Üclü traducir francés
1,319 traducción paralela
Evet. Demek üçlü takılıyorlar.
Ça, c'est le bouquet.
Bir oyunda dört kere üçlü yapabilen tek adam.
C'est le seul à avoir réussi quatre triples jeux en un seul match.
Bu üçlü ilişkiyi anlamaya çalışıyorum.
Je me demande ce que je fous dans ce... trio.
Neden üçlü takılmıyoruz?
On pourrait jouer un petit peu.
- Dinleyin beni... Bunu üçlü gösterimde oynatmanızı kabul ettiğimi düşünmeyin.
Ecoutez, ne vous pénalisez pas avec ce système de trois films.
Evet şöyle üçlü bir şey, çatal gibi.
Oui, il y en a trois, on dirait une fourchette.
Gel buraya, birlikte üçlü sex yapalım.
Viens ici. Faisons ça à 3.
Gülümse Faith, üçlü takılmaktan hoşlanırsın diye düşündüm.
Souris, Faith. Tu dois aimer les parties à 3.
- Kutsal üçlü Greg.
La sainte trinité, Greg.
Deniz kıyısındaki üçlü olayını duydum.
Jai entendu, pour ton enquête.
Görevde 8 yıl geçirdim,... hiç üçlü görmemiştim.
8 ans sur le terrain, jamais de triple meurtre.
Bizim üçlü yerine bitmiş bir dava ile mi uğraşıyorsun?
Tu lâches un triple meurtre pour une affaire classée.
Kırmaya çalıştığımız üçlü döngü tekrar karşımıza çıkmıştı.
Le triangle qu'on avait tant essayé de rompre venait à nouveau nous hanter.
Bana üçlü espresso getirirsen hemen işe başlarım.
Apporte-moi juste un triple espresso et je suis prêt. D'accord.
Sonra üçlü bahise 500 dolar.
Elle parie jusqu'à 500!
Steril eldiven ve 7'lik French üçlü-lümen.
Gants stériles et une sept french triple lumière.
40 sent fazlasına üçlü alabilirsiniz
Vous pouvez avoir un double pour 40 cents de plus.
... düştüğün bu kötü durumdan iyi bir şeyler çıkarmaya çalışıp... ... üçlü seks fikrine kapılıyorsun.
On essaie de prendre ça du bon côté, on s'imagine à trois dans un lit...
Bundan nefret ediyorum. Ne zaman üçlü bir şey olsa, üçüncüyü unutursun.
A chaque fois qu'il y a un trio, on oublie toujours le troisième
Seni üçlü dışlamaya almış.
Tu vas avoir droit à son traitement super glacial. C'est sympa
- Bu üçlü de neyin nesi?
- C'est qui ces trois-là?
Hatırladım. üçlü yapmıştık.
Je me souviens. C'était le ménage à trois.
Sun Fah adındaki üçlü bir gruptan bir adam olduğunu düşünüyoruz.
Un gars fait partie d'un trio nommé Sun Fah.
Özellikle insanların gelip üçlü hakkında soru sordukları zaman.
Surtout quand y a des gens qui nous interrogent sur le trio.
- Pekala, eğer üçlü diye bir şey yoksa... pantolonumun altındaki bıçak da neyin nesi oluyor?
- Si y a pas de trio... que faisait votre couteau dans mon pantalon?
Gösterilerini her zaman üçlü kuyruk döngüsü dediği birşeyle bitirirmiş.
Elle terminait le spectacle avec un triple saut en vrille.
Benim evimde üçlü seks yapmak çok büyük bir olaydır, Matt.
Faire ça à trois dans ma maison, c'est très grave, Matt.
Bir de neden benim üçlü yaptığımı merak ediyorsunuz. Üstelik ikiniz de, geleneksel aile kavramının harika bir örneğiyken.
Et on se demande pourquoi je fais un truc à trois, quand vous donnez l'exemple d'un couple traditionnel si uni.
16 yaşındaki birinin üçlü yapması, yeterince büyüktür!
Un gosse de 16 ans qui baise à trois, on fait pas moins banal!
Ama ben üçlü yapmayı her zaman çok tatmin edici bulmuşumdur.
J'ai toujours trouvé qu'à trois, c'était très satisfaisant.
Ne, üçlü mü öneriyorsun?
Quoi, tu me proposes un ménage à trois?
Ben, üçlü yapmak üzere olan bir erkeğim.
Je suis un gars qui va avoir une triple.
Kapıyı tıklamayı öğrenmeliyim. Yatak odamda üçlü yapılıyor olabilir tabi.
Je devrais vraiment apprendre à frapper avant d'entrer au cas où il y ait une partie à 3 dans ma chambre à coucher.
Normalde üçlü için davet ederdim ama aklımdaki isim şu an eski erkek arkadaşıyla birleşmek üzere.
On pourrait lui faire une petite place. Mais je crois qu'elle a d'autres projets, comme renouer avec son petit copain.
Kırka bir veren üçlü bahisti, Tru.
Tu m'étonnes.
ya da o üçlü pakette olan küçük incirli kurabiyelerle.
Ou ces gâteaux vendus par paquet.
Bu üçlü buraya dün geldi.
Ces 3 hommes sont arrivés hier.
Bu, kanıta dayalı olmayan alınan önlemin meşru olduğunu etkili bir şekilde anlatan çok ünlü üçlü-olumsuz sözdür.
C'est assez paradoxal, et le but est de justifier une action qui ne s'appuie sur aucune preuve.
Bu üçlü ahşap.
Le bois 3?
Adam bana üçlü ahşabı verdi.
Tu me donnes le bois 3?
Ve çürük üçlü için dişsel bir plan?
Avec une assurance dentaire pour les rois des caries?
Ne biliyor musunuz, üçlü armoni kayboldu.
Les chœurs sonnent faux.
Ben aslında arkadaşlık bağı olan bir üçlü olduğumuzu sanmıştım, böyle çirkin bir seks dansı değil.
Ça devait être platonique.
Kadınlara nazaran erkeklerin seksüel açıdan daha deneysel... kabul edilmeleri, bence inanılmaz derecede adaletsiz... eğer kadın bir şeyler denemek istiyorsa- - Bir öpücük ya da üçlü grup. Yargılanırlar. Ama ben onları yargılamam.
Je trouve injuste que les hommes aient la liberté sexuelle alors qu'une femme qui veut tenter un truc, un simple bisou ou... un trio, on la juge.
İlk üçlü telefon saldırısını atlatmıştım.
J'ai survécu à ma première conversation à trois.
Andy, anne ve tanrı, pek bir mesut üçlü.
Un joli ménage à trois. Andy, Maman et Dieu.
Oh Babacığım, bir üçlü var burda.
Ça alors! J'ai un brelan!
- Ne üçlü ama?
Ça nous en fait seulement trois.
Per, döper, üçlü, kent, floş, ful kare, sıralı floş, floş royal.
paire, double paire, brelan, full, carré, quinte flush.
En azından okul toplantısından sonra Mark'la üçlü yapmadım.
Au moins j'ai pas fait de partie à trois avec Mark le soir de la fameuse réunion.
Biliyorsun, bu üçlü latte biraz üzerinde geri kesmek olabilir.
Tu devrais baisser ta consommation de café.