Çalın traducir francés
100,349 traducción paralela
Cenazemde çalınacak şarkıların listesi 14. sayfada.
Ma playlist d'enterrement est page 14.
Robert Zane'in çalışanlarını çalmak için Katrina Bennett'ten yardım alıyorsun gibi.
Katrina Bennett t'aide à débaucher les collaborateurs de Zane.
Bütün dünyaya kendini yöneticilik için ispatlamaya çalışıyorsun ama ilk yaptığın görünen bütün köprüleri yakmak mı?
Tu veux prouver que tu devrais être associé principal, et ta 1re action est de détruire nos alliés?
O zaman gitsin çorbacıda çalışsın.
Alors qu'il travaille à la soupe populaire.
Gerçekten bize yardım etmeye çalışıyordu, farkedemedim.
Il essayait vraiment de nous aider, et je n'ai pas su le voir.
Durumu onlara açıklamaya çalıştım ama dinlemediler.
J'ai essayé de leur expliquer la situation, mais ils n'en démordaient pas.
Jeremy Cohen hakkında bir şey bilmiyorum ve kimseyi çalmaya çalışmadım da.
Je ne sais rien sur Jeremy Cohen, et je n'essaye de débaucher personne.
İyi şeyler yapmak istiyorsan canıma minnet ama bunu başka meslekte yap eğer bu gibi yerlerde iş aramaya çalışırsan şundan adın gibi emin olabilirsin ki engellemek için elimden geleni yaparım.
Vous voulez faire le bien, tant mieux pour vous, mais choisissez une autre profession, car si, un jour, j'apprends que vous cherchez du travail dans un de ces centres, vous pouvez parier que je ferai mon possible pour vous en empêcher.
Evime gelip bana dedi ki eğer daha fazla, hukuk kliniğinde iş bulmaya çalışırsam beni durdurmak hayatının görevi olacakmış.
Elle est venue me dire que si j'essayais d'être engagé dans un centre juridique elle ferait tout pour m'en empêcher.
Senden tek şey istedim ve sen onu bile yapamadın çünkü buraya geri dönmeyeceğim gerçeğini kabul edemedin. Seni geri döndürmeye çalışmıyordum.
Je voulais un truc, et tu as ruiné mes chances car tu ne peux pas accepter que je ne veuille pas revenir.
Bize yardım etmeye çalışan bir adamı düşman yaparak Jessica'nın elde ettiği her şeyi mahvetmeye çalıştığını mı?
Pour quelle raison? Me dire comment tu as failli ruiner ce pourquoi Jessica a consacré sa vie en faisant du seul homme qui nous aiderait notre ennemi?
Ben de bunu konuşacaktım. Jessica'nın tırnağı bile olamazdın ve hâlâ onun mirasını mahvetmeye çalışıyorsun.
Je voulais t'en parler.
Onun mirasını yaşatmaya çalışıyorum.
Déjà incapable de cirer ses pompes et tu détruis son empire. Je voulais être à la hauteur de son héritage.
Çalışanların başı olarak sorumluluklarımda bazı ihmallerim oldu.
J'ai manqué à mes devoirs en tant que responsable des collaborateurs.
Rachel, sen bu firmaya 10 yıldır kalbini ve ruhunu verdin ve yakında avukat olacaksın mezun olur olmaz burada çalışman için sözleşmeni uzatmak istiyorum.
Tu nous donnes cœur et âme depuis presque 10 ans, et puisque tu vas devenir avocate... j'aimerais te faire une offre d'emploi après ton diplôme.
İkinci sınıf çalışan yazıyor.
"Collaboratrice de 2e année"?
Ne anlattığını anlamaya çalışıyorum.
J'essaie de saisir de quoi ça parle.
Kitabı Brakebills koğuşlarının dışına çıkarmaya çalışırsan çıkabilirsin.
Il explosera si tu essaies d'emmener le livre hors des frontières de Brakebills.
Çok acınası birisin sen kız gibi saçların var aletin çalışmıyor.
Tu es si lamentablement pathétique, toi... avec tes cheveux en bataille, pauvre connard boiteux.
Kadın Çalışmaları dersinden sonra eskisi gibi olamadı
Elle n'est plus la même depuis les cours sur le féminisme.
Hayır, öyle belirli şeylerle çalışmıyor.
Non, ce n'est pas aussi précis.
"Bu Cumartesi yapılacak düğünüm için evi hazırlamak üzere hiç yorulmaksızın çalışıyoruz."
"On travaille sans relâche pour organiser mon mariage à domicile ce samedi."
Nancy Miller, beni, Josh Groban'ın müziğini bana gösterdiğine ikna etmeye çalışana kadar en iyi arkadaşım olarak kaldı.
