English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Ç ] / Çarşaf

Çarşaf traducir francés

897 traducción paralela
Ne de güzel sandal ağacı ve temiz çarşaf kokuyorsunuz.
"Comme vous sentez bon! Le bois de santal et le linge frais!"
Çarşaf ve yorgan almaya.
Chercher des couvertures.
Çok korkmuş görünüyorsun. Suratın çarşaf kadar beyaz.
Tu es terrifiée, tu es blanche comme un linge!
Evin yeni sahibesi yeni çarşaf gibidir.
Une nouvelle maîtresse, c'est comme des draps neufs. Oui.
Çarşafını sıcak tutarım.
Je garderai le lit au chaud.
Hanımefendi çarşafın altında, Beyefendi de kartlarla oynuyor.
Elle est au lit et il joue aux cartes.
Bir çarşaf kadar beyazım.
Je suis blanche comme un linge, moi aussi.
Görmüyor musunuz, bir çarşaf on bin adamı bir havlu da petrol tanklarının geldiğini ifade edebilir.
1 drap pouvait signifier 10000 hommes et 1 serviette des citernes d'essence...
Çarşaf, çizgi ve - Yavaş konuş lütfen.
Un drap, un trait et... Vous pouvez répéter?
Çarşafın altında değildir herhalde!
Pas sous le matelas!
Yüzün çarşaf gibiydi. Tıpkı kurban gibi.
- Mon pauvre Avril, tu n'étais pas beau à voir.
Elbisesiyle çarşafın altına girmediyse tabi.
- Sauf en restant habillée,
Doğru, şerif. Binlerce voltluk akım vücudunu bir çarşaf gibi kaplıyor.
C'est vrai chef, des milliers de volts parcourent son corps.
Bayan Schröder'in çarşaf dolabı.
Ça vient de l'armoire à linge de Mme Schröder.
Eğer bir daha kralı oynarsam, sadece küpe takan ve çarşaf giyen şu asyalı oğlanlardan birini oynayacağım.
Si je dois rejouer un roi ce sera un de ces Asiatiques légèrement vêtus.
Bu adama battaniye, çarşaf ver.
- Donne-lui un barda.
İki çift iç çamaşırı üç gömlek iki süslü gömlek ve iki çarşaf.
Deux caleçons, trois chemises, deux belles chemises, et deux draps.
Çarşaf, bir... bir dişi devekuşu gibi kafasına çekilmişti.
Elle faisait l'autruche.
Gömleklerin ve yeleklerin ve dhobi yatak çarşafının içinde.
Tes chemises, tes tricots... Ton linge est avec les draps.
Ben Casey yumurcağı uyarmağa gidiyorum, Bu çarşafı yırtmayı sürdürmesin.
Je vais assommer le fils Casey... s'il abime encore le linoléum.
- Şu tozlu çarşafı değiştirmek istiyorum.
Va me chercher l'escabeau de la cuisine pour enlever ça.
Buradaki çarşaf koltuğu daha iyi kaplar.
Il couvrira mieux le canapé que le petit qui est là.
Kuaförünün kim olduğunu, ne yediğini, ne içtiğini, ne tür çarşaf kullandığını bilmek isteyecekler.
On te demandera le nom de ton coiffeur, de ton régime, la couleur de tes draps.
Büyük yüksek bir yatak gibi ve her gece tertemiz bir çarşaf.
Comme un grand lit, avec des draps propres tous les soirs.
Bence ilk yapmamız gereken şey, çarşafı çabucak üstünden atmak.
La première chose serait d'essayer de lever le drap très doucement
Çarşafın altında karnının üstünde uyuyor.
Il dort sur lui, sous le drap.
Neden gidip çarşafı kaldırmıyoruz?
Pourquoi ne pas simplement retirer le drap
Çarşafı yavaşça ve dikkatlice kaldıralım.
Nous allons tirer le drap lentement et avec précaution.
Yabancı insanlar gece gündüz buraya girip seni çevirse ve çarşafın altından yoklama yapsa nasıl olurdun?
Comment tu irais si des inconnus venaient renifler sous tes draps?
Şimdi yatağa gidebilirsiniz, size çarşaf getirdim.
Vous pouvez dormir maintenant, j'ai apporté des draps.
Çocuğun yatağına çarşaf al diye sana para vermiştim.
- Je t'ai bien donné l'argent pour les draps de lit du gosse?
Yukarıya çıkıp yatağına sermek için temiz çarşaf getireceğim.
Je monte chercher des draps propres pour faire votre lit.
Yatağına çarşaf almak için gittiğimde paramı çaldın.
Vous m'avez volée pendant que je vous cherchais des draps.
Evie size temiz çarşaf seriyor.
Evvie fait votre lit.
Dolar bana her zaman yatak çarşafı kadar büyük görünür.
Un dollar me semble toujours aussi grand qu'un couvre-lit.
- Daktilo, Yıkanmış keten çarşaf. - O yıkamış.
Voici la machine à écrire, le linge lavé.
"Pencereden beyaz bir çarşaf gösterin, yoksa tekrar ateş etmeye başlayacağız."
Montrez un drapeau blanc à la fenêtre, ou nous recommençons à tirer.
Önce oda, yatak ve çarşaf istiyorum.
Je veux d'abord une chambre. Un lit, des draps.
Unutma, seni Alman Dükalığı için yaptığımda.. .. sadece dört elbisen vardı.. ve iki çift çarşaf.
N'oubliez pas, lorsque je vous ai fait venir de votre duché allemand, vous n'aviez que quatre robes et deux paires de draps.
Çarşafı aç.
Enlève ta serviette.
- Tatlım! Çarşaf gibi beyazsın.
- Tu es blanc comme un linge!
Luci, yukarıdaki kırmızı kurdele ile bağlı sepetten temiz çarşaf al.
Les draps neufs Avec un ruban rouge.
Bunu sana günde iki üçkez yazarak anlattım. çarşaf çarşaf.
A moi, qui vous écris trois lettres par jour.
Freddy Hill bana günde iki üçkez yazıyor. çarşaf çarşaf.
Freddy Hill m'écrit trois fois par jour.
Sonra, sakin bir günde, çarşaf gibi bir denizde Jim hayatının ilk açık deniz kazasıyla yüz yüze geldi.
Puis, un jour de calme plat par une mer d'huile, Jim connut pour la première fois les hasards de la navigation.
Temiz çarşafınız mı kalmadı?
Manquerais-tu de draps propres?
"Bayrak" zorlama bir kelime. Bunlar daha çok çarşaf, gömlek, paçavra....... ancak yine de bayrak.
Il est difficile de les appeler des drapeaux, ce sont des lambeaux de draps, des chemises déchirées, des chiffons, mais ce sont tout de même des drapeaux!
Dolaptan birkaç temiz çarsaf getir.
Sors des draps propres de l'armoire.
Kapıların ve pencerelerin üzerine ıslak çarşaf veya battaniye örtün.
La vie doit continuer.
Hal böyleyken çarşaf takımlarındaki harfleri değiştirmek zorunda da kalmayacaksın.
Epousez-moi!
bütün bunlar çarşaf, altısı da.
Ce sont des draps...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]