English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Ü ] / Üçümüz

Üçümüz traducir francés

895 traducción paralela
- Biz, üçümüz.
- Tous!
Beş hafta içinde, siz de aynı trene binmiş ve üçümüz açılışı locada izliyor olacağız.
Dans cinq semaines, vous prendrez le même train et nous assisterons à la première tous les trois.
Gece beni solgun ve düşünceli halde sürgünümün bitmesini bekler bir halde bulmuşken üçümüz, Atos, Portos ve matmazel d'Artagnan olarak locamızda galanın başlamasını bekliyor olacağız.
Et la nuit me trouve pâle et pensif, dans l'attente de... de la fin de mon exil, quand tous trois, Athos, Porthos et Mlle d'Artagnan, nous assisterons dans la loge royale à la première de...
East Side'dan beri üçümüz ilk kez bir araya gelecektik.
Nous n'avons pas été réunis depuis fort longtemps.
East Side'dan sonra üçümüz bir araya geldik ve ilk kez aklıma geldi.
Et c'est la première fois qu'on se retrouve tous les trois depuis notre enfance.
Dışarıda doğa en korkunç, kaba ve vahşi gösterisinde,... ve biz üçümüz, biz zarif üçümüz, içeride.
La manifestation crue et sauvage de la nature à son paroxysme, au dehors, et nous trois, si élégants, à l'intérieur.
Bir, iki... Burada üçümüz mü kalacağız?
Un, deux... et trois là-dedans?
Dedim ki : "Afedersiniz, bu köpeği ben alıyorum." O zaman bana gülümsedi. Sonra bir şekilde, üçümüz öğle yemeği yedik. O adam, Bay Smith ve ben.
"Excusez-moi, lui dis-je, je l'achète." Il m'a souri... et peu après, nous déjeunions tous les trois!
İkiniz evleneceğinize göre üçümüz daha açık konuşabiliriz.
Quand vous serez mariés, nous en parlerons plus librement.
Hadi üçümüz her yıl bir araya gelelim ve bunu birlikte kutlayalım, olur mu?
Chaque année, retrouvons-nous... pour le fêter.
Aklıma bir şey geldi. Hayatım boyunca hiç otelde kalmadım. Belki bir şey satıp üçümüz bütün gece o otelde kalabiliriz.
J'ai jamais passé une nuit à l'hôtel et mon idée, c'est qu'on pourrait peut-être vendre quelque chose et se payer une nuit dans cet hôtel.
Bir fikrim var. Neden üçümüz yemeğe çıkmıyoruz?
Et si on dînait ensemble, tous les trois?
Bizi, üçümüz.. Ayaz ve don bekleyen köylüler gibiyiz. Çalış, sıkıntı, mahvoluş.
Alors que nous trois, nous sommes des paysans subissant le gel :
Evet, sadece üçümüz!
Oui, rien que nous trois.
Buradan dönmemecesine ayrılıyoruz, üçümüz birlikte.
On part... tous les 3.
Artık üçümüz de Ayın Arkası'na gidebiliriz.
On peut retourner Derrière la Lune.
O zaman ben de üçümüz de beraber gidebilene kadar beklerim.
Alors, je préfère attendre... qu'on puisse y aller tous les trois.
Haydi şehre eğlenmeye gidelim, üçümüz.
Si on allait faire un tour en ville?
Çoğu zaman üçümüz birlikte dolaşırdık.
Nous sortions souvent tous les trois.
Bu iş üçümüz için de kârlı olur umarım.
Que l'affaire nous profite à tous.
Ben, Luckey ve Tober... Onlar benim birlikte yaşadığım arkadaşlarım. Biz üçümüz ona Johnny diyoruz.
Moi, Luckey et Tober, ce sont des amis avec qui je vis, tous les trois, on l'a appelé :
Tıpkı annemin üçümüz arasında paylaşılmasını istediği gibi.
Un tiers chacun. Selon le vœu de maman.
