Öne çıkın traducir francés
278 traducción paralela
Sen, sen, sen, öne çıkın.
ç Vous trois, avancez.
Bay Christian, öne çıkın.
M. Christian, avancez.
Burkitt ve Thompson öne çıkın.
Burkitt, Thompson, avancez!
Söyleyeceğim 3 kişi lütfen öne çıkın.
Je veux voir le commandant!
Senor Bello... öne çıkın, lütfen.
Señor Bello, avancez-vous, s'il vous plaît.
Öne çıkın, gençler.
Allez, approchez.
Hemen öne çıkın.
Mettez-vous devant.
Bay Chelm öne çıkın lütfen.
M. Chelm, un pas en avant!
- Öne çıkın.
Avance.
Öne çıkın, hanımefendi.
Mme De Dominicis, avancez.
Öne çıkın ve sizi suçlayanlarla yüzleşin.
Venez faire face à vos accusateurs.
Dilekçe sahibi Francis Louis Beardsley, öne çıkın lütfen.
Requérant Francis Louis Beardsley... levez-vous, s'il vous plaît.
Ayağa kalkın ve öne çıkın.
Redressez-vous et avancez.
Biraz öne çıkın. Bakalım nasıl olacak. Bu sizi rahatsız etmez mi?
Faites quelques pas pour que nous puissions nous rendre compte.
Onbaşı Barry, sekiz adım öne çıkın... ileri marş!
Caporal Barry... Huit pas en avant... Marche!
Rooster J. Cogburn, lütfen öne çıkın.
Rooster J.Cogburn, avancez-vous.
Öne çıkın!
Remuez-vous!
Sanık, lütfen bir adım öne çıkın.
Le procureur le prouvera.
Öne çıkın lütfen.
Avancez, je vous prie.
- Lütfen bir adım öne çıkın ve bacaklarınızı ayırın.
- Veuillez avancer et écarter les jambes.
Edinburgh Dükü Edmund, öne çıkın.
Avancez, Edmond, Duc d'Edimbourg.
Öne çıkın beyler.
Un pas en avant, marche!
Takım çavuşları, öne çıkın.
Chefs de Section, corps à corps.
Öne çıkın ve Albay Samuel Colt'un Hartford, Connecticut'taki Patentli Silahlar İmalat Şirketi'nden gelen en yeni nesil ürünlerle cesaretinizi sınayın.
et montrez de quoi vous êtes capables avec les nouvelles armes brevetées du colonel Samuel Colt au Connecticut.
Silahlarınızı indirip ellerinizi göstererek öne çıkın.
Lâchez vos armes et sortez les mains en l'air.
Adınızı duyduğunuz zaman lütfen öne çıkın.
Ceux qui seront appelés s'avanceront.
Kalkın, öne çıkın!
Approchez!
Kardasyan kanuna göre tanıklık etmek zorundasınız, öne çıkın
La loi cardassienne vous oblige de témoigner. Avancez.
Söyleyeceğim 3 kişi lütfen öne çıkın.
Vous ne pouvez pas me prendre.
Bay O'Rourke, öne çıkın.
Lieutenant, avancez d'un pas.
Sarah Siddons Cemiyeti'nin tarihini sıkıcı detaylarla anlatmakla kalmayıp.. .. oyunculuk tarihini de Thespis'in koro çizgisinden ilk öne çıkmasından itibaren anlatan.. .. şık sunucumuz, nihayet burada olmamızın nedenine gelebildi.
S'étant longuement étendu sur l'historique de la Sarah Siddons Society, mais aussi sur celle du théâtre depuis que Thespis se démarqua du chœur, notre président en arrive enfin à ce qui nous a amenés ici.
Geri dön. Öne çık. İşte böyle.
Ben, il n'y a pas de raison pour que tu ne répètes pas.
Tanık öne çıksın lütfen.
Le témoin, avancez s'il vous plaît.
Öne çıkın!
Approchez-vous...
Bir adım öne çıkın.
Un pas en avant!
Ne yazık ki vicdanın öne geçti.
Tes scrupules t'auront perdue, c'est dommage.
13, 1 4 ve 15. tertip kıdemli subaylar derhal öne çıksın.
Je veux que tous les officiers du 13e, 14e et 15e se présentent.
Claude'un bu akıl buhranında bir düşünce öne çıkıverdi Muriel ona aşık olabilirdi.
( narrateur ) : Dans Ie tumulte que Ie discours de Mme Brown provoquait en Claude, une pensée dominait tout : iI n'était pas impossible que muriel devint amoureuse de Iui.
- Söyle ona, kıçını kaldırıp Exec One'a gelsin.
- Dis-lui de me rejoindre à l'Exec One.
Biraz öne eğilmiştin. Kıçın biraz daha çıkıktı.
T'étais penchée en avant, le cul en arrière.
Şu anda şizofrenlerle çalışmamın tek nedeni... şizofrenide dinsel deneyimin bu kadar öne çıkıyor olması.
Chez les schizophrènes... l'expérience religieuse est très prégnante.
Beşiniz öne çıkın!
Venez par ici!
Cuma öğleden sonra Hava Kuvvetleri Bir'in yola çıkışı, bir uçağın kalkmasından çok... içinde yeni yemin etmiş Başkanla birlikte bir kaçış gibiydi.
Le décollage d'Air Force One de Love Field, ce vendredi, ressemblait à une fuite, avec le nouveau Président à bord.
Bu kış kadın modasında öne çıkan şey şapkalar olacak.
L'accessoire le plus à la mode cet hiver pour les femmes est le chapeau.
Her şeyinizi çıkartın, açık taraf öne gelecek şekilde bunu giyin.
- Déshabillez-vous, mettez la blouse, ouverte devant. - Très bien.
Bu fani kalıntıları toprağa verirken yere ektiğimiz bu şeyin bir insan değil bir tohum olduğunu biliyoruz. Zorlu kış mevsiminin ardından, onunla tanışmak için hep öne çıkacağız. Malcolm X!
En confiant sa dépouille à la terre, notre mère à tous nous savons que ce n'est plus un homme qu'on met en terre plus qu'un homme, mais une graine qui, après l'hiver de notre malheur, reviendra à notre rencontre et nous le connaîtrons alors pour ce qu'il était, et est :
Uzun avukatlık kariyerimde duyguların bu kadar öne çıktığı... başka bir dava hatırlamıyorum.
De toute ma carrière, je n'ai vu un procès aussi passionnel.
Kaldır kıçını da öne gel.
Viens devant.
Ama rakunlar fazla öne çıktılar. Ve bu, insanların öfkesini kışkırttı.
Mais les Tanuki devinrent trop importants... et causèrent la colère des humains.
Suçlu öne çıksın ve tanıklık yapsın
Nous allons écouter le témoignage de l'accusé.
Ya erkek, ya da kız öne çıksın şimdi.
Qu'il ou elle s'avance.