English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Arabistan

Arabistan traducir portugués

429 traducción paralela
Hiç Arabistan'da bulundunuz mu, Bay Kemik?
Já esteve na Arábia, Mr. Osso?
Dedim ki, "Hiç Arabistan'da bulundunuz mu?"
Perguntei se já esteve na Arábia?
Albay Mannering, basın tarafından Güney Arabistan'ın taçsız kralı olarak bilinir. - Memnun oldum.
Coronel Mannering... conhecido na imprensa como o rei sem coroa da Arábia.
Arabistan'ın bütün kokuları temizleyemeyecek şu ufacık eli.
Todos os perfumes da Arábia... não conseguirão perfumar essa mãozinha.
Şimdiye kadar kimse, Arabistan gecelerinden çıkıp gelmiş bir prense benzediğini söyledi mi sana?
Já alguém lhe disse que parece um príncipe saído das "1001 Noites"?
İlk tepkim, şahsen Arabistan'a gidip duruma göz atmaktı.
O meu primeiro impulso foi ir à Arábia, para analisar a situação.
Bir sonraki durağımız Arabistan efendim.
A próxima paragem é a Arábia.
Fransa büyükelçisi geliyor ve Suudi Arabistan prensi karilarindan birini getirecekmis.
E o embaixador francês também vem. O príncipe da Arábia Saudita vai trazer uma das mulheres.
Arabistan'da yararlı olabilir.
Pode estar na Arábia.
Daire, Arabistan'da yararlı olacağını düşünüyor.
O Governo Árabe acredita que lhes seria útil na Arábia.
Arabistan'la ilgili nihai amaçları önemli.
Refiro-me às intenções em relação à Arábia.
Korkarım Arabistan için de açlar.
Receio que essa avidez atinja a Arábia.
Hem İngiltere hem Arabistan'a mı?
À Inglaterra e à Arábia, ao mesmo tempo?
Türk, dönüp dururken biz Arabistan'ı aşarız.
Atravessamos a Arábia enquanto o turco ainda está a virar-se.
13 haftada Arabistan'da kaos yaratırım.
Em 13 semanas, posso lançar o caos na Arábia.
Arabistan, onun bir parçası.
A Arábia faz parte do seu império.
Arabistan, Araplarındır.
Agora, a Arábia é dos árabes.
Onlara Arabistan'da gözümüz olmadığını söyledim.
Disse-lhes que isso era falso, pois não temos interesses na Arábia.
Arabistan'da gözümüz var mı, Dryden?
Temos interesses na Arábia, Dryden?
Onlara sizin adınıza, Arabistan'da gözümüz olmadığını söyleyebilir miyim?
Tenho de saber se poderei garantir, em vosso nome que não temos interesses na Arábia?
- Arabistan mı?
- Na Arábia?
Arabistan'dan affım için dilekçe, efendim.
O meu pedido para sair da Arábia, senhor.
Arabistan dahil.
Incluindo a Arábia.
Judea, Ürdün, Ermenistan, Fenike, Sina ve Arabistan'daki şehirler Kıbrıs ve Girit adaları.
Judeia, Jordânia, Arménia, Fenícia, as províncias do Sinai e Arábia as ilhas de Chipre e Creta.
Sadece bizim vilayetlerimiz olan Suriye ve Mısır'da da değil üstelik, Ermenistan, Kapadokya ve Arabistan'da da kıtlık var!
Existe a fome, não só nas nossas províncias da Síria e do Egipto, mas também na Arménia, na Capadócia e na Arábia.
Arabistan, Yahudi ülkesi, Kapadokya, - Suriye, Mısır...
Arábia, Judéia, Capadocia, Síria, Egipto.
İkincisi ise 1952'de Arabistan'da gerçekleşen,
O segundo teve lugar na Arábia em 1952.
Romanlarından birinin adı "Aden Arabistan" dı.
Outro dos seus romances era "Aden Arabie".
- Aden Arabistan Hücresi olsun o zaman.
- Então, fica Célula Aden Arabie.
Aden Arabistan Hücresinden Atılmasının Ardından Henri
HENRI APÔS EXCLUSÃO DA CÉLULA ADEN-ARABIE
Suudi Arabistan Krallığı'na "Tam Yetkili Elçi" olarak atandın.
Foste nomeado Embaixador Extraordinário Plenipotenciário na Corte da Arábia Saudita.
- Anladığım kadarıyla Suudi Arabistan elçisi olarak atandınız.
Sr. Mears, soube que foi nomeado Embaixador na Arábia Saudita.
- Fakat siz Suudi Arabistan Büyükelçisiniz, değil mi?
É Embaixador na Arábia Saudita, não é verdade?
Aslında hayatımın geri kalanını Suudi Arabistan'da geçirmeye hevesli değilim.
Bem... Não me apetece passar o resto da vida na Arábia Saudita.
Her neyse, biz Elçiliği yeniden dekore edince eşini de Arabistan'a getirmelisin ama daha önce değil aksi takdirde siz de bizim gibi çadırda uyumak zorunda kalırsınız.
Mas tens de levar a tua mulher à Arábia Saudita quando tivermos redecorado a Embaixada. Mas não podem vir antes, senão terão de dormir numa tenda, como o resto de nós.
Washington'dan bir mektup aldım. Görüntüyü kurtarmak için onun da benimle birlikte Suudi Arabistan'a gitmesini istiyorlar.
Recebi uma carta de Washington a dizer que a Martha tem de ir comigo para a Arábia Saudita, para manter as aparências.
Washington'u, Suudi Arabistan'ı, her şeyi.
Washington, a Arábia Saudita, tudo.
Bir gangsterin metresi olan bu kadın Suudi Arabistan Büyükelçisi olarak, senin mahiyetine hiç de uygun değil. Bir fahişe.
Como Embaixador dos EUA na Arábia Saudita, não é exactamente correcto incluir na tua comitiva a amante de um criminoso, uma prostituta.
Arabistan'da atların gümüş kanatları vardır.
Os cavalos da Arábia têm asas de prata.
Arabistan'ın tüm esansları bu küçük eli güzel kokutmaya yetmez.
Nem todas as essências da Arábia perfumarão esta pequena mão.
- Arabistan şeyhi.
- É o Xeque das Arábias.
Suudi Arabistan Yatırım Şirketi için satın alıyorlar.
Estão a comprá-la, para a Corporação Árabe-Saudita de Investimentos.
Şu Suudi Arabistan ziyareti için neden uygun zaman değil?
E a viagem à Arábia Saudita, porque é que não é boa altura?
Suudi Arabistan'da mı sanıyorsunuz kendinizi?
Isto aqui näo é a Arábia Saudita!
Burası Arabistan çölü..
Isto é deserto arábico.
Arabistan haftası.
Semana Arábica.
Bir keresinde Suudi Arabistan'da ecinni aramıştım. Tam bir felaketti.
Estava uma vez na Arábia Saudita à procura de um génio e tudo me caiu em cima.
Bugün Arabistan'a geldim.
Hoje eu cheguei na Arábia.
Gizli şifreler, yani benim İngiltere'den Suudi Arabistan'a giden bir mesajı dinlemem gerekirdi.
Não devia conhecer um código da Grã-Bretanha para a Arábia Saudita. São nossos aliados.
- Şimdi Suudi Arabistan'da, değil mi?
- Está na Arábia Saudita.
Kendimi Arabistan'da zannettim.
Mais valia estarmos na merda da Arábia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]