Annabel traducir portugués
213 traducción paralela
Henry, Annabel'i göster.
Henry, mostra-lhes a Annabel.
Milly Annabel'den hoşlandı.
A Milly diz que simpatizou com a Annabel.
Biri Annabel Lane adlı güzel bir yaratıktı.
Uma delas era uma bonita criatura chamada Annabel Lane.
Terry'nin kısa notunu aldığında, Lila ile sahne arkasındaydım, notta ona Annabel ile evleneceğini söylüyordu.
Estava com a Lila nos bastidores quando recebeu um recado de Terry, dizendo-lhe que se ia casar com a Annabel.
Önceleri Annabel'in adını ağzına almayan Lila, çocuğa karşı sevgi duymağa başladı.
Lila, que anteriormente havia recusado mencionar sequer o nome da Annabel, desenvolveu um afeto pela criança.
Yani, Terry O'Bane, Lila Gordon, Annabel, Jeannie...
Quero dizer, Terry O'Bane, Lila Gordon, Annabel, Jeannie...
Maisie serisi, Trudie serisi ve de Annabel serisinde olduğu gibi.
Como a série Maisie, a série Trudie e, sobretudo, a série Annabel.
- Ev arkadaşım Annabel'i almam lazım.
- Vou buscar a minha colega Annabel.
- Yerine Annabel geliyor.
- E vai entrar a Annabel.
Annabel de mutfakta romlu kahve hazırlıyor.
E a Annabel está na cozinha a preparar dois grogues de café.
- Annabel, kahveler hazır mı? - Şimdi yumuşak ve duygusal bir parça. Tobie ve Annabel için.
- Eis algo suave e sentimental... para a Tobie e a Annabel.
ANNABEL LEE'ydi adı ;
Com o nome de ANNABEL LEE ;
- Teşekkürler Anabell. - Bir şey değil.
- Obrigada, Annabel.
Şimdi sözü Başkent Emniyet Müdürü Yüzbaşı Annabel Brumford'a bırakmak istiyorum.
Gostaria de dar a palavra à nossa comissária de Polícia local, capitão Annabel Brumford.
- Selam Annabel.
- Olá, Annabel.
Hey, Annabel.
Annabel...
Hazır mısın Annabel?
Estás pronta, Annabel?
Lolita diye biri hiç olmayabilirdi önce Anabel'i tanımasaydım tabii.
Mas podia não ter existido Lolita nenhuma se não tivesse conhecido antes Annabel.
Merhaba, Annabel.
Olá, Annabel, pequenina.
Annabel, bunu unutma.
Annabel, nunca o esqueças.
Annabel benim teyzem, değil mi, Annabel Teyze?
A Annabel é minha tia. Não é verdade, tia Annabel?
Matt babamın oğlu. Annabel büyükbabamın kızı.
Ele é filho do meu pai e ela é filha do meu avô.
Hoşça kal, Annabel.
Adeus, Annabel.
Dükkanına gelmemin nedeni Annabel ve Matt'le günü geçiriyor olmamdı.
Só entrei na sua loja porque andava com a Annabel e o Matt.
Annabel ve Virginia Hayes'in Evi 20019. Doğu Sokağı Salı, 12 Ekim
CASA DE ANNABEL E VIRGINIA TERÇA-FEIRA, 12 DE OUTUBRO
Annabel'le tanıştığımızda gerçekten bir şansımız olduğunu düşündüm.
Quando conheci a Annabel, juro que achei que havia uma hipótese.
Büyük ihtimalle her seferinde Annabel'in kızını düşündüğün içindir.
Talvez por estar sempre a pensar na filha da Annabel.
- Ama Annabel Hayes'e yalan söyledin!
- Mentiu à Sra. Hayes.
Annabel'e evlenme teklif etmemene şaşırdım!
Até me espanta não ter pedido a Annabel em casamento.
Annabel ve Virginia Hayes'in Evi 20019. Doğu Sokağı Cuma, 15 Ekim
CASA DE ANNABEL E VIRGINIA SEXTA-FEIRA, 15 DE OUTUBRO
Gidip Annabel'i almayı düşünüyordum ama sanırım pek iyi değilim.
Ia buscar a Annabel mas acho que cheguei um pouco...
Cassie sorunu Annabel'e anlatsana.
- Diz à Annabel qual é o drama.
Sadece içeri girip Annabel ile konuşacağım, sonra da gideceğiz.
Vou lá dentro buscar a Annabel e seguimos.
Annabel neden senden nefret ediyor?
Porque te detesta a Annabel?
İşte, Annabel ve Mark Darcy gibi klas olanlar vardır, bir de, Rebecca gibi güzel kızlar, ve geri kalanımız.
Bem vê, há os bem sucedidos, como a Annabel e o Mark Darcy e há as meninas bonitas, como a Rebecca e depois estão os outros, como nós.
Eğer Lynette'in bir daha asla karşılaşmamayı beklediği bir kişi varsa, o kişi Annabelle Foster'dı.
Se havia uma pessoa que a Lynette nunca mais esperava encontrar era a Annabel Foster.
8 yıl önce, Annabelle Tom'a onunla evlenmesi için yalvarmıştı. Ama Tom ona evlenilecek bir adam olmadığını söylemişti.
Oito anos antes, a Annabel tinha suplicado ao Tom que casasse com ela, mas ele disse-lhe que não era homem para casar.
Annabelle'in üzüntüden Chicago'ya taşınmasına sebeb olmuştu. Kalıcı olarak. En azından Lynette öyle umut etmişti.
Isso fez com que a Annabel voltasse de vez para Chicago, ou pelo menos era isso que a Lynette esperava.
Ee Annabelle- - Tom için duyguların var mı?
Annabel, ainda gostas do Tom?
Tom yarın akşam yemekli bir parti veriyoruz.
Tom, vou dar um jantar e estou a pensar em convidar a Annabel.
Annabelle çok eski bir hikaye.
- A Annabel já passou à história.
Aha.Ve bunun Annabelle ve beni kontrol etmenle bir alakası yok mu?
Não foi para vires controlar-me e à Annabel?
Tom. Annabelle ile çalışmanı umursamıyorum. Sana bunu söylemiştim.
Já te disse que não me importo que trabalhes com a Annabel.
Annabelle umrumda bile değil.
A Annabel não me rala nada.
Susanne, sen Faraday Springs ile ilgilen, ve Annabelle, seni Travellers Otelleri zinciri işinin başına getiriyorum.
A Susanne fica com a Farraday e a Annabel, com a Travel ´ s Hotel.
Benim yerime Annebelle'i mi terfi ettirdin?
Promoveu a Annabel e não eu?
Hayır, teşekkürler Anabell.
Não, obrigada, Annabel.
Dinle Annabel
Cala-te!
- Annabel!
- Vais morrer!
Annabel?
Annabel...
Ben ve benim Annabel Lee'm. "
eu e a minha Annabel Lee ".