English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Abartıyorsun

Abartıyorsun traducir portugués

506 traducción paralela
- Yapma Ninotchka, abartıyorsun.
- Ninotchka, estás a exagerar.
Yalan mı? Abartıyorsun.
A mentira, está a exagerar!
Konuyu gereğinden fazla abartıyorsun.
Está preocupada com o George sem razão.
Gestapo'nun etkisini abartıyorsun.
Meu caro Rick, você sobrestima a influência da Gestapo.
- Abartıyorsun.
Fazer em excesso. Quanto menos melhor.
Abartıyorsun.
Exagera.
- Abartıyorsun.
- Isso é exagero.
Kendini abartıyorsun!
Exiges demasiado a ti próprio!
Aaa, olayı abartıyorsun artık!
Mas tu exageras.
- Abartıyorsun.
- Estás a exagerar.
Hayatım, üzgün olduğun için çok abartıyorsun.
Querido, está a exagerar porque está aborrecido.
Onu bu kadar da önemseme! Bence olayı fazla abartıyorsun.
Fazes tanto caso dele, parece-me que estás a exagerar!
Çok abartıyorsun!
Como você exagera.
Başını belaya sokmuş biri olarak fazla abartıyorsun.
Para quem já se meteu em alguns sarilhos, estás a levar isto muito a peito.
- Şimdi abartıyorsun işte.
- Vamos, vamos, não exagere.
- Olayları hep abartıyorsun.
- Sempre exagerando.
Beni abartıyorsun Draco.
Está a sobrevalorizar-me, Draco.
- Öyle. Abartıyorsun.
É mesmo.
Biraz abartıyorsun.
- Estás a exagerar!
Abartıyorsun.
Exagerais.
- Abartıyorsun.
- Querido, exagerais.
Abartıyorsun. Uçuşu iptal etmenin veya tahsisatları kesmenin, Amerika'ya bu kadar zarar vereceğini pek sanmıyorum.
Nâo tenho tanta certeza de que cancelando um voo ou uma missão signifique que a Amèrica se arruine.
Abartıyorsun. - Bitirmeme izin ver.
- Deixa-me acabar de falar.
Charlotta, çok abartıyorsun. Sadece birkaç tane parti vermiştim.
Charlotta, tens uma memória lixada.
- Biraz abartıyorsun, sevgilim.
- Tens exagerado um bocadinho, querido.
Abartıyorsun, gayet hoşuna gidiyor bence.
Que exagero. Ela adora. Pensa que está casada com o Einstein.
Bence bunu abartıyorsun.
Acho que exagera nisso.
Aptal olabilirim, ama abartıyorsun!
- Posso ser estúpido, mas não abuses.
— Sende abartıyorsun bu işi...
Acho que estás mas é a fingir.
- Maddie. - Ne kadar da abartıyorsun.
Fazes uma tempestade num...
- Alma, abartıyorsun. - Biliyordum.
- Alma, estás a exagerar.
Seni evime aldım ama abartıyorsun!
Eu deixo-te usar este sítio, mas isto é ridículo.
Her zaman abartıyorsun.
Exageras sempre.
- Biraz abartıyorsun.
- Um bocado exagerado.
- Yapma. Neden abartıyorsun?
Que é que tem?
- Abartıyorsun.
Ontem de manhã, eu... quase me matei. Juro!
Claire, bunu fazla abartıyorsun.
Estás a ser muito teatral.
Abartıyorsun.
Estás a exagerar.
Abartıyorsun.
És demais, Dix.
Bence abartıyorsun.
Acho que estás a exagerar.
Bence adım çalıştırma işini biraz abartıyorsun.
Acho que subestimas as lições.
Bence abartıyorsun.
Deve estar a precipitar-se.
Beni abartıyorsun.
Lisonjeias-me...
- Bence onun etkisini abartıyorsun.
- Sobrestima o efeito dele.
Hayır, durumu abartıyorsun.
Você esta exagerando a situação. O Franco não é problema.
Yine olan biteni abartıyorsun.
Estás a exagerar.
Abartıyorsun cidden.
Mas que exagero!
- Çok hoş... abartıyorsun.
És muito amável.
Abartıyorsun.
Exageras.
Abartıyorsun sen de ama.
Estás a fazer uma tempestade num copo de água.
Abartıyorsun.
Não exageres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]