Önlüğü traducir francés
275 traducción paralela
"Hey! Bu ne, Takım elbise mi yada çocuk önlüğü mü?"
C'est un maillot de bain... ou un bavoir?
- Elbette. - Kürk mantoyum ben, bulaşık önlüğü değil.
Je troquerai pas un vison contre un tablier.
Ve bu önlüğü ütülemeye başlasan iyi olur.
Je suis encore riche.
Gördüğünüz gibi önlüğü birazcık yırtmış.
Le meurtrier a agi dans l'urgence, la blouse est déchirée.
Gece o önlükle ilgili düşünüyordum. - Ne önlüğü? - Rahibe Bates'in bulduğu önlük.
Cette nuit, j'ai réfléchi à la blouse dans laquelle Bates a été trouvée.
- Rahibe Bates ameliyathane önlüğü içinde bıçaklandı. - Evet.
Bates a été poignardée dans une blouse.
Çıkar o önlüğü!
Enlève ton déguisement!
Sen bilirsin, ama eğer yaşamak istiyorsan bu önlüğü giymelisin.
Comme tu veux.
Öğle ve akşam yemekleri sırasında yavaşça masaların arasında dolaşırım. Boya ile resim gibi dokunulmuş ressam önlüğü giyerim.
Je passe entre les tables aux repas en blouse de peintre, pour le pittoresque.
- Önemli değil. Önlüğü dert etmeyin.
Ne vous inquiétez pas du veston.
- Üzerimdekini berber önlüğü mü sandınız?
- Je suis médecin, que je sache.
Keiko'nun okul önlüğü üzerine tam oturdu.
L'uniforme de Keiko lui va bien.
Şu aptal önlüğü çıkar, kapıyı açıyorum.
Enléve ce stupide tablier. Je vais ouvrir.
Çocuk önlüğü giyen küçük kızlar olarak giyinip Viyana'ya geçirilmişlerdir.
À l'heure qu'il est, ils doivent être à Vienne, déguisés en fillettes à tresses.
- Evet. Önlüğü göster biraz.
Faites voir le tablier un peu.
Yakında divana yatarken bebek önlüğü bile giymeme gerek kalmayacak.
Je n'aurai bientôt plus besoin de porter mon bavoir sur son divan.
İşte Sweet'in önlüğü!
- C'est le tablier de Sweet!
- Mama önlüğü başka, pantolon başka! - İnatçısın!
- C'étaient des bavoirs!
Aşçı kepini ve önlüğü de sizden mi?
Est-ce que vous fournissez le tablier et la toque blanche?
Ne önlüğü?
Quels tabliers?
- Önlüğü var!
- Il a déjà un tablier!
Beyaz önlüğü, hareketleri, hüzünlü gülümsemesi, her şey mükemmel görünüyordu, tıpkı filmlerdeki gibi.
Sa tunique blanche, son port de tête, son sourire triste... C'était parfait. Comme au cinéma.
Mama önlüğü?
Un bavoir?
Pekala ortak, kim doktor önlüğü giyiyor, kim asistan önlüğü? Bir sayı tut.
Alors, partenaire, qui s'y frotte, qui assiste?
Pekala ortak, görünüşe göre ikimiz de doktor önlüğü giyiyoruz.
Eh bien, partenaire, on s'y frottera tous les deux.
Sen önlüğü giyerdin ama o lafları içten söylemezdin.
Tu le porterais, mais pour rire.
Herşeyi çıkarıp önlüğü giyin.
Enlevez tout et mettez la robe de chambre.
Bari bana bir mutfak önlüğü giydir, ha?
T'as qu'à me mettre une robe pendant que tu y es!
O herif için sekiz tane önlüğü mahvettin.
Huit tabliers foutus en l'air pour ce gars-là!
Ne önlüğü?
Quelle blouse?
Bebek başlığı ve önlüğü dikecek deneyimli dikişçiler aranıyor. "
"Cousez nos capotes et tabliers de landau."
İstersen sen rozeti ver ben de önlüğü vereyim, dene.
Essayez. On peut échanger insigne et tablier.
Elaine, önlüğü giymene gerek yoktu.
C'était pas la peine de mettre la blouse.
Bu bana gördüğüm bir önlüğü anımsattı.
Ca me rappelle un tablier marrant.
Weaver sana bir lab önlüğü dikiyor sanıyordum.
Je croyais que Weaver t'avait déjà embauchée au labo.
Stetoskop, laboratuvar önlüğü, kitapları düşebilirsin.
Tu peux déduire le stéthoscope, la blouse, tes livres.
Artık siperlerde travma önlüğü giyiyoruz.
Il y a une tenue obligatoire pour la salle d'op.
- Bir laboratuvar önlüğü bulur musun?
- Vous pouvez me trouver une blouse?
Adli tıp, önlüğü incelemiş ve üstünde insan teriyle at ürini bulmuşlar.
Le labo a trouvé de la sueur humaine sur le tablier - et de l'urine de cheval, riche en œstrogène.
- Ameliyat önlüğü giymesi lazım.
Mettez-lui une blouse et emmenons-le.
- Bu ameliyat önlüğü.
C'est une blouse de chirurgien.
Ben beyaz önlüğü, doktor etiketini istiyorum.
Je veux une blouse blanche. Etre appeIee docteur.
- Bugün mü başlıyor? - Bu doktor önlüğü senin olmalı.
- Cette blouse est à vous.
Şu önlüğü giyin.
Mettez ça.
Ona hasta önlüğü verelim.
Donnez-lui une blouse.
Bir poşet mama önlüğü bir dolar?
Un billet la besace de bavoirs?
Bir poşet mama önlüğü bir dolar.
Un billet la besace de bavoirs... Un billet la besace de bavoirs!
Hey, dur bir saniye. Sadece önlügü giy, hemºireyi degil.
Contente-toi uniquement de la blouse.
Önlüğü ver.
Donne-moi ton tablier.
O halde önlüğü alalım!
Elle a un c ur d'or, mais une tête de bois. Allons vous chercher un tablier.
en azından önlüğü uzaklaştırabilirdin değil mi Frank?
Peux-tu au moins enlever ton tablier, Frank?