Üretim traducir francés
901 traducción paralela
Hammaddelerin teslimi durdu ; üretim durduruldu.
La livraison de matières premières et la production furent stoppées.
Kullanım için üretim.
Il parlait du principe de l'utilité.
Kullanım için üretim?
De l'utilité?
"Kullanım için üretim" olabilir mi?
Vous ne pensez pas à ce principe?
Ben de öyle düşündüm. "Kullanım için üretim." Basit, değil mi?
C'est à ça que je pensais. Au principe de l'utilité. C'est simple!
Ama devletin de bir "kullanım için üretim" planı var.
Mais l'État a aussi adopté cette théorie.
"Kullanım için üretim" yazısını yazıyorum.
Je parlerai de vous et du principe de l'utilité.
Kullanım için üretim.
Le principe de l'utilité.
Dışarıda, 4 numaralı üretim çiftliğinde bir yerdedir. Bu gece telefon edilemiyor.
Impossible de téléphoner ce soir.
- En azından üç aydır. Ona, Robert'in 4 numaralı üretim çiftliğinde olduğunu ve... -... bir sevkiyat gönderdiğini söyledim.
Je lui ai dit que Robert était occupé à la plantation.
Sumatra'daki en güzel üretim çiftliği.
La plus belle plantation de Sumatra!
- Kulağa hoş geliyor. - Her zaman kendim ve ailem için çalışabileceğim bir üretim çiftliğim olsun isterdim.
Enfin je serai mon propre maître.
Şimdi değil Howard. Belki daha sonra. Bu çocuklara yeni üretim çiftliğimi anlatıyorum.
Tout à l'heure.
Evet bayanlar baylar, ilk olarak üretim atölyesini gezeceğiz.
Mesdames et messieurs, nous allons d'abord visiter l'usine de traitement.
Daha önceden duyurulan acil durum üretim kotalarının artırılması gelecek ayın başında başlayacak.
L'augmentation de la production précédemment annoncée commencera le mois prochain.
Üstün bir üretim kapasitesi meydana getirmek için her biriniz üstün birer insan olmak zorundasınız.
Pour obtenir une capacité de production remarquable, chacun d'entre vous doit devenir un être humain remarquable.
Bu acil durum üretim döneminde hepinizden istediğim kotalarınıza hatasız olarak ulaşmanız aynı zamanda da savaşçı ruhunuzu bilemenizdir. Şunu tekrar söyleyeyim...
En cette période de production de crise, je veux que chacun respecte son quota sans faute, et en même temps aiguise son esprit de combat.
Senden annene bakmak için eve dönmeyi düşünmeyi istiyorum ama üretim kotan artış yolundaysa ve ekip şefi olarak sorumlulukların artıyorsa senden böyle bir şey isteyemem.
Vous devriez revenir à la maison pour vous occuper d'elle, mais avec l'augmentation de votre quota de production et vu vos responsabilités de chef de groupe, je ne peux pas vous le demander.
Evet onlara gerçek iş sağlayabilir, ticareti öğretebilir, üretim yapabiliriz. Fakat sivil imalatçılar onlarla rekabete girdiğimizi söylüyorlar. İşçi sendikaları, işçileri işlerinden ettiğimizi söylüyor.
On peut leur donner du travail, une formation, mais les industriels crient à la concurrence, les syndicats disent qu'on vole des emplois.
- Para sorun değil. Bu bir üretim.
C'est pas un problème, c'est la production,
Size gönderdiğim üretim raporunu gördünüz mü?
Avez-vous lu le rapport sur la production que j'ai rédigé?
Aynı üretim, aynı şekilde yıpranmışlardı.
La même marque, la même usure.
Biraz uzak ama işin üretim kısmını öğrenmen senin yararına olacak.
Je sais que c'est loin. Mais il serait utile pour votre avenir d'assister à la fabrication elle-même.
Tek sorun üretim ve reklam için paraya ihtiyacım olması.
Mais j'ai besoin d'argent pour le fabriquer.
Şirketim, Amerikalı Hall ve Fransız Heroult'un... aynı anda bulduğu... Hall-Heroult yöntemiyle üretim yapıyor.
Nous le fabriquons par le procédé Hall-Héroult, découvert simultanément par l'Américain Hall et le Français Héroult.
Mayıs ayı üretim rakamları : 270 bin kasa.
Production du mois de mai, 270.000 caisses.
Kusura bakmayın. Artık sarı yünden üretim yapmıyoruz.
Désolée mais nous n'avons plus de laine jaune.
- Herhalde üretim fazlasıdır.
- Aux surplus de l'armée.
Şöyle bir uğrayıp, onu üretim çiftliğine bırakacağız.
