Aşık mı traducir portugués
16,474 traducción paralela
Mutlu duruyosun. aşık mısın, dostum?
" Larga-a!
Ona aşık mısın?
- E o senhor ama-la?
Ona hala aşık mısın?
Ainda estás apaixonada por ele?
Çok açık, şakalarımı beğendiler.
Bem, obviamente, eles gostaram as piadas.
Bay Irving, insanlar dava kararına bakarak,... artık Yahudi soykırımını inkar etmeyi bırakıp bırakmayacağınızı merak ediyor.
Sr. Irving, o que as pessoas querem saber é se, com base neste julgamento, agora o Sr. vai parar de negar o Holocausto.
O kahrolası hayatını yaşıyordun. Aş artık bunu amına koyayım!
Estás simplesmente ali, a viver a merda da tua vida, e pára de me chatear com isso!
Bıktım artık!
Parem com as vossas merdas!
Cray ve diğerleri kollarımı tuttu. Sıkıcı tuttular beni. Ve ellerimi bütana daldırdılar.
O Cray e os outros agarraram-me nos braços, seguraram-me, e mergulharam as minhas mãos em butano.
Artık film kullanılmadığını sanırdım.
Não sabia que as pessoas ainda usavam filme.
Bu yüzden sana bir defa daha soracağım yoksa yemin ederim seni öyle bir tokatlarım ki o yeni memelerin kıçından çıkar. Anladın mı?
Por isso... vou perguntar-vos uma vez mais, ou eu juro por Deus que irei bater-vos com tanta força, as vossas mamas novas irão rebentar pelo vosso cu.
"Ama kızım için adaleti sağlarım çünkü ben bir anneyim." "Ve biz gençlerimizi koruruz."
porque sou uma maldita mãe... e nós mães protegemos as nossas crias ".
Kızlarla orada buluştunuz sandım.
Pensei que tinha sido lá que te tinhas encontrado com a Hanna e as outras.
- Bana yapma diyemezsin kızım!
Não me vais negar as coisas!
Oynadığımız oyun televizyonda gördüğümüz gibi değildi. Oyuna alkol dahil etmeye karar kıldık. Topu fileye vurursa, fondip yapmalı.
Algures pelo caminho, o jogo ficou tão competitivo que o Joey decidiu cortar as calças de ganga e fazer calções, porque disse que não estava a ter movimento lateral suficiente na casa.
Sikime taktığım mevzular Artık umrumda değil. Beyaz don giydiğim zamanlar gibi.
Antigamente, se tivesse manchas de merda nas cuecas, tentava apanhá-las antes que ela as visse, para as tirar de casa.
Arabama koyar, sürer, keser, farklı farklı çıkışlara atardım. " Bunları asla bulamayacak.
Porque é que as mulheres adoram discutir por coisas óbvias?
Henüz tam bir zaman çizelgesi oluşturmadık fakat planımız kasabada bir konsorsiyum kurup toprakları satın almak ve daha sonra Çinlilerle pazarlıkları yürütmek şeklinde.
Mas a ideia, é que um consórcio da cidade compre as terras, e as negocie com os chineses.
Onlar benim kızlarım.
São as minhas filhas.
Sanırım artık eşyalarımı toplayabilirim.
Acho que posso arrumar as minhas coisas.
Asıl sıkıntı dağıtım.
É um problema de distribuição.
Bazı inşaat şirketlerinin yıkım sözleşmelerini geçirtmek için rüşvet alıyormuş.
Parece que ele tinha ambas as mãos untadas para conseguir contractos de demolições para certas empresas de construção.
Hala Jimmie Cone'da aşık olduğun adamım.
Continuo a ser o mesmo tipo por quem te apaixonaste com Jimmie Cone.
Yeni bir dünya yarattık. Bu işe hayatlarımızı adadık. Ölümümüzle birlikte Samaritan'ın hayatta kalması garanti altına alınmış olacak.
Criamos um mundo novo, com as nossas vidas e agora com as nossas mortes, a sobrevivência do Samaritano está assegurada, como a evolução da vida.
Kızgın mektupları aslında ben yazmalıyım.
Sabes, eu é que devia escrever as cartas revoltadas.
Bir gün aşık olacağım ve bu olduğunda hazır olacağım.
Um dia, irei apaixonar-me e quando isso acontecer, estarei pronta.
Bir daha hırsızlık yaptığını duyarsam bu sefer altınını değil, elini alırım.
Sê apanhado a roubar outra vez e tirarei as tuas mãos, não só a tua moeda.
Her renkten kızlarla çıkarım ben.
- Ando com miúdas de todas as cores.
Ruhlarımızı sattık ve karşılığında bir şey alamayabiliriz bile.
Vendemos as nossas almas, e podemos não ganhar nada em troca.
