Barley traducir portugués
94 traducción paralela
- Bay ve Bayan Barley.
- O Sr. e a Sra. Barley.
- İyi düşün, Barley.
Pense bem, Barley.
Evet Barley'i tanırım.
Claro que conheço o Barley.
Senin kadar istesem de Bay Barley Scott Blair'in burada olmasını sağlayamam.
Oiça, estou a tentar ganhar a vida. Não trabalho para o Barley Scott Blair.
Hiç tanımadığını söylediğin bir kadının,... neden sana "Sevgili Barley" diye başlayıp, "Sevgilin K." diye biten,... bir mektup gönderdiğini bilmek istiyoruz, aslında.
Queremos saber porque uma mulher que não conhece lhe enviaria uma carta que começa com "Meu querido Barley", - assinando, a sua amada K.
O güvenli ellerde, Barley.
Está em boas mãos, barley.
Ve "Ayyaş" Barley Blair'e gönderilmiş.
Endereçado ao Barley Blair bebedolas.
Lizbon'da ne yapıyordun, Barley?
Como passa o tempo em Lisboa, Barley?
Barley ile tanışın, beyler.
- Apresento-vos o Barley.
- Merhaba, Barley.
- olá, barley.
Dünya kadar zamanın var.
Não tenha pressa, Barley.
Barley paraya önem vermez.
O BarIey está acima disso.
Seninle gurur duyduk, Barley.
Irá deixar-nos orguIhos, barley.
Bon voyage, Barley.
Boa viagem, Barley.
Barley Scott Blair. Abercrombie and Blair.
Fala Barley Scott Blair, da Abercrombie Blair.
Sen de Bay Barley olmalısın.
E o senhor é o Mr. BarIey?
Bani nasıl tanıdınız, Bay Barley?
Como me reconheceu, Mr. Barley?
Moskova'da ne kadar kalacaksınız, Bay Barley?
Quanto tempo vai ficar em Moscovo, Mr. Barley?
Moskova'ya hoş geldin dostum.
Barley! Bem-vindo a Moscovo, meu caro amigo.
- Barley iyi para ödüyor mu, Bay Wicklow?
O BarIey está a pagar-Ihe bem, Mr. Wicklow?
Tanrım, Barley!
Barley!
Barley artık Katya'ya, "Lanet Greta Garbo" olmadığını söylemek zorunda.
O Barley tem que mandar a Katya parar de imitar a Greta Garbo.
Barley ile konuşmasını istiyorum.
Quero que eIe vá falar com o BarIey.
Hadi, benim, Barley Blair.
Vá Iá... sou eu, o BarIey BIair.
- Sen de o büyük yalanın parçası mısın?
Também faz parte da grande mentira, Barley?
Barley için bir Amerikalı ortak istiyorum. Cuma günü Leningrad'da olması gerekiyor.
Quero um parceiro americano para o Barley e que ele esteja em Leninegrado na sexta-feira.
İyi yolculuklar, Barley.
Desejo-lhe um boa viagem, Barley.
Barley ve Wicklow saat 8'de Leningrad'a varıp Pribaltiyskaya oteline yerleşmişler.
Às 8 horas o BarIey e o WickIow chegaram a Leninegrado. Registaram-se no Hotel Pribaltiyskaya.
Barley'nin temas için üç şansı var.
O Barley tem três oportunidades de estabelecer contacto.
Barley temas kurdu.
O Barley fez contacto.
Mezarlıkları sever misin, Barney?
Gostas de cemitérios, barley?
Hoş geldin.
Barley, bem-vindo.
Bay Barley ile arka odada konuşmak istiyoruz sorgu lambası yüzünü aydınlatırken.
Queremos encontrar-nos com o Mr. Barley na sala dos fundos, com a luz a bater-lhe nos olhos.
Barley ile konuşurum.
Direi ao Barley.
- Barley.
Brady...
- Gerçekten iyi iş çıkardın, Barley.
- Barley. Parece que fez um bom trabalho, Barley.
Barley'nin yeni bir ülkeye yerleşme ve emekli maaşı işine el koyuyoruz.
Estamos a assumir a recolocação do Barley e a sua pensão.
Seni tekrar görmek çok güzel, Barley.
Que bom, Barley.
Hastaneye gelemezsin, Barley.
Não pode ir ao hospital, Barley.
- Barley, lütfen.
- Barley, por favor...
Aceleci davranıyorsun.
Espero que não estejas a ser fútil, barley.
Haydi, Barley.
Conversa fiada, Barley.
Barley mi?
O Barley?
Barley?
Barley?
Neden kaçtın, Barley? Kaçmak mı?
Porque fugiu?
Neden Lizbon, Barley?
Porquê Lisboa, barley?
Tanışmaktan onur duydum.
É um orgulho conhecê-Io, barley.
- İyi düşün
Pense, Barley.
Kahramanca düşünce.
Uma ideia heroica, Barley.
Tam sana göre bir şey var.
Barley, tenho uma coisa para ti.
Bugün gri giyinmişsin, Barney.
Hoje estás muito cinzento, barley.