Öldügünde traducir francés
3,071 traducción paralela
Batiatus öldügünde bu gayeyle kükreyen o eski hâlin gibi!
Comme l'homme que tu fus jadis gronda quand Batiatus tomba.
Troy öldüğünde onun kapısının önünden dahi geçmediğini söyle.
Dis moi que tu n'étais nulle part à proximité lors du décès de Troy.
Öldüğünde orada biz vardık.
On était là quand il est mort.
Emily öldüğünde, kapanış konuşmaları yeni başlamıştı.
Ils venaient de commencer les plaidoiries... quand Emily est morte.
Bu gerçek değil. Sen neredeyse öldüğünde hiçbir şey hissetmediğini biliyorum.
T'as rien senti en mourant presque.
O öldüğünde 10 yaşındaydın. Bu konuda fikrin olmasının imkanı -
tu avais 10 ans quand il est mort.
Misal, Prenses Diana öldüğünde anormal bir kedere saplandı mı?
Par exemple, a-t-il été très affecté par la mort de la princesse Diana?
Robyn öldüğünde bunu üstünde taşıyordu.
Robyn portait... ça... Quand elle est morte.
O öldüğünde ne düşüneceğimi biliyordum.
Quand il était mort, je savais quoi penser.
Bebek öldüğünde bir haftalıktı.
Elle avait une semaine quand elle est morte.
Bilmiyorum, babam öldüğünde o yanımdaydı ve şimdi durumumuz nasıl bilmiyorum.
Oui. Je ne sais pas si c'est... Elle a été là pour moi quand j'ai cru mon père mort.
Annem öldüğünde ben çok küçüktüm.
J'étais très jeune quand ma mère est morte.
Öldüğünde mesaideymiş.
Et au boulot au moment de sa mort.
Ve sürü liderimiz öldüğünde onu onurlandırmak için yapmamız gereken bazı şeyler vardır.
Et quand notre chef de meute meurt, certaines choses doivent être faites afin de l'honorer.
Evet, ama Marilyn öldüğünde 36 yaşında filan değil miydi?
Ouais mais pas Marilyn, elle avait quoi? 36 ans à sa mort?
Öldüğünde otuz sekizindeydi. Ben de bugün öldüğü yaştayım. Bu yüzden bu günlerde tadım yok.
Il avait 38 ans l'age que je viens d'avoir, donc je m'excuses si j'ai été un peu plus maussade que d'habitude.
Doğum günleri, yıl dönümleri nelerden mutlu oldukları, nelere üzüldükleri hasta öldüğünde kim ağlar,
Il y a leurs dates de naissances, leurs anniversaires, les choses qui les rendent heureux, les choses qui les rendent tristes. qui pleurent quand un patient meurt.
Jake'in annesi öldüğünde, kız kardeşi Abigail onu benden olmaya çalıştı.
À la mort de ma femme, sa soeur a voulu m'enlever Jake.
- Çünkü biri öldüğünde, yemek yapmak zorunda olmazsın.
- On cuisine pas quand on est en deuil.
Oğlun öldüğünde çiçek yollamıştım.
Je t'avais envoyé des fleurs quand ton fils est mort.
Yani öldüğünde yine kodese tıkılıyorsun.
Donc quand vous êtes mort, vous retournez en prison.
Yıllar önce eşimin bir arkadaşı öldüğünde tüm cadı topluluğumuzla gece yarısı denize indik.
Je me souviens il y a quelques années quand le mari d'une amie est mort.
Büyükannem öldüğünde, ruhu arabamıza dadandı.
Quand ma grand-mère est morte, son esprit a hanté notre voiture.
Babam öldüğünde nasıl hissetmiştim biliyor musun?
Tu sais ce que j'ai ressenti quand mon père est mort?
Anne ve babası 5 yıl önce öldüğünde bir tür uyanış yaşadı küçük kız kardeşi hâlâ Visualize'de.
Quand ses parents sont morts, il y a cinq ans, il s'est réveillé. Sa soeur est toujours chez Visualize.
Ve sürü liderimiz öldüğünde onu onurlandırmak için yapmamız gereken bazı şeyler vardır.
Quand notre chef de meute meurt il y a certaines choses que nous devons faire pour l'honorer.
