English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Ç ] / Çıkmıyorum

Çıkmıyorum traducir francés

692 traducción paralela
Çıkmıyorum.
Je ne pars pas.
- Hayır, çıkmıyorum.
- Non. Voici la grâce.
Artık Bob'la çıkmıyorum.
Je ne fréquente plus Bob.
Çıkmıyorum ve sen de çıkartmıyorsun.
Je ne pars pas et vous ne me foutez pas dehors.
Hayır, çıkmıyorum. - Anlat anne.
Continue, maman.
Daha karar vermedim. Uzun zamandır sahneye çıkmıyorum.
Je n'ai pas fait de théâtre depuis longtemps.
Çıkmıyorum... Burada kalacağım.
Moi, je veux rester ici!
Hayır, erkeklerle çıkmıyorum.
Non, Je ne sors pas avec les hommes
- Dışarı çıkmıyorum.
- Je ne pars pas. - Ah non?
Evet bir aydır ortaya çıkmıyorum.
Je ne vois pas le rapport.
Yukarı çıkmıyorum. Sadece bir ev sahibesiyim.
Je ne monte pas, je suis une hôtesse.
Geceleri dışarı çıkmıyorum.
Je ne sors plus le soir.
- Tek başına dışarı çıkmıyorum.
- Je ne sors plus seule.
Son zamanlarda çıkmıyorum, niye ki?
Pas beaucoup. Pourquoi?
- Artık dışarı çıkmıyorum.
- Je ne vais plus sortir.
Çıkmıyorum.
Je n'y serai pas.
Buna karşı çıkmıyorum.
Je ne le nie pas.
- Çıkmıyorum.
- Je ne le fais pas.
Ben dışarı çıkmıyorum ve siz de içeri gelmiyorsunuz.
Je ne sortirai pas, et vous n'entrerez pas.
Çıkmıyorum. Geri ateş edebilirsin demeden çıkmam.
Je ne sors pas avant que tu dises que je peux tirer.
Bu evden asla çıkmıyorum.
Je ne sors jamais de cette maison.
Sen ne saçmalıyorsun be ; dışarı çıkmak da ne demek? Çıkmıyorum.
Mais qu'est-ce qui te prend?
Ben artık klası olmayan erkeklerle çıkmıyorum.
Je ne sors plus avec des nègres qui n'ont pas de classe.
Ben bu ambulanstan çıkmıyorum.
Je ne sors pas de...
- O zaman sahneye çıkmıyorum.
Eh bien, je vais sur la scène.
Aylardır dışarı çıkmıyorum. Fakat inan bana, tam aksine, hiçbir şey bilmiyorsun.
Je ne suis pas sorti depuis des mois mais croyez-moi, vous ne savez rien du tout.
Çıkmıyorum.
Je suis juste... infréquentable.
Çıkmıyorum.
Je suis disponible.
Hayır, Renfield... tabuta girmeme yardım et. Bu gece dışarı çıkmıyorum...
Non Renfield, je retourne dans le cercueil.
- Hayır, çıkmıyorum. - Evet, çıkıyorsun.
- Non.
Şu an kimseyle çıkmıyorum.
Je ne sors avec personne.
Ben çıkmıyorum.
Moi, je ne sors pas.
Artık çıkmıyorum Becky.
Je ne suis plus libre, Becky.
Beyler, ben onunla çıkmadım. Ben onunla çıkmıyorum.
Les gars, je ne suis qu'une couverture.
Karşı çıkmıyorum.
Je ne vous mens pas.
Gezintiye çıkmıyorum.
Je ne pars plus en croisière.
Hayır, çıkmıyorum. Bayan Zimmerman'ın evinde Tupperware partisi yapacaktık. Ama kırmızı noktalı kaset kalmamış, ben de eve geldim.
Il devait y avoir une réunion Tupperware chez Mme Zimmerman, mais il n'y avait plus de films pornos à louer, alors je suis rentrée.
Onsuz yapamıyorum. Bir an olsun aklımdan çıkmıyor.
Je ne peux pas me passer d'elle.
Ben de tam olarak anlayamıyorum ama geçen sefer ateşlediği tüp dünya dışına çıkmıştı.
C'était l'arrière grand-père de notre Oswald Cabal, le président du Conseil.
Evliliğimle göstermek istedim ki,... her ne kadar yoldan çıkmış olsa da, ben inanıyorum ki bir kadının sunduklarını reddetmesine engel olan..... doğuştan sahip olduğu şefkat ve inceliğidir. Tüm bunlara rağmen, ben kendisini ömrümün sonuna dek güvenebileceğim bir erkek olarak görüyorum.
J'ai voulu montrer par ce mariage, qu'en dépit de certaines erreurs d'ailleurs causées par cette courtoisie innée qui fait hésiter à repousser une femme je le tiens pour un homme à qui je puis confier ma vie.
Ne zamandır dışarı çıkmıyorum.
C'est que je ne suis pas sortie depuis...
Buradan çıkmıyorum.
Je ne bouge pas d'ici.
O, canımı sıkmıyor. Galiba ben onun canını sıkıyorum.
C'est plutôt moi qui le tracasse.
Yatak ücretini ödedim ve çıkmıyorum. Yastığım kayıp.
J'ai payé ma place et je ne sortirai pas.
- Yukarı çıkmıyorsun. - Evet, çıkıyorum!
Nous avons à parler!
225 km kuzey, 3 derece doğu olarak hesaplıyorum.
C'est à environ 225 km au nord, 3 degrés est.
Hatırlıyorum da bir kez Paris'te, sigara almak için dışarı çıkmıştı, sonra bir baktık Seine nehrinde çıplak yüzmekten tutuklanmış!
Un jour, à Paris, il est sorti pour acheter des cigarettes et soudain, j'apprends qu'il s'est fait arrêter pour avoir nagé tout nu dans la Seine!
Çizgilerin dışına hiç çıkmıyorum.
Comme ça.
Üçtür beni içeri atıyorlar üçtür sütten çıkmış ak kaşık gibi yırtıyorum.
Trois fois qu'ils m'enferment, trois fois que je m'en sors.
Ben hatırlıyorum, balığa çıkmıştık.
Moi si. On est allés à la pêche.
Bunu zaten tüm gün yapıyorum. Bu akşam neden çıkmıyoruz? Eğlenceli bir yere.
Bon, en fait, c'est Wilbur mais je pense être trop beau pour être un Wilbur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]