Elle était ma meilleure amie avant de vouloir me convaincre qu'elle m'avait fait connaître Josh Groban.
Portfolyosu için baskılarını yaparsam bedavaya çalışacağını söyledi.
Elle a dit qu'elle poserait gratis en échange de photos pour son book.
Bilgin olsun, Sophia, göğüslerimi, çocuklara göstermeye çalışmıyordum.
Pour info, Sophia, je n'essayais pas de montrer mes nichons aux enfants.
Belli ki, Crater Gölü Ziyaretçi Merkezi'nde hiç çalışmamışsın.
Tu n'as jamais travaillé à l'office de tourisme de Crater Lake.
Kızarmış tavuk bir odak grubu çalışmasının neticesidir ve bulgular çok netti, Amerikalılar kızarmış ruloları sever.
L'idée des frites de poulet est venue d'un focus group, le résultat était clair, les USA aiment les cylindres frits.
Modası geçmiş çalışmalarınız ticaret hayatında işe yarıyor olabilir ama bendeki şey ticaret değil.
Tes études de nerd marchent peut-être pour les entreprises, mais mon truc n'en est pas une.
Benim çalışkan kızımın o ofisi tutması için elimden ne gelirse.
Je suis prêt à tout pour aider ma femme d'affaires à trouver un bureau.
İki kat fazla çalışmak zorundasın.
Il faut travailler deux fois plus dur.
Beni kendi silahımla vurmaya çalışma.
N'essaie pas de me prendre à mon propre jeu.
Bay Cratchit, burada benimle çalışacaksınız.
M. Cratchit, vous travaillerez ici avec moi.
Sarışının başrolü kapmaya çalışmadığına emin misin?
Tu es sûre que la blondinette ne convoite pas le rôle?
Devasa şirketler, özgünlüğün sulandırılmış versiyonlarını satmak için sanatçılardan çalıyor.
Des entreprises géantes volent des artistes et vendent des produits qui manquent d'authenticité.
Site üstünde çalışsın diye geri çağırdım.
Je l'ai fait revenir pour le site.
Ben işimi yapmaya çalıştığımda bana saldırdın.
Tu as gueulé quand j'essayais de bosser.
Müşteri taksi istedi, ona taksi çağırdım, gelecekte benimle tekrar çalışmasını sağlamak için.
Mon client veut un taxi, je lui appelle un taxi, pour améliorer mes chances de retravailler avec lui.
Ona çalışmalarını göster.
Montrez-lui vos oeuvres.
Köprü altında yaşıyoruz ve sırf başımızın üstünde tente olsun diye üç işte çalışıyoruz.
On est à la rue et j'ai 3 boulots pour vivre sous une bâche.
Yani korkutucu olmaya çalışırsa korkutucu olmaz. Yani anladın mı?
Ça fait moins peur s'Il essaie de faire peur, je trouve.
- Bütün gün seni uyandırmaya çalıştım ama sen hiç kulak asmadın. Hiçbir dediğime uyanmadın.
Je t'ai tendu des perches et t'as rien relevé.
NASA'nın Mars programında çalışıyormuşsun gibi.
Comme être responsable à la NASA.
Ne zamandır tekrar Dany'yle birlikte çalışmaya başladın?
Depuis quand tu rebosses pour Dany?
Emlakçı işi? Orada ne kadar çalıştın?
Agent immobilier, t'as tenu combien de temps?
Hayley'i daha önce de öldürmeye çalıştılar ve başaramadılar.
Et bien, ce n'est pas la première fois que quelqu'un essaie et se rate en voulant faire tomber Hayley.
Rebekah'a karşı durmaya çalışanların çoğu ölüyor genelde.
La plupart des gens qui ont essayé d'affronter Rebekah sont morts.
Bize altı aydan daha fazla süre tanımaya çalışıyorum. Bu yüzden bu insanların işe dönmesi gerek.
Je suis en train de m'assurer qu'on a plus de 6 mois et c'est pourquoi ces gens doivent retourner travailler.
Son zamanlarda deli gibi çalışıp, kötü besleniyorum.
Avec mon travail, j'avale n'importe quoi.
Doğru, kendisi hiç de bir yol bulup sistemi atlatmaya çalışacak birisi değil.
C'est ça. Elle n'a jamais montré aucun intérêt pour l'intrusion d'infrastructure.
Gavin Belson için çalışan elemanlarsınız.
Vous bossez pour Gavin Belson?
- Aida'nın üsse girmesine engel olmaya çalışacağız.
Essayer d'empêcher Aida d'entrer dans la base.