On va la déposer en couveuse.
Cheston, 5 yıldır doğal üretim yapıyor. Mesele insanlığın kederi.
5 années perdues si vous respirez normalement.
Bayanlar ve baylar... bugün sizlere yeni bir mezon üretim yöntemini aktaracağım... yeni bir üretim yöntemini yeni bir... mezon üretimi...
Je suis en train de contrôler la production qui peut résulter de la nouvelle production de mésons. La nouvelle... production de mésons...
Yeni bir... mezon üretim... yöntemi...
La nouvelle... méthode... production de mésons...
Tüm gıda üretim ve saklama tesisleri ile... onların çalışması için gerekli elektriği üreten santrallerin... % 50 ile % 80 arası kısmı yok olabilir.
Elle détruirait entre 50 et 80 % de son industrie alimentaire, et entre 50 et 80 % des centres électriques les alimentant.
Ayrıca beş ana karada üretim yapan rafinerilerim.
J'ai des raffineries sur les cinq continents.
Yakalamam gereken bir üretim hedefi var.
J'ai des quotas à respecter.
- Negatif, Kaptan. Bu tür kompleks yapılar için sofistike üretim araçları gerekiyor. Bizim uygarlığımıza denk veya bizden ileri olanlara ait olmalı.
Cette structure requiert des appareils de construction sophistiqués, comme ceux utilisés dans des cultures supérieures ou égales aux nôtres.
Dahiler seri üretim yapmaz.
Le génie n'est pas du travail à la chaîne.
Bireyin fiziksel kurtuluş için ihtiyaç duyduğu şeyler endüstriyel üretim tarafından karşılanmakta ki bu durum da ek olarak, rahatlama ihtiyacı ve kendini beğenme durumu da aynı derecede gerekli olarak ifade edilebilir.
"Les besoins nécessaires à la survie physique " sont justement comblés par la production industrielle, " qui déclare tout aussi nécessaire
Yine de, fabrikanın çıkarları bakımından... üretim sürecimizde... o insanlarla her gün mecburen... temasa geçiyoruz.
Néanmoins, la bonne marche de nos affaires, l'extension de nos activités, nous imposent des contacts quotidiens avec ces messieurs.
İşçilerin üretim araçlarını kontrolü.
Le contrôle des moyens de production par les ouvriers.
Zehir falan değil, sadece kalitesiz acid, kötü üretim.
C'est juste du mauvais acide, mal fabriqué.
Sadece bir görevin kaldı değil mi? Bir sonraki üretim başlamadan gideriz.
Nous partirions après ton service et avant le début du suivant.
Bu şekilde yarım üretim yapıyorsun.
- Assis, tu produis moins.
Bu makinadaki saatlik üretim 115 parçadan 320 parçaya yükselmek zorunda.
La production doit passer de 100 pièces à l'heure à 300. Au suivant.
Bu rezalet senin başına geldiğinden beri üretim % 7 azaldı.
Depuis ton accident, la production a reculé de 7 %.
Yarış 6 kategoride araba var... en küçük seri üretim modellerden en büyük spor ve turbo motorlulara kadar... hepsi aynı pistte aynı anda mücadele ediyolar.
La course est ouverte à six catégories de voitures allant de modèles de faible production, aux voitures de sport et prototypes. Toutes courront en même temps et sur le même circuit.
Sıcaklık 48 derece... hala 11 milyon insanı doyuramıyor, giydiremiyor aşırı bollukta üretim yapıldığı halde
Température : 44 degrés... ne peuvent ni nourrir ni vêtir 11 millions de gens, bien que le pays produise tout cela en abondance.
Zirai üretim, büyük toprak sahipleri kapitalist çiftçi uşakları ve topraksız proleter ayaktakımı arasında paylaştırılmış.
- " Le capital crée un clivage entre les gros propriétaires et la masse de prolétaires indigents.
"Ayrıca Dresden'de savaşla ilgili hiçbir üretim yapılmıyor."
" Et il n'y a, de plus, aucune industrie de guerre à Dresde
Peki senin üretim çiftliğin. Buna ne diyorsun? Çalışmaya gayret ediyordum.
Qu'elle aille au diable!
Asıl çelişki, dünya çapında üretim güçlerinin zorunlu gelişimi ile kapitalist üretimin ilişkileri ve şekilleri arasındaki çelişkidir ;
Inutile de fuir au Sontinent linguistique du sous développement et nous oublier que la Sontradiction essentielle de notre époque n'est pas la Sontradiction entre l'impérialisme nord-amériSain et les trois Sontinents sous-développés, mais la Sontradiction entre le développement impétueux des forSes productives partout au monde