nous faudra toutes nos forces pour barrer la route du nord aux Boches.
Vicdanında parıltı zorlukla görünür.
Un minable clinquant et dénué de conscience.
- İyi, zorlukla değil.
- Ou si peu.
- Parayı ne zorlukla kazandığını biliyorum. - Kızımı sen alıştırdın içkiye.
- Vous aviez peiné pour nous.
Pompalar zorlukla çalışıyor, efendim.
Les pompes ont du mal à maintenir leur rythme.
Seni gözlüklerim olmadan zorlukla görebiliyorum.
Je vous vois mal, sans lunettes.
O hızdayken, verdiğiniz reaksiyonlarla yön değişimine zorlukla ayak uydurabiliyorsunuz.
A cette vitesse, nos réactions s'adaptent mal aux changements brusques de direction.
Onları da bizi de zorlukla görebiliyorsun
Vous les voyez. Vous nous voyez.
İleride çocukluğumuzu teminat altına almak için bin bir zorlukla kazandığımız paranın gidişini izlemek çok can sıkıcıydı.
Mon cœur saignait quand j'ai dû donner l'argent durement gagné qui aurait dû assurer une enfance heureuse à notre fille.
Biraz para veya sohbetin çözemeyeceği hiçbir zorlukla karşılaşmadım.
Je n'ai encore rien vu qu'un peu d'argent ou une discussion ne puisse arranger.
Kötülük, zorlukla karşılaşınca geri çekiliyor.
Le mal bat en retraite face à la force.
Her iki kayıttaki sesli harf öbeklerini incelediğimizde beklenmedik bir şey keşfettik. İlkindeki ses şiddeti düşük seviyede 5 desibel iken yüksekte 12 desibel çıkıyor fakat ikincideki değerler, zorlukla 4-10 desibel arasına çıkıyor.
Quand on analyse l'intensité des groupes vocaux de ces deux bandes, on se rend compte que la première va de 5 décibels dans les graves jusqu'à 12 dans les aigus,
Onu kafesten dört kez zorlukla kurtardım.
Je l'ai sorti quatre fois de la cage.
Ne zaman bir zorlukla karşılaşsan neden Amerika'da her şeyin daha iyi olacağını düşünüyorsun?
À chaque fois que tu es bloqué, tout est mieux en Amérique.
Ve onu zorlukla evin önüne getirmeyi başarmış.
" et il a eu du mal à la mettre contre la maison.
Buradan oldukça ufak görünüyorsun, seni zorlukla görebiliyorum.
Tu as l'air si petit vu d'ici que je peux à peine te voir.
Büyük zorlukla.
Avec difficulté.
* Çok çalıştık, didindik * * Ama bir zorlukla karşılaştığımız her defa * * Bir düşünelim çocuklarımızın ne ile karşılaşacağını * * 2076'da *
C'est un travail difficile mais à chaque fois que nous sommes en difficulté pensons à ce qui attend nos enfants en 2-0-7-6
Zorlukla konuşabiliyorum, ve zayıf düştüm.
J'ai du mal à parler, j'ai perdu la voix.
Oh, şimdi, zorlukla, Ben.
- Je vous en prie.
Apollo! Çok uzağa gitme. Geri dönüş yolunu zorlukla saptayabiliyorum.
Ne va pas trop loin, je tiens à peine le chemin du retour.
Ben- - çok bitkindim, sudan zorlukla çıktım.
J'étais si crevé, j'arrivais à peine à sortir.
- Evet ama zorlukla.
- Oui, mais à peine.
Bununla birlikte, bu gemideki altı yaşam formu hayatta, zorlukla da olsa.
Pourtant, il y a six êtres en vie à bord, même s'ils le sont à peine.
Bu uzak ve yoğun uzayda egzotik bir takımyıldızı ve sönük sarı bir yıldız belki de zorlukla görülebiliyor ve sadece teleskopla seçilebiliyor.
Dans ce ciel riche en constellations lointaines et exotiques... il se trouvera peut-être une étoile jaune peu brillante... peut-être presque invisible à l'oeil nu... ou perceptible avec un télescope.
O zaman büyük zorlukla söylemeye çalıştığı şeyi işittim, fısıldayarak söylüyordu.
Puis, j'ai entendu ce qu'il tentait de dire... dans un sifflement.
Kendi düşünceleri içinde kaybolmuş, ama zorlukla nefes alıyor.
Mais elle est ailleurs. Elle a du mal à respirer.
Görüyorsun, zorlukla yürüyorum. Sahip olduğum gücün bir kısmı ondaydı.
sans elle je n'ai plus de forces.
Sen bana yiyecek bir şeyler ver. O kadar açım ki zorlukla görebiliyorum.
je peux à peine voir encore.
Gözyaşlarımı zorlukla tutuyorum, efendim.
Monsieur le baron, j'ai les larmes bien près des yeux.
Küllerini görmüyor musun? Ne zorlukla karşılaşırsan karşılaş, böyle bir şey düşünme.
Même si ta vie est pénible, ne fais pas ça.
Hâlâ biraz güçsüz. Zorlukla uyuyor.
Elle a du mal à dormir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]