Applebee traducir portugués
127 traducción paralela
Rahip Applebee nerede?
- Onde está o Reverendo Applebee?
Meclis üyesi Applebee, daha geçen hafta okul yönetim kurulunun başına geçmemi istedi.
A semana passada o vereador da Apllebee, pediu para concorrer ao conselho escolar.
Ama kimse Applebee kadar ciddiye alamazdı.
Mas ninguém levou tão a serio como o Applebee.
Zachary Taylor... ama Applebee, yani, Applebee Applebee idi.
Zachary Taylor... mas o Applebee, bem, o Applebee era o Applebee.
Applebee, senin neyin vardı?
Applebee, o que é que tinhas?
Applebee?
Applebee?
Applebee'de Nestle Crunch Victor'da Snickers...
O Applebee tinha um Crunch da Nestlé, O Victor tinha um snickers...
Jonathan Jacob Applebee.
Jonathan Jacob Applebee.
Applebee protokolü kırdı.
Applebee quebrou o protocolo.
Bize Applebee lazım.
Precisamos do Applebee.
Applebee asla sıçmaz.
O Applebee nunca enganou-se na sequência.
Applebee kim?
Quem é o Applebee?
Ve bugün... bunu Applebee olmadan yapacağız.
E hoje... Vamos fazê-lo sem o Applebee.
Kağıtustası ya da Applebee.
Cribmaster ou Applebee.
Applebee, bu ciddi.
Agora, Applebee, isto é serio.
Applebee konusunda ne yapacağız?
O que é que vamos fazer acerca do Applebee?
Benim adım... Jonathan Jacob Applebee.
o meu nome... é Jonathan Jacob Applebee.
Victor ve Applebee gammaz olmuşlardı... ve herkes, yani, herkes beni suçluyordu.
Victor e o Applebee tornaram-se bilhardeiros... e toda a gente, bem... toda a gente culpava-me.
Sahte kardeşlere yalan söyledim, Applebee'nin dosyasına baktım Penisiyle ilgili olan şeyi okudum...
Eu menti aos falsos irmãos, eu olhei para o ficheiro do Applebee... eu li a coisa acerca do pénis dele...
Sammy'nin heceleme şampiyonu olması içindi... Applebee'nin aşırı ufak yazması için... ve Viktor... and it was for Victor... evlatlık çocuklarla uğraşmayı bildiği için.
Foi porque a Sammy por ganhar aquela soletração... e foi pelo Applebee por ter escrito incrivelmente pequeno... e foi pelo Victor... por saber como lidar com miúdos adoptados.
Applebee'deki şu garson.
Uh, aquele empregado no Applebee's.
Aynı zamanda Applebee'de çalıştım, parttime olarak.
Também trabalhava em part-time no Applebee's.
Applebee'se bayılırım.
Adoro o Applebee's.
Bayan Applebee'yi bahçe merkezine götürücem.
Tenho que levar Mrs. Applebee ao Jardim Central.
Benimle Applebee'de buluş.
Me conheça a Applebee e nós tentaremos discutir estes iguais adultos.
Sana Applebee'de Malcolm'ların evinde ve eve giderken arabamın yanında koştuğun zaman "hayır" demiştim zaten.
Eu lhe falei nenhum a Applebee, nenhum na casa de Malcolm, e nenhum todo o modo casa como você correu ao lado de meu carro.
İyi fikir çaylak ama Monica'nın öyle yerleri seveceğini sanmıyorum.
É uma boa ideia, miúdo, mas a Mónica não é exactamente o tipo do Applebee.
Her hafta bu Applebee's lokantasına gelip bu masaya oturmalı ve aile yemeği yemeliyiz.
Todas as semanas devíamos vir a este restaurante sentar-nos a esta mesa, e ter uma refeição em família.
- Applebee's'de fare var.
- Este restaurante tem ratos!
Bir Applebee's'den atılmaya ne dersin?
E que dizes a irmos ser expulsos de um Applebee?
- Applebee's'de küfredebilirsin.
- Podes falar mal no Applebee.
Applebee's'den nasıl atılacağız?
Como é que uma pessoa consegue ser expulsa de um Applebee?
Aplebee's var, Wendy's var. Hardee's var.
Tens o Applebee's. Tens o Wendy's. Tens o Hardee's, certo?
Kendimi kötü hissediyorum, Bay Mazeroski. - Ama önceden Applebee'nin...
Sinto-me mesmo muito mal acerca disto, Sr. Mazeroski, mas há algum tempo,
- Klas İşler'ine başvurdun.
- candidatei-me a um lugar na Applebee. - Um local de classe.
Applebee'nin arkasına gidip şu işi yapmak ister misin? Ha?
Queres ir fazê-lo para detrás da árvore?
Evet, TGI Friday ve Applebee var ama oralarda film yıldızlarını göremiyoruz.
Sim, tem um TGI Friday's e um Apple B's. Mas nunca se vê estrelas de cinema como aqui.
Merhaba, Applebee ye hoş geldiniz. Size ne ikram edebilirim?
Bem vindo ao Applebees, o que lhe posso trazer?
Barı olan bir Applebee gibi. Bi dakika, Applebee'de bar var.
Farei o que for preciso.
Ben Ralph Jarrett, sizlere Reiner Junction'daki Applebee'nin yerinden, Panther'lerin playoff'lara yükselmesi adına özel bir konuşma amacıyla sesleniyorum.
Fala Ralph Jarrett ao vivo do Applebee's em Reiner Junction, para uma edição especial das eliminatórias sobre os Panthers.
Applebee'den kazandığın parayı pek göremiyoruz.
Não te vejo a entregar o dinheiro que ganhas.
Applebee'den kazandığın 25 $'lık hediye çekiyle ne yapmayı düşünüyorsun?
O que vai fazer com o certificado de oferta de $ 25 da Applebee's?
Herhalde Applebee'ye giderim.
Acho que vou ao Applebee's.
Durum o kadar bariz ki uzaktan kumanda merkezim Time Square Pastanesinden bile görülüyor.
Tudo isso é óbvio, mesmo do meu remoto posto de comando aqui na Applebee de Times Square.
Evet, Applebee's de çalışıyorum...
Sim, trabalho no Applebee's...
Applebee's de çalışıp yeterince para kazanınca Bayan Sadmark'ın bana satacağı araba bu.
O que achas? É o carro que a Sra. Sadmark me vai vender, quando já tiver ganho o suficiente a trabalhar no Applebee's.
Her cuma gece senle Applebee's'e gidecek. Lisede süper oluşunla ilgili aynı futbol hikâyelerini dinleyecek.
Que se irá contentar em ficar sexta-feira à noite a ouvir histórias de futebol, de como punhas o colégio em alvoroço?
Ama bu kişi her kimse sen de onun hikayelerini dinleyeceksin... Yoksa senle Applebee's'e gitmeyecekler.
Tens que saber também da outra pessoa, ou não vão querer estar contigo.
Senle Applebee's'e gidecek birine sahip olamayacaksın.
Não vais ter com quem compartilhar nada.
En sonunda kendini Applebee's'te tek başına otururken bulacaksın.
Eventualmente ficarás sozinho, e acabarás sozinho.
Sadece Applebee gibi.
O que for preciso.