Ölümlü traducir francés
771 traducción paralela
Bu şoke edici şeyi, tek bir ölümlü ruha bile söylemeyeceğine yemin eder misiniz? Evet.
Vous, alors... vous êtes une femme intelligente!
O eski Teb kentinde ki aşkımızdan bu yana, ruhun bir ölümlü bedeninde, defalarca can buldu.
Ton âme est dans un corps mortel... renouvelé maintes fois depuis que nous nous sommes aimés à Thèbes.
Kabul edelim. Dudley, geri kalanımız gibi ölümlü biri değil. Değil mi?
Ce Dudley n'est pas un mortel Comme nous autres, n'est-ce pas?
"Hangi ölümlü, el ya da göz, eder senin korku veren endamına kötü söz?"
"Quelle main, quel œil immortel Put bâtir ta formidable symétrie?"
Ancak bu lanetimden kurtulabilirim. Yedi yıl sonra, sadece ama sadece yedi yıl sonra ölümlü insanların arasında ölümlü bir insan olarak yaşayabilirim.
Après sept ans, et tous les sept ans, je pourrais vivre en mortel parmi les mortels.
Düşünce, bedenin ölümlü organlarıyla tartışıyor sanki bu arada ve tek başına insan, küçük bir krallık gibi, iç savaş buhranları geçiriyor.
L'esprit et ses exécutants mortels délibèrent et l'homme, tel un petit royaume, est en état d'insurrection.
Gidebileceğim tek ölümlü sensin, Bess.
Tu es la seule à qui je puisse dire ça, Bess.
Tapınak bahçelerin dolaşmak, bir ölümlü için unutamayacağı bir duygudur.
Arpenter les jardins du temple est une sensation qu'aucun mortel ne peut oublier.
Güzellik tanriçasi, Aphrodite bir ölümlü olarak dünyaya gelir.
- C'est Aphrodite... qui a pris la forme d'une mortelle.
Hiçbir ölümlü buna cesaret edemez, Helen.
La princesse désire ce retour. - C'est son désir!
Ama yine de merak ediyorum bu güzellik nasil ölümlü olabilir?
Tu entends? - Je l'ai souvent entendu. Attends!
Ölümlü beden hâkimiyet altına alınmaktan kaçınır.
La chair doit éviter la domination.
James, yeni vasiyetname. Ölümlü vücutlarımızın çürümesi. Vaazımın içine bunu da katmamı ister misin?
Vous voulez que j'introduise ce thème dans mon sermon...
- Hiçbir ölümlü bilmiyor.
Aucun mortel ne la connaît.
şimdiki dünyanın tarafından sahipli, ölümlü bir kötülük oluyor.
possédée parle monde présent, devient un mal mortel,
Ey karanlığın güçleri... Ilsa'nın ruhu bu ölümlü kızın bedenine derinden derinden yerleşsin!
Esprits des ténèbres, que l'esprit d'Ilsa pénètre dans cette forme mortelle.
Öyle ki, bu ölümlü kız hiç varolmamış gibi olsun!
Hélène, deviens ce que tu n'as jamais été.
Ölümlü bedenlerimiz daha saf gerçekliğin gölgelerinden ibaret.
Nos formes mortelles ne sont que les ombres d'une réalité plus pure.
Kendisi, eğer sencede sakıncası yoksa gayet normal, ölümlü bir insan.
Il s'agit pour ainsi dire d'un mortel normal
Ne yazık ki hiç bir ölümlü nedenini bilemez.
avant qu'il ne termine son texte?
Kendini ve ölümlü olduğunu düşünürsün.
Et à soi, car un jour, on sera aussi confronté à la fugacité de la vie.
Nice terki diyar edenler oldu, ve olacak da... Sen ki bizi ölümlü yaptın, nefes verdin dünyanda... -...
Loué soit le Seigneur pour ce monde béni, où tout le monde peut vivre.
Apollo ölümlü, Artemis'in ikiz kardeşi, tanrı Zeus ve Leto'nun da oğlu.
Apollon, frère jumeau d'Artémis, fils de Zeus et de Léto, une mortelle.
Bu bana son defa bakışınız Francis Elroy Duffy ölümlü vücuduna John ve Edna Duffy'a doğmuş...
Vous voyez pour la dernière fois... le corps mortel de Francis Elroy Duffy... fils de John et Edna Duffy...
Karının bu ölümlü dünyada endişe etmesine gerek olmadığını söyleyebilirim. Tanrı onu korur.
Elle n'a pas de souci en ce monde mortel, que Dieu la bénisse.
O, şeytandan geldi ve ölümlü bir kadından oğlu oldu.
Il est venu des enfers procréer avec une mortelle!
... Rab Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için... insanı oraya koydu. ... böylece insanoğlunu yaşayan,... ama ölümlü olarak yarattı.
Et Dieu prit l'homme, sa créature, le mit dans le jardin d'Eden afin qu'il cultive la terre et garde le jardin.
Ölümlü kadınları da sevdiler elbette.
Ils aimaient aussi des mortelles.
