Babam mı traducir portugués
8,672 traducción paralela
Babam mı o?
É o meu pai?
Sen benim babam mısın?
Espera. Tu és o meu pai?
Babam mı?
O meu pai?
Babanız gönderdi. Babam mı gönderdi?
- O teu pai enviou-nos.
Babamın evinde olacağım.
Estou em casa do meu pai.
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
E um dia, vou encontrar quem matou a minha mãe, e vou ter justiça para o meu pai.
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
E um dia encontrarei quem matou a minha mãe, e obterei justiça para o meu pai.
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
E um dia, vou encontrar quem matou a minha mãe e ter justiça para o meu pai.
Moriah Tarikatı'ndan... Haberim yokmuş gibi davrandım. Hemen hemen her akşam babamın
Tive que fingir que não sabia sobre a Ordem dos Mória apesar de acordar todas as noites a ouvir as intervenções loucas do meu pai sobre eles.
Annemin ve babamın yaptığı gibi sen de beni bırakacak mısın?
Vai abandonar-me? Como o meu pai, como... Como a minha mãe?
Babamın annemi dövdüğünü anımsarım.
Lembro-me de o meu pai bater na minha mãe.
Bir gün babam, annemi yumruklarken... yukarı çıktım ve odaya girdim.
Uma vez, o meu pai estava a bater na minha mãe, eu subi as escadas e entrei no quarto.
Babam gibi olmaya çalışmadım. Ama insan, farkında olmadan ebeveynleri gibi davranıyor.
Nunca quis ser como o meu pai, mas, sem querer, adotamos características dos progenitores.
Sonunda babamı affettim. Çünkü onun yüzünden günahkar olduğumu anladım.
Finalmente, perdoei ao meu pai, porque percebi que eu era pecador por causa dele.
Babam beni MIT'ye göndermeden önce haham olmamı sağlamıştı.
O meu pai obrigou-me a tornar-me rabino antes de me mandar para o M.I.T..
Babamın hayatta olduğunu biliyorum ama hayatımın çoğunda yoktu.
O meu pai está vivo, mas esteve ausente a maior parte da minha vida.
Umarım babam o cips paketini hiç açmamıştır.
Espero que o meu pai nunca tenha aberto esse pacote de batatas fritas.
Babamı tutuklayacaklar mı?
Vão prender o meu pai?
- Seni bıraktım ve annemle babamın pisliğiyle tek başına ilgilendin.
E deixei-te para lidares com a porcaria dos pais, sozinho. Sim.
Onu başımızdan savmak için bu seferlik babamın borcunu ödeyeceğimizi söyleyin. - Yüzde kaçını?
Diga-lhe que pagamos uma taxa única pela dívida para que se vá embora.
- Babam konuştu sandım.
Pareces o pai a falar.
Sanırım babamız gurur duyardı.
Acho que o nosso pai ia ficar orgulhoso.
- Babamınkinin birazıyla ona yardım ettim.
Ajudei-a com algo do Daddy's.
Babam, kredi kartlarımı ve arabamı aldı.
O meu papá ficou com o meu cartão de crédito e com o meu carro.
Babamın göl kenarındaki evinin anahtarını aldım.
Tenho a chave da casa do lago do papá.
Babamı tanımıyordun.
Não o conheceste.
Babam, "İşimiz bu, kapısı kırık kadınlara yardım derneği değiliz" diyor.
O meu pai diz : "Este é o nosso negócio, não é caridade para mulheres com portas estragadas."
Kilisede öğrendiğim her şey annemin hasta ve ölüm döşeğindekiler için ettiği dualar babamın yardım ettiği bütün o yardım işleri temelde bana öğrettikleri her şey yalan mıydı yani?
Tudo o que aprendi na igreja, todas as orações da minha mãe pelos doentes e moribundos, todos os projectos comunitários do meu pai, basicamente, tudo o que me ensinaram, era tudo uma treta?
- Karşılıklı sessizlik için babamı çağırdım.
Procurei o meu pai para a troca de silêncio.
Babam daha uyanmadı mı?
O meu pai ainda não saiu da estase?
Seve seve itaat ettiğimiz babam sandığımız adam değilmiş.
O meu pai, que nós voluntariamente seguimos, não é o homem que pensámos que era.
Türkleri kıyımıza babamın yalanları getirdi.
As mentiras do meu pai trouxeram os Turcos para as nossas costas.
Sanırım babam Daniel'ın bana ne yaptığını biliyor.
Acho que o meu pai sabe o que o Daniel fez comigo.
Babam el atar mısın diye sordu.
O meu pai só me pediu para lhe dar uma ajuda.
- Anne, sence babam haklı mı?
Mãe, achas que o pai está certo?
Tamam babam zaten listede Ama o şehir dışında ve takip edecek zamanımız yok.
O pai já está na lista, mas ele está fora da cidade e não tenho tempo para encontrá-lo.
Babamı mı arıyorsunuz?
Anda à procura do meu pai?
Evet, sanırım babam kalp krizi geçirdi.
Acho que o meu pai teve um ataque cardíaco.
Ben kendi babamı tanımıyorum bile.
Eu nem sequer sei quem é o meu.
Babamı o kılıç sayesinde bulacağım.
A espada é a chave. A espada é a chave para encontrar o meu pai.
Baksana bir, toplantı için babamın kravatlarından birini ödünç almam lazım.
Ouve, preciso de pedir emprestada uma das gravatas do pai para a reunião.
- Babam beni Rusya'ya geri çağırıp KGB generali olduğunu ve vatani görevimi yerine getirme vaktimin geldiğini söylediğinde ben 17 yaşındaydım.
Bem, eu tinha 17 anos quando o meu pai me chamou de volta à Rússia, para me dizer que era um general do KGB, e que estava na altura de eu cumprir o meu dever patriótico. Algo que fiz.
Babamın tutulduğu yer burası mı?
É aqui, que o meu pai está prisioneiro?
Babamı senin için bıraktım.
Deixei o meu pai por ti.
Babam gelene kadar da bine kadar saymaya çalışırdım.
Contava até mil antes de ele voltar.
Eğer bine kadar sayarsam babamın geleceğine inanırdım.
Achava que assim ia conseguir trazê-lo.
Derken bir gün bine kadar saydım, babam gelmedi.
Depois, um dia, contei até mil e ele não apareceu.
Babam hayatımı mahvetti. ve herkesle birlikte o yangında öldü.
O meu pai destruiu a minha vida e morreu queimado como todos.
Annem, alfabeyi saydığım için babam bana bir dolar verdi!
Mamã, o papá deu-me um dólar por ter dito o alfabeto.
Annemle babam, kocaman bir yardım yemeğine gidecek.
Os meus pais vão estar numa grande angariação de fundos.
Tipik ergen problemleri babam ve üvey annemle olan sorunlarımı dengeleyici nitelikteydi.
Este problema púbere comum só veio agravar os problemas com o meu pai e a minha madrasta.