Alevler traducir portugués
824 traducción paralela
Yakıcı kurşunlar.. ve Amerikan No.3 alevler içinde dönerek düşüyor.
Balas incendiárias e o avião americano no 3 cai em chamas!
Alevler Jeanne'ın ruhunu korudu ; cennete yükselene dek.
As chamas abrigaram a alma de Jeanne enquanto esta subia aos céus
Alevler yavaşça ölmekte.
O fogo está a esmorecer.
" 12 Mart 1914'de alevler içinde düşürülen Fransız Hava Kuvvetlerinden Yüzbaşı de Crussol'a.
" Ao Capitão CrussoI da Força Aérea francesa, despenhado em chamas a 12 de Março de 1914, dos oficiais do 21o.
Kalp yangınları ve alevler.
Fogos de fornalha e holocaustos!
Ölüm, korku, alevler, dehşet ve kara giysiler...
A morte. O medo. As chamas, o horror e as roupas negras.
İki çocuk gördüm. Ve bağırmaya başladım, su püskürtme sistemi bozulmuş. Alevler yükseliyordu.
Vi aqueles dois rapazes e gritei-lhes que os aspersores não funcionavam, que tudo iria pelos ares.
ALEVLER HOLMES FABRİKASINI YUTTU!
CHAMAS CONSOMEM FIAÇÃO DE LÃ HOLMES!
Odun, şömine, alevler tamamen aynı fakat ışığı farklı.
A madeira, a lareira, a chama são idênticas, mas a luz... não.
Yanan beynimi ele geçirmek için zulmedilmiş kulaklarımdan alevler gibi geçen sözleriyle benimle konuşan bir ses.
Uma voz falou comigo em palavras, que penetraram como chamas, nos meus ouvidos torturados... para se apoderarem do meu cérebro ardente.
Kalbinizdeki alevler Titreşip ölmeden
Antes que a chama em vossos corações tremule e morra
Alevler içinde 8 gün geçti ama onlardan hiçbir iz yok.
Bem, levamos já oito malditos dias e nem rasto deles.
- Alevler içinde ancak - Çalı yanmıyor.
Está incendiado, mas não arde.
Başla dediğimde, gözlerinde alevler ve aklında cinayet ile yürü.
À minha voz, desça com fogo no olhar e assassínio na mente.
Alman güçlerince sarılıp bağlantısı kesilen... Zoliborz, Mokotow ve şehir merkezi alevler içinde.
Zoliborz e Mokotow separaram-se... e ardem cercadas pelas forças alemães.
Alevler Dördüncü ve Beşinci Kale'yi yok ederken, Kumandan Washizu komutasındaki Birinci Kale, sınırımızı geçen Inui'nin güçlü 400 adamı tarafından ani bir saldırıya uğradı.
Quando as chamas cercaram a Quarta e Quinta Fortalezas, a Primeira Fortaleza, sob o comando de Washizu, foi atacar os homens de Inui, um exército com cerca de 400 homens, que passaram a nossa fronteira com toda a força.
Göz görebildiğince... duman ve alevler kapkara gökyüzüne ulaşıyordu.
Tanto quanto os olhos podiam ver... fumaça e chama preta alcançando o céu.
Göz görebildiğince... duman ve alevler kapkara gökyüzüne ulaşıyordu.
Tanto quanto o olho podia ver... fumaça e chamas para o céu preto.
Alevler yükseldi. Evim bir anda yok oldu.
As chamas subiam em direcção ao céu e a minha casa desapareceu.
Alevler, kurban ikarus.
Chamas. Sacrifício. Ícaro.
- Burası alevler içinde!
- Isto está a arder!
Alevler var, ama sahilin yukarısında, epey uzakta.
Clarões, mas longe daqui, junto à costa.
Alevler içinde yüzen cenazemin ruhumu Valhalla'ya sürüklüyor olmasını.
Com a vela do funeral a arder e a alma a boiar para o Valhalla.