Kısa pozisyona başladığımızda kuruldaki yerimi almamıştım.
Não estava no Conselho, quando adquirimos as ações.
Seni en son dinlediğimde adımı asırlık bir binaya koydurttum.
Da última vez que te ouvi, meti o meu nome num edifício.
Elleri iyi ve ağzı sıkı olan bir avuç adam lazım bana.
Apenas alguns homens seus que sejam bons com as mãos e discretos.
Evet, mesajlarıma bakıyorum, çünkü bir kızla tanıştım ve yani...
Estou só a ver as mensagens. Conheci uma miúda e temos passado...
Evet, yastık kılıflarımı değiştiriyorum.
Sim, estou a mudar as minhas fronhas.
Sana aşık olduğu için ayrıldığımızdan beri mi diyorsunuz?
Queres dizer, porque acabamos por ele ainda estar apaixonado por ti?
İkiniz aynı anda kalabalık içinde bulunamazsınız... Bunu biliyor olman lazım.
Sabes que não podem ser vistas em público as duas ao mesmo tempo... sabes isso.
Eskiden olduğumuz kişiler hakkında konuşmayalım artık, belli ki sen artık öyle değilsin?
Olha, não vamos falar sobre as pessoas que costumavamos ser, porque tu, evidentemente, também não és essa pessoa, está bem?
Quanticoda bulunduğum süre boyunca bu boya savaşını 20 kez yaptık, ve bu iki takımın da berabere olduğu 3. savaş.
Nós fizemos este exercício de guerras a cores 20 vezes desde que estou em Quantico, e esta é apenas a terceira vez que as duas equipas empatam.
Artık ben ve diğer kurbanların aileleri hayatlarımıza devam edebileceğimiz için memnunum
Eu estou apenas grata que eu e o resto das famílias das vítimas possamos finalmente seguir em frente com as nossas vidas.
Bu eller altına layık! Çünkü ben dünyanın sultanıyım!
As minhas mãos foram feitas para ter ouro porque sou a rainha do mundo!
Geçenki kızlar arkadaşlarımın orospularıydı.
As outras miúdas eram gajas dos meus amigos.
Korkarım ki bu yerde tıkılı kaldık.
Receio que estamos encalhados aqui com os insectos e as aranhas.
Ben dürüst bir adamım ama eğer artık yürümeyeceksen ayakkabılarını alıyorum.
Eu sou um homem honesto, mas... Se não vais andar, eu fico com as tuas botas.
Ailene bu kadarcık mı değer veriyorsun? Onların hayatını ölmüş bir kral için feda edecek kadar mı?
És realmente tão indiferente com a tua família que sacrificarás as suas vidas por um Rei morto?
- Tam bu kısımda içindeki Gölge Avcısı'nı ateşleyip asıl kaderini kabullenmen için moral konuşması mı yapmam gerekiyor?
- É esta a parte em que te motivo a usares a Shadowhunter que há em ti e a aceitares o teu verdadeiro destino?
Bir kız daha vardı ve galiba bozuk ayrıldım ama onu görüp konuşabilirsem, durumu düzeltebilirim.
Estava lá outra rapariga e as coisas não ficaram bem, mas, se o pudesse ver e falar com ele, podia compor a coisa.
Asıl sorduğun bunu yapamadık, bari bunu yapalım mı?
Então, o que realmente está a perguntar é, vamos fazer alguma coisa ou vamos só querer saber?
Cidden diyorum, senatonun lejyonlarımızı tekrar göndereceği haberleri dolanıyor. Bu sefer Gaul'a kısa bir sefer de düzenlenmeyecek.
Mas a sério, diz-se que o Senado irá enviar novamente as nossas legiões e desta vez não para uma curta marcha à Gália.
Öyle ki kapitalizmin inkarını açık açık ifade ediyor ve kendi yıkımını finanse etmek için dahil olabilir.
Como tal, expressa as contradições do capitalismo, e podem ser alistadas para financiar a sua própria destruição.
Katja'ya hiç aşık olmadım.
Perdão, nunca estive apaixonado pela Katja.
Sanırım insanlar da, modern dünya yıkılsa da buranın ayakta kalacağını düşündüklerinden geldi buraya.
Acho que as pessoas vieram para cá pois pensavam que estaria de pé depois de o mundo desabar.
Artık kurşunlar sadece savunma için hayati önem taşımıyor. Her arz talep durumunda dolu bir kovan, bu dünyada para yerine geçiyor artık.
As balas são vitais para defesa e, pela lei da oferta e procura, uma caixa cheia é agora o ouro dos nossos dias.
aşık mısın 23
aşık mı oldun 18
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41
mira 52
mimi 88
aşık mı oldun 18
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41
mira 52
mimi 88