English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Bau

Bau traducir portugués

761 traducción paralela
Silah sandığını ele geçirin.
Apreendam o baú das armas.
Kamarayı sandığa koysaydınız daha kolay olmaz mıydı?
Não seria mais fácil meter a cabine no baú?
Yarın sandığı dışarı çıkarın da ben içeri gireyim.
Amanhã pode tirar o baú e eu entro.
- Pardon, benim sandığım sanmıştım.
- Me desculpem, eu achava que esse era o meu baú.
- Senin sandığın.
- Mas é o seu baú.
Sandıkta buldum.
Encontrei-a no baú.
Bu, odanın kapısı mı, yoksa ben sandıkta mıyım?
É a porta do quarto, ou entrei no baú?
Sandığımı satınca o aptallardan kurtuldum sanıyordum.
Pensava que me tinha livrado deles quando vendi o baú.
- "Valizimi iskeleye koyun."
- "Ponha o meu baú no cais."
- Valiz anahtarlarını istememiştim.
- Esqueci-me das chaves do baú.
Dostlar,... eski Baron Frankenstein o ölü yatağıyla ilgili kağıtların olduğu bu kutuyu... oğluna teslim etmem için bana verdi ve ben de vereceğim.
Bem, amigos, no seu leito de morte, o velho Barão Frankenstein deu-me este baú de documentos... para entregar ao filho dele, e é o que farei.
- Sandığın kapağı elime kapandı.
- A tampa do baú caiu na minha mão.
- Bu bavulu hazırlamamış mıydım?
- Enchi ou não este baú?
Her nasılsa bu sandık baş aşağı çevrilmiş.
O baú ficou de pernas para o ar, de repente.
Bir sandığı açmadan önce vurmanız gerektiğini bilmiyor musunuz?
Não sabem que não devem abrir um baú sem bater primeiro?
- Bavulu yok muydu?
- Não levou um baú?
Kitaplarım için geri geldim.
Vim buscar o meu baú.
O dolapta bir kutu gümüş var.
Há uma caixa com as pratas nesse baú.
- Valizlerim ve sandığım.
- As malas e o baú.
Sandığıma bomba düşmüş gibi sanki.
Até parece que o meu baú explodiu.
Belgeler nerede? Sandıkta mı?
Os papéis estão no baú?
Giyebilecek bir şey var mı diye bakmak için sandığın altını üstüne getirdim.
Revirei o meu baú, para ver o que tinha.
- Sandığın ile göndeririz.
- Mandaremos com o baú.
Rugan bir sandıkta.
Num baú de couro.
Sandık sanığın mıydı?
Sabe dizer se o baú pertence ao arguido?
Sandıkta adının baş harfleri, M.W.L., vardı ve odasındaydı.
As suas iniciais "MWL" estavam no baú e o baú estava no quarto dele.
Cüppe sandıkta saklanmıştı diyebilir misiniz?
Diria que a batina tinha sido escondida no baú?
Sizin değil ve ödünç almadınız. Ama sandığınızda bulundu.
Não é sua e não a pediu emprestada, mas ela foi encontrada no seu baú.
Bu cüppeyi sandığınıza kim koymuş olabilir, fikriniz var mı?
Tem ideia de quem possa ter posto a batina no seu baú?
Evde annemden kalan bir sandık var.
Encontrarás um baú no sótão que era da minha mãe.
Affedersiniz, bagaj teslim almak için nereye gitmem gerekiyor?
Com licença. Pode-me dizer onde é que vou buscar um baú? Ali.
Evimde kiracı olan Profesör Marcus'a, neresiydi o Cambridge'den bir valiz gönderilmiş.
É um baú. O Professor Marcus, que vive comigo, espera um baú de, onde é que era?
Valizle beraber istasyondayken onlara ne söylediniz?
O que lhes disse sobre o baú?
Barones, sepetim nerede?
Lembro-me de a ter posto aqui no baú.
Lizzie'nin sandığını niye karıştırıyorsun?
O que está fazendo no baú da Lizzie?
Sandığın arkasına, orası iyi bir yer olur mu?
- Atrás do baú. Não é bom sítio?
Sandıkların arkasında.
Está na cave, atrás do baú.
Şuradaki sandığın arkasında.
Sim, atrás daquele baú.
Öyle görünüyor ki, bir kamyon, 6 tonluk bir kamyon, Bay Lyons, Wiltshire'da bir kulübeye girmiş, ve döküntüler arasında çalıntı eşya dolusu bir sandık vardı.
Parece que um camião, um camião de 6 toneladas, S.r Lyons, chocou contra uma casa de campo, em Wiltshire, e nos destroços apareceu um baú cheio de mercadorias roubadas.
İki ekstra günün görev yorgunluğu.
Dois dias extras de faxina. Vejamos o interior desse baú, soldado.
Kalemin varmı?
Roubaram vinte dólares do meu baú. Não ligo ao dinheiro. Eu desafio o responsável a enfrentar-se comigo,
Valizlerini halı şilte içinde gönderdiler.
Mandaram um baú e uma mala.
Valizinden geceliğini çıkarmıştım. Teşekkür ederim.
Peguei uma camisola no baú.
Stanley, şu valizi görüyor musun?
Stanley, vês aquele baú?
Dinleseydin, o valizi istemediğimi bilirdin.
Se tivesses ouvido, saberias que não queria o baú.
Valizin üzerindeki şeyi istiyordum.
Queria o que estava em cima do baú.
Dinlesen ve bekleseydin o valizin üzerindeki şapka kutusunu istediğimi anlardın.
Se tivesses ouvido e esperado, terias ficado a saber que queria a chapeleira que estava em cima do baú.
O valizi geri götür ve üzerindeki şapka kutusunu getir...
Põe o baú onde estava e traz-me a chapeleira que está em cima...
... valizin üzerindekini.
... que está em cima do baú.
- Sandıklara mı bakmıştınız?
- Procura um baú?
Anlıyorsun değil mi, hayatım? İlk gördüğün sandığı almak yerine, kırmızı renkte bir tane istiyorsun.
Querida, em vez de aceitar o primeiro baú, peça para ver um vermelho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]