English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Akeem

Akeem traducir portugués

51 traducción paralela
Kımıldama, Akeem.
Espera aí, Akeem.
Akeem, gülcü kızlara ne oldu?
Akeem, que aconteceu às portadoras das rosas?
- Akeem...
- Akeem...
Adım, Akeem.
Eu sou o Akeem.
Tanıştığımıza memnun oldum, Akeem.
Prazer em conhecer-te, Akeem.
Çöp deyince, aklınıza Akeem gelsin.
Quando pensares no lixo, pensa no Akeem.
Hoşçakal, Akeem.
Adeus, Akeem.
- Hey, Akeem!
Ei, Akeem!
- Akeem, Afrikalı.
O Akeem é africano.
Neden ceketini çıkartmıyorsun, Akeem?
Por que não tiras o casaco, Akeem?
- Oyunu takip edebiliyor musun?
Consegues seguir o jogo, Akeem?
Hey, Akeem.
Olá, Akeem!
Akeem, sana küçük McDowell's şatosunun içini göstermek istiyorum.
Akeem, vem comigo. Quero mostrar-te o castelinho do McDowell's.
Ben çocukken, dokuz kişi bu büyüklükte bir kulübede oturuyorduk.
Sabes, Akeem, na minha infância, nove de nós morávamos numa cabana mais pequena do que esta sala.
Bardakların boş kalmamalarına dikkat et. - Çok özel bir duyuru yapmak üzereyiz. - Olur, efendim.
Akeem, certifica-te de que todos têm os copos cheios.
Eğer bana takılacaksan, rahat olmalısın.
Se vais ser o meu melhor amigo, tens de te soltar, Akeem.
Hey, Akeem.
Akeem.
Beni dinlediğin için teşekkürler, Akeem.
Obrigada por ouvires-me, Akeem.
Tanrı aşkına, cep harçlığımı alma!
Por amor de Deus, Akeem. Não leves todo o meu dinheiro das despesas.
Akeem, fakirlikten endişe etmekten artık vazgeçsen. Zengin bir adam isteseydim, Darryl ile beraber olurdum.
Akeem, gostava que deixasses de preocupar-te por seres pobre.
"Efendim, Akeem ve ben kaynaklarımızı tükettik."
O Akeem e eu estamos sem dinheiro.
Akeem'i görmeye gelmiştim.
Vim ver o Akeem.
Selam, Akeem.
Olá, Akeem.
Akeem ile beraber.
Com o Akeem.
- Akeem'in nesi var? .
- Que tem de mal o Akeem?
Oğlum, Akeem için buraya geldim.
Vim buscar o meu filho, Akeem.
- Sen Akeem değilsin.
- Não é o Akeem.
Akeem nerede?
Onde está o Akeem?
Senin işin Akeem'e göz kulak olmaktı.
O teu único trabalho era cuidar do Akeem.
Akeem beni dinlemiyor.
O Akeem não me ouve.
- Oğlu Akeem'i arıyor.
Ele anda à procura do filho, Akeem.
Prens Akeem, Zamunda tahtının tek varisidir.
O Príncipe Akeem é o único herdeiro ao trono de Zamunda.
WALDORF-ASTORIA OTELİNDEYİM.
Akeem, fui para o hotel Waldorf Astoria.
Akeem, tekrar görüştüğümüze sevindim.
Akeem, que bom ver-te.
- Mesele nedir, Akeem?
- Passa-se alguma coisa?
- Akeem nerede?
- Onde está o Akeem?
Ve neden birdenbire Akeem'e iyi davranmaya başladın?
E porquê essa simpatia repentina pelo Akeem?
Haberler çok iyi, Akeem.
Boas notícias, Akeem.
Akeem'in babası. Kral!
- Este é o pai do Akeem... o Rei.
Akeem Amerika'ya... asalet tohumlarını ekmek için geldi.
O Akeem veio para a América para pagar tributo à sua real mocidade.
Akeem'in onunla ciddi olamayacağını.
Que o Akeem não podia estar interessado nela.
- Prens olan Akeem mi? - Evet.
- Quer dizer que o Akeem é o Príncipe?
- Akeem!
- Akeem!
Hoşçakal, Akeem.
Não posso. Adeus, Akeem.
Benim için fazla teknikti. Hadi dostum.
Vamos, Akeem.
Burası Teksas Akeem Olajuwon'un gelecekteki evi!
Estamos no Texas, futuro lar de Akeem Olajuwon!
- Tamam. Jalil, Akeem?
Jalil, Akeem?
Üzgünüm, Jalil ve Akeem şu anda telefona bakamazlar çünkü yanlış adamlara bulaştılar, değil mi?
Desculpe, o Jalil e o Akeem não podem atender o telemóvel agora porque meteram-se com os tipos errados, está bem?
Akeem.
Akeem.
AYIN EN BAŞARILI İŞÇİSİ AKEEM
McDOWELL'S Empregado do Mês

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]