Beceriksiz traducir portugués
1,084 traducción paralela
Hiç mi beceriksiz ya da gereksiz ameliyatlar yapılmıyor?
Ou operações desnecessárias? Ou até droga.
Katil beceriksiz bir çocuktu...
O assassino era um miúdo esquisito...
Yani beceriksiz yada başka birşey olduğumu düşünmüyormusunuz?
Não pensa que sou doido ou assim?
Bir zamanların oyuncusu, beceriksiz bir ihtiyar oldum, ben.
Sou apenas um actor ultrapassado.
- Beceriksiz, fakat masum.
- Inepto, mas inocente.
- Beceriksiz?
- Inepto?
Beceriksiz!
Inepto!
Beceriksiz.
Desajeitado.
Bu adamlar beceriksiz değil.
- Estes tipos não são descuidados.
Beceriksiz aptallar.
Tolos incompetentes!
İçkiyi döktüğünü gördüm. Sen beceriksiz biri değilsin.
Entornaste a bebida de propósito.
Ama boş boş durman ; beceriksiz yöneticiliğin valiliği Rabban'a vermen gibi kötü kararların yüzünden buraya gelmek zorunda kaldım.
O teu desgoverno pavoroso, o teu mau juízo, ao designares Rabban como governador.
Bu, gördüğüm en beceriksiz polis işi.
Nunca vi um trabalho de polícia tão mal feito!
- Haydi, beceriksiz!
- Anda, verme!
- Küçükken de bu kadar beceriksiz bir yalancı mıydı?
- Claro. Ele era assim tão mentiroso quando era miúdo?
Beceriksiz münasebetsizler sizi!
Ora... Que grupo de bonzinhos para nada.
Onu hangi beceriksiz herif kullanıyor?
Quem é o incompetente do condutor?
Genelde, yeni biriyle tanıştığımda, beceriksiz ve utangaç olurum.
Quando conheço uma pessoa nova, sinto-me acanhado e tímido.
Genelde, yeni biriyle tanıştığımda, beceriksiz ve utangaç olurum.
Costumo sentir-me constrangido e tímido.
Genelde yeni biriyle... tanıştığımda, beceriksiz ve utangaç olurum.
Costumo ficar acanhado e tímido.
Sizin gibi beceriksiz ve bodur şeylerden ne beklenebilir ki?
Não importa. O que se poderia esperar de um idiota e de um camarão esquisito?
- Beceriksiz?
- Idiota?
Beceriksiz olduğunu düşünme. Altı haftalık bir turneye çıkalım.
Se vais sem entusiasmo, as coisas não vão correr bem.
- Öyle! Peki beceriksiz, uçur bakalım!
Certo, sabichão, então voa.
Sakar ve beceriksiz. Tıpkı benim gibi.
É desastrado e inábil, como eu.
Basit ve yavaş. Saldırın beceriksiz bir çocuğunkinden farksızdı.
Irreflectido e vagaroso, o teu ataque não foi melhor do que o de uma criança.
Belki de senin beceriksiz sistemine karşı çıkıyorlardır.
Talvez foram desafiados pela inépcia de seu sistema.
Bir hırsız ve iki beceriksiz.
Um ladrão e dois inúteis.
Madem o kadar beceriksiz olduğumu düşünüyorsun neden yemek teklifimi kabul ettin?
Se tem essa baixa opinião sobre as minhas habilidades, por que foi que viemos jantar?
- Bubba, seni beceriksiz! - Ben. Benden başka...
Bubba, seu idiota!
Fransa'ya uğrayıp bir kaç Fransız züppesini, bazı beslenme özürlü dırdırcı solcuların beceriksiz pençesinden almasını saymazsak, bu kişinin yaptığı ; Fransa'da ucuza kaliteli şarap içip, enfes meyveli pastalardan götürürken, fırsattan istifade etmek değil midir?
O que fez este individuo, além de ir a França tirar uns nobres franceses das garras inúteis de alguns chorões subnutridos de esquerda, aproveitando enquanto lá estão para beber vinho mesmo bom e barato e comer alguns dos seus maravilhosos pudins de fruta?
Seni beceriksiz.
Agora, podes escolher desistir.
Şu tepesine bindiğin beceriksiz var ya.
Aquele palhaço a quem arrebentaste os miolos.
Zaten beni bu kadar beceriksiz kılan budur ; ... arzusuzluk.
É o que me torna desajeitada, a falta de prazer.
Senin dedigin gibi beceriksiz olmadigimi kanitlayacagim.
Vou provar-te que não sou tão tosco como dizes.
Beceriksiz adam bu şehirdeki en harika vitrin dekorasyonlarını yapmaya başladı.
Aquele atrasado está a construir as melhores vitrinas da cidade.
Büyükbabam bir beceriksiz olduğunu söylerdi.
O meu avô disse que você era um perdedor.
Sen Willoughby'den gelen o beceriksiz öğretmensin.
É aquele professor falhado de Willoughby.
Beceriksiz. Basit bir matematik sınavını bile geçemiyor.
Esse burrinho nem consegue passar... num simples exame de aritmética, sabias
Beceriksiz biriyim anne.
Mãe, sou um trapalhão.
Baban da beceriksiz biriydi.
Teu pai, Deus o tenha, era um grande trapalhão...
Kazanamayacakları bilet fiyatı savaşı yüzünden beceriksiz yönetim mahvoluyor.
Uma gerência inútil dizimada por uma guerra de preços que não podem ganhar.
Beceriksiz biri gibi gözükeceksin.
Ficas a parecer uma incompetente.
"Rüzgar yön değiştirmiş." Deniz beceriksiz, sen değil.
Foi uma onda... O mar é que é incompetente?
Beceriksiz olduğumu biliyorsan burasını ne için bana verdin?
Para que me deu este lugar? Sabia que era incompetente.
Beceriksiz!
Fraco!
Ortağım o beceriksiz John Headley.
Fiquei com a anta do John HeadleY.
Dahası, insanları eğlendirecek birini arıyoruz biz, sen ise, İncil yazarı Aziz Paul tramplen numarasıyla Filistin turnesine çıktığından beridir eğlendirme konusunda en beceriksiz kişisin.
Em segundo lugar, estamos à procura de um grande entertainer, e tu és o pior entertainer desde que São Paulo, o Evangelista, correu a Palestina com o seu show de trampolim.
Beceriksiz salak.
Idiota desajeitado.
Yine de, saygın seyirciler... bağışlayın bu değersiz iskele üzerinde... böyle büyük bir olayı canlandırmaya kalkışan... beceriksiz soluk kişileri.
Mas perdoai, gentis senhores... ao génio sem brilho que ousou trazer a este indigno tabuado... um tema tão grandioso.
Beceriksiz sıfır.
- Seu incompetente.