Arılar traducir portugués
2,174 traducción paralela
"Arıların gizli yaşamı" kitabına başlayacağız.
Vamos começar a ler "A Vida Secreta das Abelhas".
Hayır, arıları çekmek için tasarlanmış.
Não, foi criada para atrair abelhas.
Ta ki biz arıları böcek zehirleriyle ve kimyasal gübrelerle öldürene dek.
Até matarmos as abelhas com os pesticidas e fertilizantes químicos.
Hadi arılar!
Força Wasps!
Hadi arılar.
Força Wasps!
Tamam! Tamam arılar!
Está bem, está bem.
Arıları, vücuttaki hastalık bölgelerinin yakınlarına yerleştireceğim.
Ponho as abelhas na pele nos locais infectados.
Arılar doğanın küçük büyücüleridir.
Sim, as abelhas são as pequenas feiticeiras da Natureza.
Arıları dinlersek onlardan çok şey öğrenebiliriz.
Podíamos aprender muito com as abelhas, se apenas as ouvíssemos.
Kur farkına bakılırsa, Amerikan arılarına göre % 20 daha az cep yakar hem. Kanadalı arı esprisi.
E com as taxas de câmbio, será 20 % menos dolorosa que a americana.
Merhabalar, karnı aç, çalışkan arılar.
Abelhas trabalhadoras famintas.
Arıları suratından uzak tutmak için.
Para afastar as abelhas da cara.
Ya arılar?
Smiley triste. Então e as abelhas?
Köpekler, balıklar, arılar
Cães, peixes, abelhas.
Hayır.Arıların vızıltısından bizi duymazlar.
Não, não. Eles não nos ouviriam por causa do zumbido das abelhas.
Evet, arılar bana söyledi.
Sim. As abelhas disseram-me.
Peki ya arılar efendim.
Certo, chefe, então e as abelhas, senhor?
Bal arılarının iğnelerini hissettim
Senti a picada das abelhas
Arılar ise ailem sayılır.
As abelhas são a minha família.
Arılarım hayat verir.
Nunca fui. As minhas abelhas dão vida.
Beynimde eşek arıları var!
Tenho vespas na cabeça!
Bence bir seri olabilir, katil arılar gibi.
É bom, certo? Acho que poderia ser uma série, como a das abelhas assassinas.
Arılar oldukça nazik.
As abelhas são delicadas.
Aynı arılar, böcekler ya da güveler gibi.
Como abelhas, como besouros, como traças.
Papanı ele geçirip arıları salıyorum.
Capturo o teu Papa e solto o enxame!
Çocuklar, Robin'le Don hem yayında hem de yayın dışında o kadar iyi bir ikili olmuşlardı ki yerel Kanal 12, en iyi programlarından bazılarına konuk sunuculuk yapmaları için teklif götürmeye başlamıştı.
Agora, miúdos, a Robin e o Don estavam a tornar-se uma excelente equipa, quer fora e durante o ar, que o Canal 12 começou a pedir-lhes para co-apresentarem alguns dos seus outros programas de topo.
Sırt çantasını alan çocukları buldunuz mu? Sokağın aşağısına kadar olan tüm binaları ve çatılarını arıyoruz. Henüz değil.
Achou os garotos que pegaram a mochila?
Abby, karbondioksit arındırıcıları şimdiden iflas ediyorlar.
Abby, os purificadores de CO2 já estão a falhar.
Sonunda, bu çok zayıf hava akımını hissettiler ve taşları temizlediklerinde, kayalık yüzeydeki daracık hava bacasını ortaya çıkardılar.
Eventualmente, sentiram uma corrente de ar subtil e começaram a afastar pedras revelando um poço estreito no rochedo.
Ve bu yüzden bir öğleden sonrası beni satış bölümünden alıp, Ryan ile sohbet etmeye çıkardılar.
Por isso, puseram-me no ar, uma tarde, na cabine, para provocar o Ryan.
Katiller karanlığa karıştılar.
Os suspeitos evaporaram-se no ar.
Jackson'ların evini arıyordum da. Burası.
Procuro a casa dos Jackson.
ESU ve K-9'lar yoldaki tünelleri arıyorlar.
A Unidade de Emergência e os cães da polícia vão vasculhar os túneis.
Alıkonma durumları için çöp öğütücülerin üzerinde belirgin şekilde "arıza önleyici" yazan Manhattan'ın en güzel, deliksiz ve isyancıların giremeyeceği binasını yapacaksın.
E vais desenhar o mais bonito, sem ventilação, à prova de rebeldes, edifício de Manhattan, com paragens de emergência claramente marcadas para o compactador do lixo no andar de detenção.
Sanchezler ise bir iç lastik ile ve köpekbalıklarına karşı sadece bir sopa ile bu ülkeye kadar yüzmek zorunda kaldılar.
E os Sanchez tiveram de viajar para este país numa câmara de ar sem nada a não ser um pau para combater os ataques de tubarões.
Tüm acılarımdan arındım sayenizde.
Libertou-me de todas as minhas dores.
Burası onları olduğu kadar arılarında evleri.
Deixem as abelhas em paz!
Hala silahlılar ve yeni Irak'ta kendilerine yer arıyorlar.
Mas eles ainda andam por aí, armados, e procuram um lugar no novo Iraque.
Suikastçıları arıyorlardı.
Ele andava á procura dos assassinos.
- Hadi, millet. Teleton yapacak bir kanal bulup Muppet'ların dönüşünü başlatalım?
Vamos tentar promover a nossa maratona para pôr o espectáculo dos Marretas no ar, sim?
Ateş etmeyin, havaya ateş açtılar.
Não disparem. Foi um tiro para o ar.
Havanın mayıstaki ve ağustostaki kokusu da öyle çünkü o aylarda mahallenin her yanında en sevdiği çalılar çiçek açardı.
Quer dizer, o ar, como cheirava em Maio e Agosto, por serem os meses em que os arbustos preferidos dela floresciam por todo o nosso bairro.
Biz gelişmiş, dahi bir uzaylı ırkız. Bir yuva arıyoruz.
Somos uma raça alienígena avançada e genial, à procura de um lar.
Suçlularla dolu bir yer arıyoruz. Alçak goriller, bok kafalılar falan.
Estamos à procura de um bar cheio de criminosos e coisas do género.
Luka da "Gökte, tövbe edenler için büyük sevinç duyulacak cennetin kapıları, arınanlara açılacaktır" der.
E como diz Lucas : "As portas do Reino dos Céus, " para os inocentes, elas abrem-se... de par em par. "
Pürmüz, patlayıcılar... Hepsi tam zamanında patladı.
Os explosivos foram ao ar todos no mesmo exacto momento.
Dünyamızı bir örtü gibi sardılar ve dünyamız sanal bir dünyaya dönüştü.
Em todos os lugares, como o ar.
Öylece oluruna bıraktılar.
Simplesmente deixaram no ar.
Sanatçılar arıyoruz. Buradan git, Humphrey.
- Procuramos visionários.
Bilgisayarlara yetecek elektriğiniz olmasını, toplantılarınız için klimanız olmasını, ve olur da işler ters giderse diye çıkış yapma saatleri konusunda sıkboğaz edilmemeyi istersiniz.
Querem energia para os computadores, ar condicionado para as reuniões, e uma generosa e tardia política de checkout no caso de uma operação der para o torto.
Havadan, karadan, denizden kuşattılar etrafı.
Vieram pela terra, água e ar.