Üzen traducir francés
360 traducción paralela
Seni bu kadar üzen şey ne?
Qu'est-ce qui te fait tant de peine?
Beni üzen, onun ölmesi ve mektupların yerini kimsenin bilmemesi.
Ce qui me préoccupe, c'est que personne ne sait où sont les sauf-conduits.
Bizi üzen de bu.
C'est ce qui nous vexe.
Seni üzen bir şey mi var?
- Qu'est-ce qui vous tracasse?
Beni üzen bu.
Ça m'a blessé.
Başka bir şey yüzündendi. Beni üzen başka bir şey vardı.
J'étais un peu préoccupée par d'autres soucis.
Belki bana düşmez, ama Nick'i üzen şey nedir?
C'est pas mes oignons, mais... quelle mouche a piqué Nick?
Bu olayın buradaki ilk ayımda olması beni en çok üzen kısmı.
Et cela arrive lors de mon premier mois ici. C'est fâcheux.
Küçük eğlencemize neşter atılacakmış gibi konuştu. En çok üzen kısmı.
Il parle de la soirée comme d'un médicament.
Beni en çok üzen şey, şu an bulunduğunuz pozisyona... sizi önerirken içgüdülerimin beni yanıltmış olduğunu düşünmekti.
Cela m'a fait de la peine de penser Que je vous avais recommandé à tort.
Beni üzen de bu.
C'est ce qui me peine.
Seni bilmem ama bu savaş fotoğraflarını görmek beni hep üzmüştür. Hepsi denizciler, denizaltı devriyeleri ve Filipinler'deki gerillalar hakkındadır. Beni asıl üzen savaş mahkumları hakkında hiç film olmaması.
Je suis las de ces films de guerre où l'on ne voit qu'aviateurs au combat, hommes-grenouilles aux Philippines, alors qu'on n'a jamais rien fait sur les prisonniers de guerre.
- Sizi üzen başka birşey var mıydı beyler?
Quoi encore?
Sizi üzen bir durum yoktur umarım?
auriez-vous quelque souci?
Senin ayrıldığını gördüğümde beni en çok üzen neydi, biliyor musun?
Tu sais pourquoi j'ai du chagrin d'te voir partir?
Susan, söyle haydi. Seni üzen şey nedir?
Susan, voyons, dis-moi ce qui te tracasse.
Peki, seni üzen nedir? Neden aradın beni?
Vous aviez à me parler?
Seni üzen ne?
Pas contente?
Onu üzen şey okul değil, üvey kızım.
Ce n'est pas l'école qui le contrarie. C'est ma belle-fille.
Beni asıl üzen seni bu şekilde görmek.
C'est juste que je n'aime pas te voir comme ça.
Dünyada onu üzen tek şey bu olur.
C'est sans doute la seule chose qui le ferait souffrir.
Seni bu kadar üzen nedir?
Qu'est-ce qui te rend si triste?
Beni en çok üzen şey gelinlik giymiş bir genç kızın bana bakıp iğrenç bir şeymişim gibi davranmasıdır.
Il y a quelque chose qui me fait frissonner c'est d'être hai par une si jolie mariée.
- Seni üzen bir şey mi var?
- Quelque chose vous tracasse?
Sanmıştım ki, onu üzen her ne ise, artık temelli ortadan kaybolmuştu.
J'ai cru que le démon qui le tourmentait... était parti à jamais.
Emir emirdir. Beni üzen, babamın benim yüzümden bu hallere düşmesi.
- Désolé, ce sont les ordres.
Beni üzen bitkinliğim değil, onun yokluğu.
- Ce n'est pas la lassitude qui m'attriste, mais le silence.
Seni üzen ne?
Qu'est-ce qui te tracasse?
Zamanla şüpheler ortadan kalkabilir, bugün sizi üzen şeyler belki yarın güldürebilir.
Avec le temps tout s'efface et peut-être que demain vous rirez de ce qui vous tracasse aujourd'hui.
Sizi üzen şeyin ne olduğunu anladım ve yardımcı olabilirim.
Je crois savoir ce qui vous tourmente et je peux sûrement vous aider...
Beni üzen bu.
C'est ce qui m'attriste.
- Beni üzen başka bir şey daha var.
Et puis...
Sizi üzen bir şey mi var?
Préoccupé?
- Seni üzen bir şey var.
- Quelque chose te tracasse.
Beni üzen bu...
Ça m'inquiète.
Beni üzen sana olan davranışları.
Ce qui me révolte, c'est leur comportement à votre égard.
"Aklında ne var, Zach, Seni üzen nedir?"
"À quoi penses-tu, Zach? Qu'est-ce qui ne va pas?"
Sizi üzen şey nedir?
Il y a quelque chose qui te tracasse?
Babamı üzen de bu olur.
Cela casserait son cœur.
Bizi üzen şey bu işte anlamaya karşı olan bu direniş.
C'est bien triste... cet entêtement à ne pas comprendre.
Biliyor musun, beni üzen bir şey var.
Une seule chose me chagrine.
Onu en çok üzen şeylerden biri, her gün, adını oluşturan harflerden birinin eksilmesiyle, adının kısalmasıydı.
Ce qui l'a le plus inquiété, c'était de voir son nom amputé d'une lettre chaque jour.
Beni üzen şey hayatta kalmaktı.
La pensée de vos victimes. Moi.
Yani seni bu kadar üzen nedir?
Je veux dire, qu'est ce qui te bouleverse ainsi?
Dr. McKeever'laydın, ve seni üzen bazı görüntüler gördün.
Vous avez eu une vision bouleversante en compagnie du Dr McKeever.
Sana sakinleşmen için birşeyler verdik, ve senin bilinçli olarak seni üzen olayları unuttuğun yönünde bir tez ileri sürmüştüm.
On vous a donné un calmant et je vous ai suggéré d'oublier ce qui vous tracassait.
- Seni üzen hiçbir şey yok mu?
- Rien ne t'a perturbée?
Senin üzen şeyin ne olduğunu merak ediyorum
Je me demande ce qui te déprime.
Beni üzen de o, bunlar hayatımın en güzel yılları.
C'est ce qui me rend triste,
Seni üzen bir şey var Molinuex, nedir?
Vous semblez soucieux. Qu'y a-t-il?
Beni en çok üzen de? Tükürürdü.
Et qu'est-ce que ma projenitoire en fait hein?