O şerefsizler öldüğünde, Arthur söz veriyorum çekicimi bir kenara atıp kılıcımı döverek, gördüğün en iyi aleti yapacağın.
Mais quand ces salauds sont partis, Arthur, j'ai promis que je serai le premier à sortir mon vieux marteau et à commencer à battre mon épée dans le meilleur foutu soc que tu n'ais jamais vu.
Annem öldüğünde, kendisi çekip gitmeliydi.
Quand maman est morte, il aurait du partir de lui-même. Ben quoi?
Babam öldüğünde ben ve kardeşim Kate yalnız kaldık.
Quand Papa est mort, moi et ma soeur Kate nous sommes retrouvés seuls.
Her öldüğünde tekrar ortaya çıkıyorsun.
A chaque fois que tu meurs, tu ressuscites.
Bir yaratıcı, evladı öldüğünde daima haberdar olur.
Un créateur sait toujours Quand sa progéniture est morte.
Babam öldüğünde daha lisedeydim... -... Thoe Tonin bana sahip çıktı.
Mon père est mort quand j'étais ado et Theo Tonin m'a recueilli.
Kalp kasları öldüğünde..
- Mon quoi? C'est une enzyme qui s'échappe quand les muscles du cœur meurent.
... yangından öldüğünde kimse alevlere korkak demez.
... dans un incendie, personne n'appelle les flammes des lâches.
Anthony amca öldüğünde yaşlanmış olacağım.
Lorsqu'oncle Anthony mourra, je serai vieux. Sois patient.
Babanız öldüğünde bu mühür kaybolmuştu.
Ce sceau a disparu quand votre père est mort.
Büyükbabam öldüğünde, kulübün yarısı geldi.
Quang grand-père est mort, la moitié du club est venue.
O öldüğünde küçüktüm.
J'étais jeune quand elle est morte.
O öldüğünde Florida'daydım.
J'étais toujours en Floride quand il est mort.
Üvey baba öldüğünde Candice 1 milyon dolarlık sigorta poliçesi yaptırdı.
A la mort du beau-Père, Candice a récupéré une police d'assurance d'un million de $
Uyan doktor. Öldüğünde uyuyabilirsin.
réveille toi, Doc tu peux dormir quand tu es mort
Benim babam öldüğünde bir tekne satın aldım.
Quand mon père est mort, j'ai acheté un bateau.
Üç yaşındayken annem gözlerimin önünde öldüğünde ve son birkaç gündür seni bir daha göremeyebileceğimi fark ettiğimde.
À 3 ans, lors du meurtre de ma mère. Et ces derniers jours, quand j'ai cru ne jamais te revoir.
Annem öldüğünde cenazede kuzenlerimin, annemin hamile kalamamasından bahsettiğini duydum.
Quand ma mère est morte... à son enterrement, J'ai entendu mes cousins dire que c'était triste qu'elle ne puisse tomber enceinte.
Hepimiz birbirimize çok yakındık. Tim öldüğünde desteğim o olmuştu.
Nous étions tous très proches, et il était mon soutien quand Tim est mort.
Tim öldüğünde neler çektiğimi biliyorsun çünkü oradaydın. Onu zar zor atlattık.
Et tu sais l'enfer que c'était quand Tim est mort parce que tu étais là, et-et toi et moi nous avons presque traversé ça.
Harif öldüğünde 500 yaşın üzerindeydi.
Harif avait plus de 500 ans quand il est mort.
Büyükbabamın şöyle dediğini hatırlıyorum... "Bir insan öldüğünde gökyüzünden sevgilisini seyreden bir yıIdız olur."
Ma grand-mère avait l'habitude de dire que quand un homme mourrait, il devenait une étoile dans le ciel, pour contempler son amour.
Büyükbabamın şöyle dediğini hatırlıyorum... "Bir insan öldüğünde gökyüzünden sevgilisini seyreden bir yıIdız olur."
Mon grand-père avait l'habitude de dire que quand un homme meurt, il devient une étoile
Harvey, babam öldüğünde 11 yaşındaydım ve son konuşmamızda kavga etmiştik.
Harvey, j'avais onze ans quand mon père est mort, Et notre derniere conversation était une bagarre.
Nikki öldüğünde Wilson hapisteydi o artık bir şüpheli değil.
Et depuis que Wilson était en prison quand Niki est morte, il n'est plus un suspect.