Armada traducir portugués
2,181 traducción paralela
Silahlı soygun olayına rastladım.
Caí meio de num assalto a mão armada.
Bu adam gerçek bir iş silahlı soygun, haneye tecavüz...
O gajo parece ser boa peça. Ataque a mão armada, Invasão de domicilio... vamos apanha-lo agora.
Oh, şu haline bir bak. Tüm söylediklerimi reddediyorsun.
Olha só, armada em homem, recusando seguir indicações!
Araç silahlı soygun yapıp aniden üzerime doğru gelmeye başladı.
O veículo saía de um roubo à mão armada, e veio em grande velocidade contra mim.
Demek şimdi de sert takılıyorsun?
Então, agora estás armada em forte comigo?
Olay şu, bayan araştırdığımız silahlı soygundan 1 hafta sonra siz de polise ihbarda bulunmuşsunuz.
É o seguinte. Ligou à polícia por causa de um assalto à mão armada uma semana depois do que estamos a investigar.
Clarence Wilcox tutuklandıktan sonra olan silahlı soygunlardaki adamların robot resme benzerliğine bakacağız.
Vamos procurar roubos à mão armada depois de o Wilcox ser preso e ver se algum deles condiz com o retrato.
Tamam, silahlı soygun, yaralanan yok, para çalınmış.
Certo. Assalto à mão armada, sem feridos, levou dinheiro.
Mike, 2003 yazındaki silahlı soygun sulh anlaşmalarına bakar mısın?
Mike, verifica os acordos em assaltos à mão armada do verão de 2003.
İki yıl içinde, güney Chicago bölgesinde olan 4 silahlı soygundan hüküm giymiş.
Condenado por quatro assaltos à mão armada em Chicago sul durante um período de dois anos.
Adı Michael Parsons, sizinkine benzeyen birkaç silahlı soygundan hüküm giymiş.
Chama-se Michael Parsons, e foi condenado por assaltos à mão armada semelhantes ao seu.
"Ağır silahlı bir grubuz." diyor, sonra da " Harekete geçmek zorunda kalacağım diyor.
"Somos uma milícia extremamente armada," seguido de, "Serei obrigado a agir."
Aptalca davranan o.
- Ela é que está armada em chata.
İmparatorluk Ordusu çok yakında gelip- -
A Armada Imperial chegará dentro...
Sonra, bir kez daha, bu muazzam hava filosu havalanır ve her yarasa uçsuz bucaksız Kongo ormanlarındaki kendi bölgesine geri döner.
Uma vez mais, a imensa armada aérea levanta voo. Cada morcego retorna ao seu lugar de origem nas vastas florestas do Congo.
Dolayısıyla, Siyah Yıldırım'ın daha modern ve silahlı bir modelini geliştirmek durumundayız.
Temos de criar uma versão moderna e armada da Super Máquina Russa.
Amiral Yamamoto, simdiye dek bir araya getirilmis en büyük donanmanin basinda hedefine dogru yoldadir.
O almirante Yamamoto está a caminho, na frente da maior armada jamais feita.
Wichy donanmasinin çogunun bagli oldugu Toulon limaninin alinmasini emreder.
As ordens de Hitler são para ocupar o porto de Toulon, onde está baseada a maior parte da armada do governo de Vichy.
Ben de mecbur bu bayık filme kaldım.
Armada e Poderosa Então eu fui para um acaso...
- Evet. Bir Klingon filosu yok edilmiş. Kırk yedi gemi.
Haviam destruído uma armada Klingon de 47 naves.
Donanmanızın geri kalanına bakınca anlayacağınız üzere, başka seçeneğiniz yok.
Assim como no resto de sua armada. Não tem escolha.
Söylemiştim sana, yeniden baş göz edilmek istemiyorum.
Já disse que não te quero armada em casamenteira!
şahsen umrumda değil ne yaptığın. ama sürtükleşirsen ucu bana dokunur. bence sınırı aştın.
Pessoalmente, não me importo com o que fazes, mas se andas armada em vaca ao ponto de não conseguir passar o dia sem ouvir estas merdas acho que já foi longe de mais.
Birkaç silahlı soygundan dolayı bir ay önce yakalanmış.
Foi preso há um mês por várias acusações de assalto à mão armada.
Dünya kül olmuş, Dee öldü intiharlar arttı, filo berbat bir halde Başkan ortalarda yok ama Cylonlara iyi bakılıyor.
A Terra está feita em cinzas, a "D" morreu, aumentaram os suicídios, a Armada está caótica, a Presidente está desaparecida, mas temos de tratar bem dos Cylons.
Şu anda filoda bulunan asi Cylonlarla kalıcı bir ittifak yapmayı değerlendirdiğiniz doğru mu?
- Sim? É verdade que pretende formar uma aliança permanente com os Cylons rebeldes que fazem parte da Armada?