Kyoto alevler içinde.
Queimaram Kyoto
Alevler içinde.
Está em chamas.
Sarti'nin önünde ikinci sırada yer alan Yamura alevler içinde.
O Yamura é segundo, à frente do Ferrari de Sarti. Está a arder.
- Alevler var, ve...
- Vai haver fogos, e...
Alevler İçindeki Vincent olarak da anılır.
Às vezes chamado Vincent em chamas.
Gözlerim alevler içinde.
Tenho os olhos em chama.
Kalbim alevler içinde.
Tenho o coração em chama.
- Alevler.
- Em chamas.
Alevler.
- Onde? Chamas.
Işıltılı kılıç gibi yanan alevler vardı
Para a boca do inferno andaram os seiscentos.
Bir uçağı vururlar ve hepsi alevler içinde kalır.
Se atingirem um avião, vai tudo pelos ares.
Çektiğin acıları onlara alevler ve fırtınalarla ulaştırmak için yaşıyorum.
Eu vivo e sofro para conseguir consolo... pela tua perda... de paixões inspiradas que nas memórias encontram-se.
Tahtalar ve tuğlalar vardı,... etrafı alevler sarmıştı.
E lá estava tábuas e tijolos e labaredas crepitando.
Beynimde çan sesleri çınlamalı, vücudumdan alevler çıkmalı.. ve patlamalar...
Deve haver sinos a tocar, chamas a arder bombas a explodir.
Kızkardeşimin Lena'nın eşi, Reichskristallnacht "kırık camlar gecesi" sabahında banliyö treniyle ofisine giderken Savignyplatz ve Botanik bahçesi arasındaki sinagogun alevler içinde olduğunu görünce "Kulturschande." diye mırıldanmış.
Lembro-me que o meu cunhado, marido da minha irmã Lena, Dona de casa quando saiu na manhã após a... Kristallnacht, Reichs Kristallnacht, Noite de Cristal, como vocês dizem, ele foi de comboio para o escritório no centro e entre as estações de Savignyplatz e Zoologischer Garten havia uma sinagoga e ele viu que estava a arder.
St. Paul Katedrali alevler arasında kalmıştı.
A Catedral de St. Paul estava rodeada de chamas.
Büyük ressamın sanat galerisine girdiği anda... gözünden alevler çıktığına... yemin edenler var..
Há testemunhas que jurarão que uma auréola de chama azul acendeu na nobre cabeça do pintor assim que ele invadiu a galeria de arte.
Yürümeye çalışanların bazılarını alevler içine çekti.
Algumas pessoas que tentavam escapar eram arrastadas pelo fogo.
Şehir alevler içinde kalmıştı. Ancak, üç günün sonunda şehre girmek ve yıkıntıların altında kalan insanları bulup çıkarmak zorundaydık.
A cidade estava, é claro, em chamas, mas voltámos após três dias, para tentar encontrar pessoas e retirá-las dos escombros.
Nisan ayında, Rostock alevler içinde kaldı.
Em Abril, Rostock foi bombardeada.
Şehrimiz alevler içinde kalmıştı.
A nossa parte da cidade estava a arder.
Bir başka torpidonun isabet etmesiyle ortalık alevler içinde kaldı.
Vários outros torpedos foram disparados e ficou tudo em chamas.
Burma petrollerinin pahalı ödüllerini kapmak için yarışıyorlardı ancak onun yerine alevler içinde bir cehennem buldular.
Corriam para ganhar o valioso prémio do petróleo da Birmânia, mas depararam-se com um inferno em chamas.
Alevler asansör boşluklarına yöneldi.
O fogo vai para os elevadores.
Moskova alevler içinde!
O bairro de Zamoskvorechié está a arder!
kor alevler içinde.
Morta na fogueira.
- Bütün bu alevler...
- O que é? A artilharia deveria ter tratado isto.
Gökyüzünü alevler sarmıştı.
Sabe porquê?