Ölüp traducir francés
1,205 traducción paralela
Keşke biri ölüp bana da 10,000 pound bıraksa.
( KITTY ) : Si seulement quelqu'un pouvait mourrir et me laissez 10000 livres.
Kanamadan ölüp güzel yerlerinizi kirletmek istemem.
Je pisse le sang sur votre beau parquet.
Daha çok, eski yaşam biçiminin ölüp... yenisinin başlayacağı anlamına gelir.
Plutôt la mort d'un ancien style de vie et le début d'un nouveau!
Çok iyi. Ve eğer şanslı isen aklındaki soruları düzeltirken ameliyat masasında ölüp kalmazsın.
Avec un peu de chance, vous ne mourriez pas entre-temps.
Ve eğer hatalıysam, eğer işe yaramazsa, burada ölüp gideceksin.
Et si j'ai tort, vous mourrez dans l'explosion.
O şeyin uğruna ölüp gideceksin.
Vous allez mourir pour cette chose.
Kes! Ölüp, ölmediğinizi bilmiyorduk.
Nous ignorions si vous étiez vivants.
İmparator Sezar, ölüp de alçıya dönünce tıkaç olur belki bir deliğe rüzgarı kessin diye.
L'impérial César, mort et changé en glaise, pourrait boucher un trou pour que le vent s'apaise.
Senden hiçbir şey beklemiyorum, ölüp, ucuz bir cenazen olması dışında.
Je n'attends rien sinon vous voir mourir et avoir de tristes funérailles.
Ölüp Hazine Cennetine gittiğimi.
- C'est comme à la Divine Trésorerie.
Yüzeye gitmemizi engellemeye devam ediyorlar. ve adamlarımızın bombalamada ölüp ölmediğini hala onaylayacaklar.
Ils nous interdisent l'accès à la surface et refusent de nous dire si nos hommes sont morts.
Gelgelelim, bu da olabilir, insanlar ölüp duruyor.
Mais il faut bien mourir un jour.
Burada ölüp gideceğim.
Je veux pas crever ici.
Ölüp yere yığıldı.
Il est tombé, mort.
Cenazelerine bile gitmedi. Ölüp kurtuldular, ayrı mesele ya...
Elle n'a même pas... été à l'enterrement.
Ölüp Minbarilerin gelecek nesillerini oluşturacaklar belki de geleceğin savaşçı sınıfını.
Ils renaîtront dans la prochaine génération des Minbaris... ou peut-être même dans la caste des Guerriers.
Genç ölüp ve güzel kalacağız.
Mourir jeune... et rester beau.
Hayallerimize ulaşmalıyız Amy. Yoksa ölüp gideriz.
Il faut réaliser ses rêves, sinon on se languit et on meurt.
- Gelemem. Ben ölüp gideceğim.
- Je peux pas, je vais mourir.
Onurumu kazanamadan... burada ölüp gideceğim, ve hayatımda ilk kez, bu konu benim canımı fena sıkıyor.
Je vais mourir sans le moindre honneur. Et pour la première fois de ma vie, ça m'embête vraiment.
Ölüp ölmediğin değil... nasıl öldüğün sayılıyor.
Il ne s'agit pas de savoir si tu vas mourir... c'est la façon dont on meurt qui compte.
Ölüp diğer dünyaya göçtüğümde beni bu idam sehpasından indirmenizi ve kıllı kıçımı öpmenizi istiyorum!
Quand je serai mort et que je serai passé dans l'autre monde, je veux que vous me descendiez de cette potence et que vous embrassiez mon cul poilu!
Taşıyıcım ölüp, ruh olduğumda, hiç kimse bana karşı koyamaz.
Mon hôte mort, je deviens esprit, et nul ne me résiste.
Ölüp cennete gitmiş gibi, kutsanmış görünüyor.
Il avait l'air béatissime... comme un nouveau venu au ciel.
Seni düşündüm. Ölüp ölmediğini...
Je pensais à toi, j'ignorais si tu étais morte...
Mickey, sadece ölüp ölmediğini bilmek istiyorum.
Je veux juste savoir si ce type est mort.