Alın teri gerektiren, zor ve sıkıcı bir iş ama filodaki bütün gemilerin sıçrama sürücülerini Cylon teknolojisine yükseltebiliriz.
Vai ser um trabalho intenso, mas devemos conseguir actualizar todos os motores de salto da Armada com tecnologia Cylon.
Athena, filonun sıçrama kapasitesini 3 kat arttıracağını söylüyor.
A Athena diz que vai triplicar a capacidade de salto da Armada.
Amiralin bu tip şeyleri çok ciddiye aldığına, yemininden dönmektense filoyu feda edeceğine onları ikna ettim.
Convenci-os de que o Almirante leva estas coisas muito a sério. Que preferia perder a Armada a violar o juramento.
Lee, filoya hitaben konuşma yapman gerektiğini düşünüyor ve ben de katılıyorum.
O Lee acha, e eu concordo, que te devias dirigir à Armada.
Bu filonun liderleri gerçeklerle yüzleşemedikleri için hayali düşüncelere karşı koyamaz bir hale geldiler.
Os líderes desta Armada estão a sucumbir a esperanças vãs porque não conseguem encarar a realidade.
Oturum başkanı bu filodaki gemilere Cylonların gelmesi kararının iktidardaki Roslin ve Adama yerine, o geminin kaptanı ve içinde yaşayan insanlar tarafından vermesi gerektiği teklifinde bulunuyor.
A presidência propõe que a decisão de dar aos Cylons acesso à Armada seja tomada pelo comandante e por aqueles que vivem nas naves, não pela administração Roslin-Adama.
Şu anda uyum içinde olmamız gerekiyor. Mesele bütün filoyu kapsamaktadır.
Precisamos de unidade, este assunto envolve toda a Armada.
Cylonlar, filodaki hiçbir gemiye içindeki insanlar izin verdikçe gelmeyecektir.
Nenhum Cylon terá acesso à Armada sem autorização dos tripulantes.
Siz Cylonlarla ittifak kurarken politik gerekçeli uzun bir duruşma boyunca filonun hiçbir şey yapmadan, usluca bekleyeceğini mi sanıyorsunuz?
Acha mesmo que a Armada vai ficar parada durante um julgamento longo e com motivações políticas enquanto faz uma aliança com os Cylons?
Filoyu Dünya'ya götürürken, her şey çok net ve açıktı.
Quando estava a guiar a Armada para a Terra, tudo parecia tão claro.
Birazdan, köle ordusu olmak istiyor musunuz?
E já a seguir, estão preparados para serem uma armada de escravos?
Chicago'da bugün bir silahlı soygun meydana geldi.
Assaltos à mão armada ocorridos hoje na área de Chicago.
İki adam ve bir kadın eğer yakalanırlarsa, silahlı soygunla suçlanacaklar. Bu 20 ile 50 yıl hapis yatmalarına yol açabilir.
Se forem apanhados, os dois homens e a mulher... vão enfrentar acusações de assalto à mão armada... que podem levar a uma pena de prisão de 20 a 50 anos.
Mahkeme, Henry Torne'u, Birinci Derece Silahlı Soygun suçundan ötürü 3 sene hapis cezasına mahkum etti.
O tribunal condena Henry Torne a três anos de prisão por crime de roubo à mão armada em primeiro grau.
Silahlı bir kadınla asla tartışmaya girmem.
Nunca discuto com uma mulher armada.
FLN silahlı mücadele için kuruldu!
A FLN é a favor da luta armada.
Silahlı mücadeleyi destekleyen partiye oyunuzu verin.
Juntem-se todos ao partido que defende a luta armada.
Bizi zafere götürecek silahlı mücadele vaktidir.
É com a luta armada que ganharemos.
Suçlu FLN'nin otoritesine karşı çıkmıştır suçlu alenen silahlı mücadelenin gerekliliği inkar etmiştir.
O acusado recusa a autoridade da FLN, E nega publicamente a necessidade da luta armada.
82-4116 suçlamaya hususen Kenneth Waters silahlı soygunla suçlanmaktadır.
82-4116, este processo culpa Kenneth Waters por assalto à mão armada.
1983'te, Kenny had safhada bir zorbalıkla Massachusetts'te birinci derecede cinayetten ve silahlı soygundan hüküm giydi.
Em 1983, o Kenny foi condenado em Massachusetts por assassinato em primeiro grau, com extrema atrocidade e assalto à mão armada.
İddaya girerim ki o kız aynı ona söylediğin gibi davranıyordur.
E aposto que aquela rapariga estava armada exactamente no que lhe chamaste.
Bu barışın koruyucusu ve insancıl bir filo olan...
É uma armada humana para a conservação da paz.
Kibirli kaltak.
Armada em importante...
Sadece yolculuk süresince değil, filonun bir parçası olmak istiyoruz.
Queremos fazer parte da Armada.