Bacaklarım traducir portugués
2,376 traducción paralela
Bacaklarımı kaybetmeyi de atlatabilirim.
E hei-de sobreviver à perda das minhas pernas.
- Bacaklarımı hissetmiyorum.
Não sinto as pernas.
Lındsay, bacaklarımı hissetmiyorum.
Não, tudo bem. Tudo bem.
Bacaklarım hareket etmiyor.
As minhas pernas não se mexem.
Bacaklarımı hissetmiyorum.
Não sinto as minhas pernas. Não sinto as minhas pern...
Yerinizde olsam, bacaklarımı traş ederdim.
Com uniforme. E se eu fosse a si depilava as pernas.
Götümdeki garip kaşıntı tüm vücuduma yayıldı, artık bacaklarımı hissetmiyorum.
O estranho formigueiro no meu rabo espalhou-se pelo meu corpo e agora não consigo sentir as pernas.
Filenin altına zar zor dokunabiliyorum. Ayrıca bacaklarım o kadar acıyor ki düşemiyorum bile.
Mal cheguei ao fundo da rede, e, agora, doem-me tanto as pernas que nem consigo cair.
İşlerimizi yaptırmak için robot üreteceğimiz bir laboratuvarımız olacak. Kendi dedektif ajansımız. Kendi dilimiz ve bacaklarımızı çıkarabilen özel bir makinemiz olacak.
Teremos um laboratório onde podemos construir robôs que nos façam coisas, a nossa agência de detectives, o nosso próprio idioma, e faremos uma máquina que pode tirar-nos as pernas e dessa maneira podemos flutuar.
Ancak onca yolu kendi başımıza aşacak bacaklarımız var.
Fomos até onde os pés no deixaram.
Bacaklarım güçleniyor.
Os meus pés estão a ficar mais fortes.
Eskiden gayda çalardım. Ama bacaklarım İskoç eteği giymek için çok ince.
Eu tocava gaita-de-foles, mas as minhas pernas são muito magras para usar um kilt.
- Evet. Bacaklarım mini etek giymek için yeteri kadar güzel mi?
Posso usar mini-saia com as minhas pernas?
Sanırım onun geri dönmesini dilemeliydim. Ama bacaklarımı daha fazla istiyordum.
Acho que deveria ter pedido para ele voltar, mas... eu queria as minhas pernas.
Ben burada seni bekliyor olacağım, bacaklarım açık halde.
Estarei aqui, esperando por você. Com as pernas abertas.
Ama bu iltifatınla bacaklarımın arasına ulaşamazsın.
Oh, obrigada. Mas me cumprimentar pelo meu profissionalismo não vai colocá-lo dentro das minhas calças.
Bacaklarım!
Minhas... as minhas pernas.
Bacaklarım çıkıyor!
Eles estão indo embora.
Bacaklarımı buradaki gibi geri çekip kalçamı havaya doğru ittirmem gerekiyor.
Então, tenho de pôr as pernas para trás desta maneira, e depois meter a minha pélvis na direcção do céu.
Aman Tanrım, sanırım bacaklarım uyuşmuş.
Credo, parece que as minhas pernas adormeceram.
O zaman bacaklarımı kes.
Então corta-me as pernas.
Bacaklarım hala yaralı.
Ainda me doem as pernas.
Demek istediğim, bacaklarım kıllı değil ama son iki haftadır bol kotlarımı giyiyorum ki belki bu nedenle benimle seyahate çıkmak yerine evde kalıp turta yemeyi tercih ediyordur.
Porque com coisas como essas é muito melhor saber-se logo. Quero dizer... as minhas pernas não estão peludas mas tenho usado os jeans soltos, o que pode ser por isso o querer ficar em casa a ver TV em vez de ir de férias comigo.
Biliyorsun, iki film içide bunu ilk defa yapıyorum daha önce hiç dalaşmamıştım, ama şimdi ise götüm ve bacaklarım, ıssırması için köpeklere verilen şey oldu.