Karanlıklar Prensi rahmine ölümsüzlük tohumları ekene dek, genç bakirelerin kalp ve gözleri kendisine bağışlanan bir ölümlü hayata yeniden döndürülebilir ancak.
Un amant défunt ne peut être apporté à la vie... si elle est donnée le cœur et les yeux des jeunes vierges... jusqu'au jour où le Prince de plantes Darkness dans son ventre... les graines de son immortalité.
kendisine bağışlanan bir ölümlü hayata yeniden döndürülebilir ancak.
Jusqu'au jour où le Prince de plantes Darkness dans son ventre... la graine de son immortalité.
Ölümsüzlüğün gizemini bulmaya geldik. Tanrılar gibi olmak için. Ve hâlâ burada ölümlüyüz ; önceden olduğumuzdan daha insan, daha ölümlü.
Nous avons recherché l'immortalité pour être comme des Dieux... et nous voilà mortels, plus humains que jamais.
Bir ölümlü!
Parce qu'il est mortel!
Artık hepimiz, yeniden ölümlü olduk.
Nous sommes à nouveau mortels.
Canlılara kıyasla artık ölümlü değilsiniz! Ölülere kıyasla sadece ceset değilsiniz!
Vous n'appartenez désormais plus ni au monde des vivants, ni à celui des morts.
"B" Tüm erkekler ölümlü.
( b ) Tous les hommes sont mortels.
Ben Sezar, siz yaşlı korkak yarım akıllı... danışmanlara Onların ölümlü olduğunu göstereceğim.
Je vous prouverai, ô conseillers pusillanimes, que ces imbéciles sont des mortels très mortels!
Şimdiye kadar hiçbir ölümlü onun dev yemeklerini bitiremedi!
Aucun mortel n'est arrivé jusqu'au bout de ses repas.
Bu ölümlü doğru cevabı verdi.
Ce mortel a donné la bonne réponse.
Evrenin derinliklerinden seslenin bu inanılmaz yaratığın sahibi olan mutlu ölümlü Giacomo Casanova'dan başkası değil.
Criez de la voûte céleste que l'heureux mortel qui possède cette merveilleuse créature est Giacomo Casanova!
İyilik yaptın. Ölümlü bir.. ... adamdan daha fazlası istenemezdi.
Vous donnâtes le meilleur de vous-mêmes et on ne peut... exiger plus de personne sur terre!
Yüce İsa yoluyla, bizler gibi zavallı ölümlü yaratıklardan hastalıkta, acıda ve ölümde sevgisini ve bağışlamasını esirgememiştir.
a daigné poser sur nous, mortelles créatures, Son regard rempli d'amour et de bonté, pour les malades, les agonisants, les mourants.
ölümlü yaşamdan uzağa, eski dostunuz...
Vous aviez jadis une amie nommée Qiu Ling-su.
O ölümlü vücutlarımıza kendi ruhuyla can verdi.
Celui qui a ressuscité Christ d'entre les morts rendra aussi la vie à vos corps mortels par son Esprit qui habite en vous.
Ölümlü insanlariçin dokuz tane.
Neuf pour les Hommes Mortels.
Beren ölümlü bir insanmış... Luthien Tinúviel ise elf kralının kızıymış. Bu dünyanın tüm evlatları arasında gelmiş geçmiş en güzel kızmış.
Et Beren était un mortel, mais Luthien Tinuviel était la fille d'un Roi des Elfes, et la plus belle jeune personne du monde.
Ama Beren uğruna ölümlü olmayı seçmiş. Ve o öldüğünde onu izlemiş.
Mais elle choisit d'être mortelle pour lui, et le suivit lorsqu'il mourut...
Küle kül, toza toz dirilişten emin ve mutlak umarak aziz İsa'nın tüm hayatı boyunca ölümlü bedenlerimizi değiştiren belki de, kendi aziz bedenine dönüştüren muazzam çalışma vasıtasıyla her şeyi, kendi kontrolüne alabilmişti.
En l'espérance de résurrection.. Dans la vie éternelle de notre Seigneur Jésus-Christ qui changea notre corps mortel à son image, à sa gloire... Puisse le Seigneur tout puissant nous donner la miséricorde de Dieu
Senin güçlerin, ölümlü insanlarınkini kat be kat aşacak.
Tes pouvoirs dépasseront de loin ceux des mortels.
Tutulmadan sonra güneşin tekrar belirmesi gece ortadan kaybolup sabah tekrar kendini göstermesi, Ay'ın yeni Ay'dan sonra tekrar hilâl halini alması, ölümlü atalarımız tarafından çok konuşulmuş olmalı.
Le retour du Soleil après une éclipse totale... sa renaissance après sa troublante absence de la nuit... l'apparition du croissant de lune après la nouvelle lune... sont tous des signes que nos ancêtres... voyaient comme une victoire sur la mort.
Bu çivisi çıkmış dünyada ölümlü budalalar yaşasın!
Aux mortels de vivre dans un monde infâme!
Başını uçuracağım zavallı olümlü, biz terkedilmiş ruhlarız, hayaletiz!
Ne te fatigue pas, pauvre mortel! Nous sommes des revenants!