English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Alâkası

Alâkası traducir portugués

611 traducción paralela
Reggie'nin yaptığı şeyin bizimle hiçbir alâkası yok Stephen.
O que ele fez não tem nada a ver connosco Stephen.
Şimdiki genç nüfusun büyük çoğunluğu kiliselerde evlenip sıradan hayatlar yaşayan ve aşkla hiç alâkası olmayan ebeveynler tarafından büyütüldü.
A maioria dos jovens foram educados por pais que se casaram na igreja e levaram uma vida vulgar, uma vida que não tem nada que ver com o amor.
Bu kuralın oyun dışı kalmamla alâkası olmamalı.
Esta regra sobre não ser capaz de participar do jogo.
Ne alâkası var?
- Que interessa isto para o caso?
Şimdi sırada alâkasız başka bir şey var.
E agora, algo completamente diferente.
Şimdi sırada alâkasız başka bir şey var. çeviren : [beeblebrox] Ocak 2008
Produções Playboy apresentam...
Bunun şansla ne alâkası var?
Que tem a sorte a ver com isso?
Şekerlemelerin patlayıcılarla ne alâkası var?
O que é que mushies têm a haver com explosivos?
- İnatla alâkası yok!
- Não é isso.
- Hızlı gitmenin Gülle yarışıyla ne alâkası var?
O que tem a ver a velocidade com a corrida mais louca?
İntikamın bununla bir alâkasını göremiyorum.
Não vejo o que a vingança tem a ver com isso.
Acaba durumun sizin gibi aktivite insanların it olmasıyla alâkası olabilir mi?
Não teria nada a ver com o facto de vocês serem uns parvalhões?
Bunun, özgür dünyada telefonu olmayan yegâne insanlar olmamızla ne alâkası var?
Que tem isso a ver com sermos as únicas pessoas - no mundo livre que não têm telefone?
Her şeyle alâkası var.
- Tem tudo a ver.
Alâkası yok.
Claro que não.
Bu cinayetlerin parayla hiçbir alâkası yok.
O dinheiro não tem a haver.
Akıllı aşçıların alâkasız şeyleri bir arada sunduklarını anlamalısınız. Ördekle portakal, jambonla ananas gibi.
Tens que perceber que um cozinheiro inteligente faz improváveis misturas, como pato e laranja, como ananás e fiambre.
Brennan desen, ırkçılıkla alâkası yok, adam herkesten nefret ediyor.
O Brennan não é racista. Ele só odeia toda a gente.
Yok canım, felaketle alâkası bile yok.
Não, não chamaria de desastre.
Dürüstlüğün bununla hiç alâkası yok.
A honestidade não é para aqui chamada :
İnsana akademik bir bakış kazandırıyor. Gerçek insanlarla alâkası olmayan işler için gayet uygun bir bakış.
Dão-nos o ponto de vista escolástico, o que serve muito bem, desde que não se aplique as pessoas.
Babamın kaderini, annemin cinayetiyle alâkası olabilecek bir adamın ellerine mi bırakayım yani?
Então, agora é suposto deixar o destino do meu pai nas mãos de um homem que pode ter estado envolvido no homicídio da minha mãe.
- Bence onun da alâkası var.
- Acho que ela está envolvida.
Alâkası bile yok.
- Nem de longe, nem de perto.
Hayır, sadece konuyla ne alâkası var, onu anlamadım.
- Não, só não vejo a relevância.
Bunun intikam ile bir alâkası yoktu. Bu tamamen bir düzmece.
Não é uma vingança.
Madem benim işim alâkasız..... nasıl oluyor da benden bu kadar nefret edebiliyorsun?
Para além disso, se o meu trabalho é assim tão irrelevante por que me detestas tanto?
Alâkası yok!
Não.
Ne alâkası var?
O quê?
İhtiyacının mezheplerle olan alâkası, daha gelişigüzel olmaya başladığına işaret ediyor.
A denominação indica que ele está a tornar-se mais aleatório.
- Frank, o hastaneye kadar ölen, alâkasız biri.
- Frank, é um morto não relacionado. - Quem é este homem?
Bunun daireyle bir alâkası yok!
A discussão não é sobre o apartamento!
- Paytoncunun trenle ne alâkası var?
Que tem a ver um cocheiro e um combóio?
- Bunun olanlarla ne alâkası var anlamı...
- Não vejo o que isto tem a ver com...
Bununla hiçbir alâkası yok!
Ela não tem nada a ver com isto.
Parti'yle alâkası yok.
Não é sobre o Partido.
- Onun bununla bir alâkası yok.
- Ele não tinha nada que assinar.
Kumların üstüne oturup denizi seyrettim... Bunun dışındaki şeylerin birbiriyle alâkası yok.
Sentado na areia, a olhar para o mar... tudo o resto parece não ter importância.
Yani kuralla alâkası yok.
Então, o problema não são as normas?
Bunun dürüstlükle alâkası yok.
Isso não é desonesto.
Hayır, onunla alâkası yok.
Não, não é isso.
Evet. Seninle ne alâkası var?
O que tens a ver com isso?
Hayır, bunun Stuart'la alâkası yok.
Isto não tem a ver com o Stuart.
- Bence bunun nehirle bir alâkası yok.
- Não creio que seja o rio.
O karakterle aslında alâkası yok. "
Não tem nada a ver com aquela personagem. " "
Kendimden nefret ediyorum, ama bunun Yahudi olmakla alâkası yok.
Odeio-me, mas não tem nada a ver com ser judeu.
Hayır, tabi ki Yahudi olmanla alâkası olamaz.
Não tem nada a ver com ser judeu.
Alâkası yok.
Nada disso.
Sherman McCoy'un babasıyla hiç alâkası yoktu.
Não, Sherman McCoy Não era nada parecido com o pai.
- Ted Danson'la ne alâkası var?
- Que tem o Ted Danson a ver?
Bunun benimle ne alâkası var be?
Que diabo tem isto a ver comigo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]