Sabes, eu nunca poderia ter feito isto nos primeiros dois filmes, porque Eu nunca fiz agachamentos ou outra coisa qualquer, mas agora eu tenho vindo a trabalhar no meu traseiro e pernas, e isso deu ao cão alguma coisa para morder.
Bacaklarım kopana kadar senin kıçını tekmeleyeceğim.
Vou pontapear o teu traseiro até as minhas pernas caírem.
Kazadan sonra bana, tekrar bacaklarımı kullanabilme şansım olduğunu söylediler ama bu bir daha olmadı.
E depois do acidente de carro, havia... uma hipótese. Bem, disseram-me que havia uma hipótese de eu... voltar a andar, mas isso nunca aconteceu.
İstediğm yere gidebilmem için bana bacaklarımı verdiğin...
Louvado sejas por me dares pernas para que possa caminhar...
Baba, bacaklarımı seviyorum.
Pai, eu gosto dos meus membros.
Bacaklarım güzeldir.
São a minha melhor parte, ao que me dizem.
- Bacaklarımı hissetmiyorum.
- Não consigo sentir as pernas.
Hiç ıslanmadım, bacaklarımı bile açamadım.
Não conseguia ficar húmida.
Yani, bacaklarım her yöne...
Ia... A minha perna...
- Bacaklarımı o kadar geriye atabiliyordum ki.
- Conseguia esticar tanto a perna.
Biraz bacaklarımızı açalım mı?
Mark. Vamos esticar as pernas por uns momentos.
Üniversitedeki bütün sosyal tecrübeyi internete taşımaktan bahsediyorum. Bacaklarımı hissetmiyorum.
Refiro-me a pegar em toda a experiência social da faculdade e pô-la "online".
Şuna. Bacaklarını takmayı başardım.
Diabo branco, tens de pagar pela mutilação.
Bacaklarımı kastediyorsun.
- Referes-te às minhas pernas!
Senin sakat bacaklarınla mı?
Com as tuas pernas fracas?
Bacaklarını kafama dolayacağım ve seni taçmışsın gibi takacağım.
Vou embrulhar as pernas em volta da minha cabeça E você gosta de usar a coroa que você é.
O bacaklarından tatlı yapacağım!
Esse sapo vai aprender a não se meter.
Evrenin kraliçesi o kadar atıp tutarken bir zorluk karşısında kuyruğunu bacaklarının arasına alıp kaçacak mı?
O lance de ser uma deusa guerreira sintonizada com o universo... vai para o espaço quando surge um problema?
Beni dinle, sen benim yaşamama yardım et ben de senin bacaklarının yerinde durmasına.
Ouve. Se me ajudares a ficar vivo, podes ficar com as tuas pernas.
Sonra bacaklarını açmak için 90 metre koşacaksın.
Ok, em seguida uma corrida de 500 m, para esticar as pernas.
Kollarını ve bacaklarını sarmamda yardım et.
Ajuda-me, eu levo-lhe o braço e você pés.
- Yazılarımda kimi övsem acaba? Uzun bacakları mı? Yoksa iri göğüsleri mi?
- Não sei quem apoiar, a pernas longas ou a mamas grandes.
Bir keresinde, bana çok pişmiş bir biftek yapan bir herifi bacaklarından asmıştım.
Uma vez pendurei um homem pelos tendões por me ter passado o bife bem demais.
Etrafta ateş püskürerek dolaşabilsinler diye Naziler'in bacaklarını iyileştiren Nazi doktorları vardı, tamam mı?
Tinham médicos nazis que arranjavam pernas nazis para que eles pudessem andar armados em mauzões.
Yoksa geri gelir ve bacaklarını kırarım.
Se não, volto aqui e parto-te as pernas.
- Senin bacakların mı sakat peki?
- As tuas pernas estão partidas?
Şu minik bacakları çekelim bakalım.
Puxo-te pelas pernas mais curtas.
Yere yatıp, kollarımı ve bacaklarımı açtım.
Deitei-me estendido no chão, de braços abertos e tive a impressão