Başından beri üçümüz de bu işte beraberiz. Başkaları için hayatını feda etmek hiçkimsenin görevi değil.
Nous sommes 3 depuis le début... et personne ne doit donner sa vie pour les 2 autres.
Bart kasabamıza taşındığından beri üçümüz çok iyi arkadaşızdır.
Clyde, Bart et moi, on est copains depuis toujours.
Demek ki üçümüz de korkuyoruz.
On est donc trois!
Burada üçümüz gömülüyüz.
Nous sommes trois à être enterrés ici :
Neden hepimizi almıyorsun? Görünüşe göre üçümüz de balığa çıkıyoruz.
Autant nous emmener tous puisque nous allons au même endroit.
Her ikiniz de öyle genç ve güzelsiniz ki ama üçümüz içinden, gelin olacak olan benim.
Vous êtes toutes deux si jeunes et si charmantes, mais de nous trois, c'est moi qui me marie.
Joe, ne olduğunu öğrenene kadar, üçümüz de konuşmayalım.
Avant que nous découvrions ce qui c'est passé, faisons comme si nous n'avions rien vu.
- Bu oğlun mu? - Evet, üçümüz geldik.
- C'est ton fiston?
Geriye sadece üçümüz kaldık.
Nous restons trois.
Biz, üçümüz birbirimize kenetlenmiş hâldeyiz, değil mi?
Nous sommes liés, maintenant, tous les trois, non?
Cutler ve ben yatak odasına geçelim mi, yoksa üçümüz de yetişkin miyiz?
Je vais me cacher avec Cutler, ou sommes-nous tous trois majeurs?
Bu akşam üçümüz yemeğe çıkalım.
Que dites-vous d'aller dîner tous les trois?
Sadece üçümüz olacağız ve bir çatışmadan kaçınmamız gerekiyor.
On ne sera que trois. Il faut éviter un échange de tirs.
Yeni bir yerde yeni bir başlangıç yapabileceğimizi söyledi. Sadece üçümüz.
Il m'a dit qu'on recommencerait à zéro, rien que nous trois.
Hatırlıyorum da, Mark'la buraya gelirdik... ve üçümüz tartışır gülüşürdük.
Je me souviens lorsque nous venions avec Mark. On se disputait, on riait, tous les trois.
Geri kalanını üçümüz taşıyacağız.
Le reste, on le portera à dos d'homme.
Bakın, Nice'e gideceğiz, üçümüz birlikte.
On va à Nice, tous les trois.
Sen ve üçümüz kasabadan birlikte çıkacağız, Diğerleriyle kamp yerinde buluşacağız.
Partez devant. On vous retrouve au campement.
Ne yapalım, biliyor musun? Sadece üçümüz bir yerlere gidelim.
Il faut qu'on se réunisse, tous les trois.
Madem benimle görünmekten utanmıyorsunuz, üçümüz beraber dışarı çıkalım mı bu gece? Siz, ben ve şapkam.
Puisque vous oseriez sortir avec moi, pourquoi ne pas faire ça ce soir - vous, moi et lui?
O hâlde ikimiz de birşey bilmiyoruz. Aslında bu beyfendiyi de sayarsan üçümüz de.
Nous sommes 3 à le vouloir!
Sen git duşunu al. Sonra da üçümüz sözleşmeyi konuşalım.
Va te doucher et à ton retour, on discutera de ton contrat.
Eğer ev temizlenecekse, Bunu üçümüz birlikte yaparız.
Si on met de l'ordre, on mettra de l'ordre tous les trois.
Var gücümüzle savaştık! 160 askerden sadece üçümüz kaldık.
Seulement trois de nous... ont pu s'en sortir.
- Biz, üçümüz mü?
- Tous?
Bu olay üçümüz arasında gizli kalmak zorunda.
Gardons le secret!
Sadece üçümüz olduğuna inanmıştım.
Cela me fait sourire :
Üçümüz, üçümüz!
Trois! Toujours la même chanson!
Eskisi gibi, üçümüz bir arada olacağız.
Nous trois.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]