Bakabilirsin traducir portugués
725 traducción paralela
Tabii, bakabilirsin.
Não, força.
- Artık bakabilirsin. Hadi.
Já podes olhar agora, vá lá.
Artık bana bakabilirsin.
Podes olhar para mim. Estou bem.
Bundan böyle, kendi başının çaresine bakabilirsin.
A partir daqui, trata de si.
Bakabilirsin Şerif.
Esteja à vontade, Xerife.
Dr. Spencer'ı eve götürelim orada ona daha iyi bakabilirsin, Julie.
Vamos levar o Dr. Spencer para casa, para que a Julie possa cuidar dele.
Benim falıma bakabilirsin.
- Sim, diga-me! - Pode ler a minha sorte.
Öyle gözlerini kısarak bakabilirsin ama beni korkutamazsın.
Pode-me olhar de revés, mas não me assusta.
Artık buna bakabilirsin.
Já agora, podes ver isto.
Kendin de bakabilirsin.
E, bem, pode ver por si próprio.
Ama adaşın olduğu için girip bakabilirsin.
Mas já que ele tem o seu nome, pode entrar.
Oturup, rahatına bakabilirsin.
Mais vale sentar-se e ter calma.
Ama bakabilirsin.
Mas podes.
İnanmıyorsan daha yakından bakabilirsin.
Se é que está se referindo ao que usa o meu cavalo.
Yarın mahkemede yerime bakabilirsin, değil mi?
- Valerá a pena se consigo Hoffman. Substitua-me no tribunal pela manhã, ok?
Daha sonra da bakabilirsin.
Podes vê-los mais tarde.
Bitirdiğinde, gelip onlara bakabilirsin.
Quando tiveres acabado, podes voltar para olhar para eles.
Dilediğin gibi bakabilirsin.
Pode olhar o quanto quiser.
- Bakabilirsin ama dokunamazsın. - Ben de varım!
Podem olhar, mas não lhe toquem!
Bu gece bakabilirsin.
Podes procurar hoje à noite.
Demek kendi başının çaresine bakabilirsin, öyle mi?
Então, consegues tomar conta de ti, não é?
İstersen bakabilirsin.
Podes ver se quiseres.
İstersen, beni masaya yatırıp keyfine bakabilirsin.
Se quiseres, podes me deitar na mesa e divertir-te.
- İstersen bakabilirsin.
- Podes ver se quiseres.
Bu şekilde bakabilirsin.
Podes ver as coisas assim.
Bakabilirsin ama dokunma, ufaklık.
Podes ver, mas não toques, jovem.
"... bu konularda benim desteğim olmadan da başının çaresine bakabilirsin. "
Podes bem cuidar de ti sem a minha ajuda.
İstersen, beni masaya yatırıp keyfine bakabilirsin.
Se quiser, eu deito-me em cima da mesa para o satisfazer.
İstersen bakabilirsin.
Pode procurar onde quiser.
Onlar hazır olduktan sonra, biraz keyfine bakabilirsin.
Depois de terem descansado vão precisar de comer.
Bana bakabilirsin, John Koenig.
Pode olhar para mim, John Koenig.
Evet, eminim şimdi de bakabilirsin.
Acredita que não.
Kenara gelirsen aşağıya bakabilirsin.
Vem até à beira e podes olhar para baixo.
Kuşuma bakabilirsin Baba. Adı Monty.
Pode brincar com meu passarinho, se chama Monty.
Bakabilirsin.
Pode ver.
Kent, istediğin kadar... bakabilirsin.
Kent, você pode olhar tudo que você quer.
Bizim odada bakabilirsin.
- Pode ficar no nosso quarto.
Onun icabına bakabilirsin!
E podes derrubá-lo.
Doya doya bakabilirsin.
Olhe só para isto.
Bakabilirsin.
Vê o que trago.
Tamam anne. Artık bakabilirsin.
Pronto, já podes olhar.
T-Bird değilsen, ki değilsin, bakabilirsin ama dokunamazsın.
Não sendo um T-Bird, que não és, podes olhar, mas não podes tocar.
Buradan İsyancilarin hazin sonunu daha net gorebilir... ve onlara son birkez daha bakabilirsin.
A partir daqui vais presenciar a destruição final da Aliança, e o fim dos teus insignificantes rebeldes.
Gelecek filmin için buradan çekim yeri bakabilirsin.
Devias procurar aqui cenários para o teu próximo filme.
Sonra bakabilirsin sanırım.
Podes ver mais tarde...
Buna da başka bir anlaşma gibi bakabilirsin. Ve hiçbir sorunun olmayacak, söz veriyorum.
Vê isto como uma das tuas transacções comerciais e não terás problemas, asseguro-te.
Evet, bakabilirsin.
Sim, podes olhar agora.
- Eğer elbiseleri çıkartabilirsen daha iyi bakabilirsin
Por que lhe tira a roupa para vermos melhor essas feridas?
İşlere sen bakabilirsin.
Trata de tudo, isto hoje está muito calmo.
Patronun yerine gidip bakabilirsin.
Podes ir a casa do patrão e ver por ti.
Bana doğanın garipliklerinden biri gözüyle bakabilirsin.
Podes dizer que sou uma aberração da natureza.