English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Banker

Banker traducir portugués

167 traducción paralela
Cuma günü saat 1'de Bankacılar Kulübü'nde buluşabilir miyiz?
E se for ter comigo ao Banker's Club, sexta, às 13 : 00?
Geleceğe ümitle bakan genç banker mi?
Um banqueiro progressista?
Annem biraz daha az güvenilir bir banker seçmeliymiş.
Minha mãe deveria ter escolhido um banqueiro menos confiável.
Şey banker sen misiniz?
Bem o senhor é que é o banqueiro?
Bu, banker Lord Ascoyne D'Ascoyne'in oğluydu. Daha saygın bir kariyer için bana yardımı reddeden şu anki yüz kızartıcı işte bulunmama sebep olan adamın oğlu.
Este era o filho de Lorde D'Ascoyne, o banqueiro, cuja recusa em ajudar-me levara à minha actual ocupação desonrosa.
İkna etmek biraz zor oldu, ama banker Mr. Clark'ı buraya getirebildim.
Levou um pouco de tempo para convencê-lo... mas finalmente consegui que o Sr. Clark, o banqueiro, me acompanhasse.
- Şey, belki bir iki banker olabilir.
- E alguns banqueiros também.
- Banker de olur.
- Banqueiros servem.
Benim kocam Franklin Walsh, banker.
O meu marido é Franklin Walsh, o banqueiro.
Banker mi?
Banqueiro?
Amy Lee, yakışıklı banker Arnold Hammer'a bu şekilde davranma.
Amy Lee, isso não são modos de tratar o gentil e calmo banqueiro Arnold Hammer.
Evet, ama ben banker değilim.
Sim, mas eu não sou banqueira.
Banker terledi.
O banqueiro está transpirando.
- Floransalı bir banker için kutsal aile tablosu yapmadın mı?
- Não pintou a Sagrada Família para um obscuro banqueiro florentino?
Wisconsin'den bir banker.
Um banqueiro de Wisconsin.
Bir gün bir banker... çelik kasasının... tahtadan bir dolap gibi görünmesini istedi.
E havia um banqueiro que decidiu que tinha de ter o seu cofre disfarçado para que se parecesse com um móvel.
Bunun için... banker marangoza gider, ve bir gün... kadere bakın ki... marangoz El Paso'dadır.
Para o fazer o banqueiro deu o trabalho ao nosso carpinteiro, e um día por coisas do destino o carpinteiro encontra-se em El Paso.
İyi bir anlaşmayı ifade ediyorlar. Blackwood bir banker ve ben de kızıyla evliyim.
Significam muito, Blackwood é banqueiro e casei com a filha dele.
Ekonomi bakanı, milletvekili ve banker 4 şirketin başkanıdır. 2'si Amerikalı.
O Ministro da Economia, Deputado, banqueiro, presidente de 4 empresas, duas delas americanas...
Dışişleri bakanı milletvekili ve banker. 70 şirket yönetiyor. Rockefeller grubunu temsil ediyor.
O Ministro de Assuntos Exteriores, Deputado, banqueiro, controla 70 empresas, representa o grupo Rockfeller.
Herbert Ailesi, banker. 300 bin hektarı kontrol ediyorlar. 7 şirket, 3'ü Amerikalı.
o clã Herbert, banqueiros, controla 300.000 hectares, 7 empresas, 3 delas americanas.
Daha fazla banker daha fazla sanayici.
Mais banqueiros Mais industriais que foram ministros.
Bakanların gittikleri banker olan bakanlar, ya da sanayiciler.
Ministros que são banqueiros ou industriais.
Ve en sonunda, Ordu Sekreteri. Bir tek o, ne banker, ne zengin. Görevi zenginleri ve bankerleri korumak.
e finalmente, o Ministro do Interior, o único que não é nem banqueiro, nem rico, e cuja tarefa é defender os ricos e os banqueiros.
Asker, patron, işçi ya da banker.
o soldado, o chefe, os trabalhadores, o banqueiro.
Banker'a yardım etsem daha iyi olur.
É melhor eu ir ajudar o Banker.
- Banker Matherson mı?
O Mastherson do Banco de Comércio?
O yağcı banker kıçının üstüne oturup kalacak.
E deixo o banqueiro seboso a chuchar no dedo.
Banker bunu niye izletiyor?
Por que é que o banqueiro o quer vigiado?
- Banker Harwell, evet.
- O banqueiro Harwell, sim.
D.L. Rubinstein. Banker.
Rubinstein, banqueiro
İçki kaçakçısı ile bir banker arasında bir yerlerde.
Algures entre banqueiro e contrabandista.
Mareşal ise, Banker Gianelli ile yaptığınız ziyareti hatırlıyor, şu an ki varsayımı, Roosevelt ili aynı.
Como o Reichmarshal Goering, lembra-se da sua visita ao banqueiro Gianelli, e a sua finalidade agora é exactamente a mesma de Roosevelt nessa altura.
- Zengin bok!
Banker!
Sonra banker öldü, ve karım, Elisa,...
Então o banqueiro morreu, e a minha mulher, Elisa,
- Baban büyük bir banker gibidir.
Ele é o homem manteiga no ovo.
İşten gelirdik, konuşurduk, gülerdik, küçük banker fıkralarımızı paylaşırdık.
Chegávamos do trabalho, falávamos, ríamos, partilhávamos anedotas de bancários.
Beyler, karşınızda duran adam, kayıp banker Matthew Davenheim'dır.
Senhores, passo a apresentar-lhes o banqueiro mercante desaparecido, Mathew Davenheim.
O küçük İsviçreli banker pisliği.
Aquele maldito banqueiro suíço.
Üyeler arasında bulunanlar, eski CIA şefi Allen Dulles... milletvekili Gerald Ford, banker John McCloy...
Constarão nelas nomes como Allen Dulles, ex-director da CIA, o congressista Gerald Ford, o banqueiro John McCloy...
Peki. Banker?
- Está bem, banqueiro?
Yo, yo, yo. Banker değilim.
Não, um jornal financeiro.
Çavuş York'un annesi bir melek miydi? Ve bir banker para peşine düşer mi?
O banqueiro cobiça dinheiro?
Ben banker değilim. Finansal yayıncıyım.
Não sou banqueiro, sou financeiro.
Ve banker olduğun için.
Morte por ser banqueiro.
Her neyse, niyetim, tüm cezaları silmek, banker kanını görmezden gelmek, ve burda yaşamana izin vermek torunumun kocası, çocuğunun babası, ve koltuğumun veliahtı olarak.
Mas estou disposto a pôr de lado o veredicto. Fechar os olhos ao teu sangue de banqueiro, se viveres aqui... como marido da minha neta... pai do teu filho e herdeiro do meu cargo.
Görüşürüz, Banker! Hayır, ne?
- Até breve, banqueiro!
Kim Snaps adında bir banker duymuş?
Quem é que ouviu falar num banqueiro chamado Snaps?
Öğlen vakti banker olacağız.
Hoje à tarde tornamo-nos banqueiros.
Tamam. Banker.
Está bem, banqueiro.
9. Hadi, Banker! 8.
nove, vamos lá banqueiro... oito, que foi homem, estás com medo de beijá-la?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]