Şort traducir francés
23,386 traducción paralela
Neden dar şort giymiyordum sanıyorsun?
T'as pas vu que je mettais pas de short.
Evi tam anlamıyla görünmez hâle getirecek.
Un sort de protection.
İki kişilik bir büyü.
C'est un sort avec deux personnes.
Büyünün bir parçası olmadığını biliyorum ama işleri daha kolay hâle getirebileceğini düşündüm.
Je sais que ça ne fait pas parti du sort, mais je pense que ça peut rendre les choses plus faciles.
Clary geri dönmezse, 6 metre aşağıda meditasyon yaparsın.
Si Clary ne sort pas de là bientôt, Tu vas méditer six-pieds sous terre
Ama o büyüyü Jocelyn'e yapanı bulmak zor olacak.
Il va être dur de trouver lequel a jeté le sort sur Jocelyne.
Jocelyn'e büyü yapan büyücüyle ilgili mi?
Sur le sorcier qui a jeté le sort à Jocelyne?
İçinde annemi uyandırabilecek bir büyü var ama Valentine bulamasın diye saklamış.
Il contient le sort pour réveiller ma mère, mais elle l'a caché pour que Valentin ne le trouve jamais.
Yeter! Seni çıkardık diye şuracıkta öldürmeyeceğimi sanma.
Juste parce qu'on te sort d'ici ne veut pas dire que je ne tuerai pas juste ici.
Ağabeyime ulaşmak için yaptığımız şu büyü.
Le sort pour contacter mon frère.
Bir tür büyü olmalı.
Il doit y avoir ce type de sort.
Çok güçlü bir büyü tüm heyeti silip süpürdü.
Un sort si puissant qu'il a effacé tout le terrain.
İşe yarayabilecek bir büyü buldum ama çok fazla enerji gerektirebilir.
J'ai trouvé un sort qui peut marcher, mais cela requière beaucoup d'énergie,
Yapmaya çalıştığın şu büyü tüm öğrenciler için kesin olarak yasaklanmış büyüler sınıfında.
Le sort que tu as tenté de lancer fait partie d'un type de magie interdite à tous les étudiants.
Çivilerin tahtaya mükemmel bir şekilde çakılmasını sağlayan bir büyü.
C'est un sort qui fait rentrer les clous dans la planche parfaitement droit.
Büyünün sadece bir kısmı elimde.
J'ai seulement une partie du sort.
- Gidip büyü için birkaç şey karıştıracağım.
Je vais mixer un peu de pâte pour le sort.
Yanlış giden bir büyü yüzünden.
Un certain sort a mal fini.
Arkadaşının zihnine girmek için kullandığın o büyüyü hatırlıyor musun?
Ce sort que tu as utilisé pour rentrer dans l'esprit de ton ami, Tu t'en souviens?
Fillory'ye gitmek istiyordu senin gibi. Ve bir büyü deneyip kendini patlattı.
Plover est un idiot, comme toi, qui voulait aller à Fillory, comme toi, alors il essaye un sort et se fait exploser.
Burada yağmurda oturduk ve şu aptal büyüyü tekrar tekrar yaptık on saniye süren bir gökkuşağı yarattık.
On était assises sous la pluie faisant ce petit sort stupide, encore et encore, faisant un arc-en-ciel qui dure dix secondes.
Seninle sonunda yüzyüze tanıştığım için çok mutluyum. Sana geçen hafta yolladığım byünün ortaklaşa halini yazdım.
J'ai pris la liberté d'écrire une variation coopérative du sort que je t'ai envoyé la semaine dernière.
Büyünün işlemesi lazım değil mi?
Il faut que le sort marche, ok?
Ters entropi. [4] 12 numaralı büyü. Bitti gitti.
Sort n ° 12, fait et refait.
Entropi büyüsü olabilir mi?
Est-ce que ça serait un sort d'entropie?
Kötü durumumu fırsat bilip üzerime geldi, beni kızdırdı.
Il semblait prendre beaucoup de plaisir sur mon sort, ce qui m'a mis en colère.
Ve umarım kaderin geçtiğimiz günkü biçareninki gibi olmaz.
Et j'espère que vous n'aurez pas le même sort qui a frappé ce malheureux l'autre jour.
- Ne kaderi?
Quel sort?
- Görünen o ki kaderimizi kendimiz çizeceğiz.
Il semble que notre sort soit entre nos mains.
Çünkü babanızın vaat ettiği şeyler, aklınızı tek bir noktada bir araya getirdi.
Car le sort de votre père occupe tout votre esprit.
Görünen o ki, bu berbat hâlim herkesin mâlumu. Hak iddaya etmeye daha fazla alacaklı geliyor.
Il semble que mon sort soit devenu public, d'autres créanciers viendront réclamer.
Kimse ayrılmasın!
Personne ne sort!
Duyduğuma göre Andre Hannan yakında çıkıyormuş.
Il parait qu'Andre Hannan sort bientôt.
Elektrik, jeneratörden çıkmıyor.
Alors l'électricité ne sort pas du générateur.
Ve bir jüri karşısında şansını tekrar denemeye istekli değildi.
Et il n'avait pas vraiment envie de tenter le sort à nouveau devant un jury.
büyükannnen.
a subi le même sort.
# Büyüleyecek seni anında #
♪ Cela vous jettera un sort ♪
Tanrının ve deniz kızının seçtiği atalarımdan devraladığım krallık görevim ile onları yönetmem yerine çoğunluğun karar vermesini tercih ediyorlar.
Donc, ceux qui préfèrent que l'opinion majoritaire décide de leur sort plutôt que d'être dirigés par moi, alors que mon droit de régner m'a été légué par mes ancestres qui, dit-on, était un dieu et une sirène.
Sağ pantolon paçandan sarkan çita desenli bir şey var.
Il y a de la dentelle en imprimé-guépard qui sort de votre jambe droite de pantalon.
Karaciğerin altındaki ve üstündeki damarları klipsledik ama kanama devam ediyor.
On a clampé la veine cave inférieure en amont et aval du foie. Mais il y a toujours du sang qui sort.
Hippi büyüsü mü yaptın?
Tu m'as jeté un sort hippie?
Tabii ya, unicorn büyüsü!
Bien sûr... le sort de licorne!
İçeri giriyor, Ford'u kurtarıyor, dışarı çıkıyor ve dünyayı kurtarıyoruz.
On rentre, on secourt Ford, on sort, on sauve le monde.
Laurel Hitchin sadece birkaç yarayla yoluna devam ediyor.
Laurel Hitchin s'en sort sans une égratignure.
- Bu odadan çıktığımızı anlarlar.
Ils sauront qu'on sort de cette chambre.
Koruma büyüsü.
Un sort de protection.
Pek çok kez taşınmak zorunda kaldı ama gittikçe iyileşiyor.
Elle a dû beaucoup se déplacer... mais elle s'en sort.
- İçecek bir şey ister misin?
On sort boire un coup?
Robbins bu gece dışarı çıkacak.
Robbins sort ce soir.
- Hepsi tek parça mı olacak?
- Attendez, donc ça sort en une pièce?
Baba, Apu'yu mutlu etmek için onu dışarı götürüyoruz.
On sort avec Apu pour le réconforter.