Neden ölüp beni bir başıma bıraktı?
Pourquoi m'a-t-il laissée seule?
- Şurada ölüp kalsam kimsenin haberi olmayacak.
Si je meurs ici, vous ne le saurez même pas.
5 gün önce ölüp çürümemişse dokunmuyorlar bile.
ils ne les touchent pas.
Ölüp ölemeyeceğimizi bile bilmiyoruz.
- Non. On sait pas si on peut mourir.
"Gözleri görmeyen birisinin tekrar görmesi için ölüp yeniden doğması gerekir."
"On doit mourir " en tant qu'aveugle, pour renaître en tant qu'être qui voit.
Bütün yoldaşlar maaşlarını.. beklerken ölüp gittiler.
Tous mes camarades sont morts en attendant leur pension.
Onların ölüp kalmasını istemeyiz.
Ils ont vraiment rien de rien.
Federal hükümet için ölüp bitmiyordu.
Il ne portait pas le gouvernement dans son coeur.
Ölüp gömüldüğünde Hizbullah seni bununla hatırlayacak.
Quand tu seras mort et enterré, on se souviendra de toi pour le Hezbollah.
gencecik ciğerlerin kalbin çürüyüp gidecek ölüp gideceksin nolacak sonra?
Ton coeur et tes poumons se putréfieront! Tu mourras! Et tout ça pour quoi?
Muhtemelen, eğer ciğerlerinde su varsa. Ancak patolojik olarak suya atılmadan önce ölüp ölmediğini tespit edebiliriz.
Seule la pathologie permettrait de déterminer si la mort a précédé l'immersion.
Veya demir, çubuk kayadan kurtulsa ölüp, gittiğin şeyi.
Et le truc où, si le piton se décroche, on plonge dans le vide...
Bazıları da hiç bir alamet vermeden, bir anda ölüp giderler.
D'autres meurent subitement.
Kızımın ölüp ölmediğinden emin olmadan yaşamaya devam edemem.
Je veux savoir, je ne peux pas vivre comme ça.
Ama katıImak için ölüp bitmiyorum. Bilmem anladınız mı?
Mais je n'en meurs pas d'envie, vous comprenez le jeu de mots?
- O gün ölüp cennete gittim.
- Je suis allé au paradis ce jour-là.
Eğer gözlerini deşmelerini istersem, yaparken ölüp düşmelerini beklerim.
Si je leur demandais l'impossible ils se feraient tuer pour y parvenir.
Gerçeği söylemek gerekirse, içimizden birinin yalnız ölüp ölmeyeceğini bilmiyordum. Ama Miranda'nın bir panik-atağı daha kaldıramayacağını biliyordum.
Je ne savais pas si l'une de nous finirait seule, mais je savais que Miranda ne pouvait pas se permettre une autre crise d'angoisse.
Amazonlar'ın öylece ölüp gitmesine izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai pas les Amazones s'éteindre.
Ve sonra İsa Sina dağına götürüldü. Orada ölüp üç gün sonra resürereksiyon oldu.
Il est conduit au mont Sinaï où il meurt et a une rénérection 3 jours après.
Hemen! Bak, kocagöt : ölüp resüreksiyon olduktan sonra her türden süpergüce sahip olacaksın, aynen İsa gibi.
Quand tu seras mort et rénérecté, t'auras des super pouvoirs comme Jésus.
izzy ölüp meşhur olmadan önce bu kağıt parçası beş para etmezdi.
Avant sa mort, ça ne valait rien, mais là, sa valeur était immense.
Elbette onun bir bâkir olarak ölüp ölmediğini söyleyemem. Ancak öldürüldüğü esnada seks yapmadıklarını söyleyebilirim.
Bien sûr, je ne peux pas garantir qu'il était vierge, mais je peux garantir qu'il n'a pas eu de relation au moment du meurtre.
Sonunda o hastanenin rutubetli zindanlarında ölüp gittiğinde leşini orada fareler ve solucanlar yesin diye bırakın.
et quand il finira par mourir au fond de votre établissement... que son corps serve de pâture aux rongeurs et aux vers.
Ölüp gittiler.
Morts.